Ve yeni bir sabah baslıyor. Rüyalarıma kadar giren yüzü,bende bagımlılıga dönüşüyor ve mesaj atıyorum:
'Günaydın tall boy :)'
Boyu oldukça uzun oldugu icin ona böyle diyoruz. Attıgım mesaja şaşırmış olmalı ki
'Günaydın.Bir sorun mu var?' diyor.
Bu söyledigine gülüyorum ve
'Hayır. Sadece mesaj atmak istedim,okulda görüşürüz'deyip kesiyorum konuşmayı ve hazırlanmaya başlıyorum. Normalde aynaya bile bakmadan okula gittigim günleri geride bırakıp,kendimle ilgilenmeye başlıyorum. Saç düzleştiricimi fişe takarken dolaptan giyecek bir şey aradim fakat okul formasının üstüne sıradan bir beyaz hırka ve şişme yelek aldım. Omuzlarıma dökülen düz siyah saçlarımı düzleştirip önlerini tel tokalarla tutturdum. Gözlerimin altına siyah bir kalem çekip yurttan ayrıldım. Sınıfa geldigimde Emreyi aradı gözlerim fakat henüz gelmemişti.Sırama geçip kulaklıklarımı taktım ve en sevdigimiz şarkıyı açıp kafamı masaya koydum.
Emrenin kulaklıgın tekini kulagımdan çekmesiyle irkildim ve hayal sona erdi.Hafif bir gülümsemeyle
'Günaydın' dedim.
'Hasta mısın?' dedi endişeyle.
'Uykusuzum sadece bir şey yok.'deyip kurtardım durumu. Yanıma oturup kulaklıgın tekini alıp dinlemeye başladı. Yanımda oturdugunda gözlerim ona kaydı.Bugün her zamankinden daha tatliydi.Bi an dalıp gitmistim ki
'Günaaaaaydııın' sesiyle irkildim.Evet,bu Kübraydi. Ne bu neşe yine? Hüznünü saklamaya çalıstıgını düşündüm bu neşeyle ama anlık mutlu olması bile yeterli benim icin.İçimde bir sıkıntı var ama anlayamıyorum.
Yogun bir ders programından sonra ögle arasına girdik.Açlıktan ölmek üzere olmam canımın bir şey yapmamak istememesini bastıradı ve tek başıma kulaklıklarımı takıp okulun dışına cıktım. Aşaga dogru yürürken Emrenin mesajını bekledim fakat 1 saat boyunca tek bir mesaj gelmedi. Okula geç kalmamak icin okula girdim. Sınıfta sadece Kübra vardi.Gözlerim Emreyi aradı yine fakat yoktu. Masada duran kitabımı alıp koridora cıktım.Camın önüne oturup kitap okumaya calıstım fakat olmadi. İcimi sıkan her neyse bu beni üzüyor ve gözlerimden akan birkac damla yaşa sebep oluyordu.
Bir gölge belirdi ve kafamı kaldırdıgımda Emrenin beni izledigini gördüm. Panikleyip gözyaşlarımı sildim ve her sey normalmiş gibi 'naber' diyebildim.Ters giden şeyler oldugunu farkedince bana:
'Rol yapmayı bırak ve bana anlat lütfen! Neyin var?' dedi.
Ne kadar saklamaya çalışsam da bunu yapamayacagım anladım ve gözümden düşen bir damla yaş eşliginde
'Sadece sıkıldım Emre nedenini bende bilmiyorum ama sıkıldım.'
Bunu söylerken gözyaşlarımı silmemek için kendini zor tutuyor gibiydi sanki. Bu sacma düşüncemden kurtulup pencere önünden indim ve 'hadi gidelim,aglayınca geciyor üzülme' dedim ve sınıfa doğru yürümeye basladim.
Günün sonunda yorgun bir şekilde kendimi tekrar yurda attım. Üstümü değiştirdikten sonra yan odaya geçtim. Herkes etütte olunca odadan çıkıp kendi odama geçtim. Yatagıma uzandım,gözlerimi kapatım. Aradan iki dakika geçmeden koridordan gelen seslerle açtım gözlerimi. Odaya koşarak Halime geldi ve:
'Şeyma fenalaştı' deyip aceleyle geri çıktı. Ranzamdan asaga indim ve koşarak yan odaya geçtim. Şeymanın etrafına toplanmış birkaç kişi vardı. Şeyma yerde yatıyordu ve kendinde değildi. Sürekli bir şeyler sayıklıyordu fakat söylediklerini anlamak imkânsızdı. Yere egilidim ve başucuna oturdum.
'Şeyma..'
Hala kendince bir şeyler sayikliyordu.
'Şeyma beni duyabiliyor musun?'
Ve yine cevap yok..
Kalktım ve rafda duran telefonumu aldım. Halil Hocayı arayarak durumu anlattım ve gelmesini istedim. Telefonu kapattigimda Şeyma hala yerde baygın yatıyordu. Ambulansı aramıslardi. Çok zaman geçmeden ambulans yurdun kapısında göründü. Koşarak merdivenlerden indim ve sağlık memurlarına odayı gösterdim. Odaya ben de onlarla birlikte girdim ve odadaki herkesi dışarı çıkardım. Sağlık ekibi Şeyma ile ilgilenirken odaya Halil Hocanın girdiğini görmüştüm.Korkudan titremeye başlasam da soğukkanlılığımı koruyordum. Beni o halde gören Halil Hoca odadan çıkmamı istedi ve arkamdan o da geldi.
''Şeyma'nın kimliği nerde biliyor musun?''
''Evet hocam ben hallettim hepsini yanıma aldım.''
''Sen bizimle gelmesen daha iyi olacak,burda kalıp sakinlemelisin.''
''Onu o halde bırakamam.''
Lafımı bitirdigimde odanın kapısı açıldı ve Şeymayı bir sedyenin üstünde dışarı çıkarıyorlardı. Halil hoca da bir ucundan tutup destek oldu ve ambulansa kadar indirdiler. Şeymayı ambulansa aldılar ve kapıyı kapattılar. Dışarda öylece bakakaldim. Halil Hoca gözlerindeki çaresizliği anlamış olacak ki beni arabasına bindirdi ve ambulansı takip ettik..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ HİKAYE
Romance23 şubat 2014... Gülen bir yüz. Kahverengi gözler ve huzur... 23 şubat 2015... 1 yıl, bir gelecek,bir Cennet... Sonu olmayan bir hikaye. Asla bitmeyecek bir aşkın hikâyesi. Sabrın örneği,yüreğin dayanıklılığı. Bir şiirin en güzel dizesi. Bir karaden...