37.| (Part 2)

740 103 101
                                    

Playlist; Melanie Martinez- Pacify her

37.| (part 2)

Kendi onayından yoksun olan vicdanı ile hesaplaşma içinde midir?
-Canan Araz

‼️Sınır; her satırarasını yorumlarla doldurun lütfen, bu sefer rakamlara sınır koymuyorum. Eğer içime sinen oy/vote ve yorum sayısı olursa yeni bölüm gelecek‼️

Bazen her ne kadar kendimi tanıdığımı söylesemde karşılaştığım olaylara gösterdiğim tepki bana yabancı geliyordu. Bazen de öyle olaylar oluyordu ki, nasıl tepki vermem gerektiğini şaşırıyordum...

İdil ve Kenan'ın seviştiğini düşünüyordum zaten, ya da bir gün illa bunun olacağını. Bugüne kadar benimde, onun da birlikte olduğu bir sürü insan olmuştu. Beni istediğini ve beni sevdiğini bana hep aşikar etmişti şüphesiz, ama benden bir beklenti içerisinde olmaması için hep uyarmıştım onu. Sonuçta insanın aklındaki ve kalbindeki,yanındakiyle aynı olmayabiliyordu.

Seks sadece cinsel bir ihtiyacı gidermek için vardır ve tercihe göre bunu yaptığın insanlar değişebilirdi. Aynı çatı altında olduğumuz sürece, ikimizde apaçık bir şekilde başkalarıyla birlikte olduğumuzu biliyorduk. Bugüne kadar cinsel birliktelik yaşadığım insanlara karşı bir nebze bir şey hissetmediğimi göz önünde bulunduracak olursak, Kenan'ın bana olan sevgisine nasıl şüphe edebilirdim ki? Sevgili miydik onunla? Hayır. Her ne kadar başkalarıyla birlikte olduğunu bilsem de, onu ilk kez başkasıyla böyle görmüştüm. Birlikte geçirdiğimiz geceler gözlerimin önünde canlandı ve içimde bir cızırtı hissettim. Buna kıskançlık denilebilirdi belki ama bana sorarsanız,bu sahne sadece olarak ona üzülmemi sağlamıştı.

Acımaktan bahsetmiyorum ; sadece bir zamanlar aklına güvendiğim insanın bu denli kolay kanması zoruma gitmişti. Her ne kadar zihnini karıştıran, canını acıtan ben olsam da onu yargılamadan edemiyordum şu anda. Evet, farkındaydım tanrım yargılıyordum. Ama onu anlamayı şimdi reddetmek istiyordum. Nasıl bir çırpıda ona inanabilmişti? Nasıl benim düşüncelerimi göz önünde bulundurmamıştı?

Sanırım beni hayal kırıklığına uğratan Kenan değil, ondan beklentilerimdi... Bazı şeylerin değişebileceğini sık sık kendime hatırlatmam gerekiyordu.

Çok uzun süre geçmeden onların odasının önünden geçerek mutfağa doğru ilerledim. Gece vakitleri sessizlik havayı sardığında kulağımda yankılanan sadece zihnimdeki sesler olurdu ama şimdi sanki tek ses onların iniltileriydi. Halbuki sesleri evde duyulacak kadar yüksek değildi. Belki de bu görüntü sandığımdan daha çok etki etmişti bana, kim bilir?

Bazı şeyleri bilsem de, görmek daha garip hissettirmişti. Benim ona dokunduğum gibi başkasının ona dokunduğunu görmek, göğüs kafesimi daraltmıştı. Öyle ki sanki kalbimi biri eliyle sıkıyormuş gibi hissediyordum. Acaba bana dokunduğu gibi başkalarına dokunuyor muydu? Acaba beni sevdiği gibi,beni umursadığı gibi ona da aynı hisleri besler miydi? Tanrım,görüyorsun değil mi? Bu içimdeki her neyse, sevgi değil. Ben bencilliğimden sadece beni sevmesini istiyordum içten içe. Çünkü beni kimse sevmezse kim sevecekti tanrım? Kendimi sevdiğimi sürekli söylüyorum ama bu gerçekten böyle mi bilmiyorum. İnsan kendisini severse, bu kendisine yetmez miydi?

Birisi tarafından delice sevilmek size güç verir, birisini delice sevmek ise cesaret demiş Lao Tzu. Şimdi bazı şeyleri ve kendimi daha iyi anlıyordum tanrım. Belki de ben bunca zamandır gücümü onun sevgisinden alıyordum ve bu gücü kaybetmekten deli gibi korkuyordum. İçimdeki bu boğulma hissi ona karşı bir şeyler hissettiğim için değil, sahip olduğum en değerli şeyi kaybetmek korkumdu.

Acıya tutkun bedenler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin