20. Bölüm

591 34 29
                                    

19. bölüme bakmayı unutmayın...

Serdar Sargın

Karşımdaki güzeller güzeli kadın beni her zamanki gibi etkilemeyi başarıyordu. Arkadaşlarımla çok kolay bir şekilde anlaşması, onlarla şakalaşabilecek evreye gelmesi beni çok mutlu ediyordu. Babama karşı biraz mesafeliydi. Asla bir saygısızlık yapmazdı ama babama olan kırgınlığının geçeceğini düşünmüyordum açıkçası. Babam ilk başta bizi dinlemek yerine peşin hüküm verdiği için yıldızları uzun bir süre barışmayacaktı. Sanırım kırgınlığı geçse bile her zaman aralarında biraz mesafe olacaktı. Mesela babama hala Kenan Bey diyordu. Belki ilerde amca derdi ama baba demeyeceğini çok iyi biliyordum. Bana bir şey olursa kardeşlerimin meleğime sahip çıkacağını da çok iyi biliyordum. Her askerin aklının bir köşesinde bulunurdu şehit olma ihtimali. Meleğimin ve benim gördüğümüz rüya aklımdan çıkmıyordu.

Meleğimi dedesi bana emanet etmişti ve ilerde onun çok büyük bir acıyı sırtlanacağını söylemişti. Ya evlendikten kısa bir süre sonra şehit olursam? Ya da çocuklarımız olur ve daha onlar çok küçükken şehit olursam? Böyle şehit olan çok arkadaşım vardı. Ailemi ortada bırakmak istemiyordum ama vatanım uğruna canımdan da gözümü kırpmadan vazgeçerdim. Yine düşüncelerle kendime eziyet ettiğimi fark edince meleğimi kollarımın arasına çektim. Onun gözlerine bakmamla kendime duyduğum öfke yavaş yavaş kaybolmuştu. Başımı omzuna yaslayıp artık nişanlım olan kadının kokusunu içime çektiğimde gergin olan vücudum gevşemiş birbirine giren düşüncelerim zihnimin kuytularına çekilmişti.

- İyi misin, sanki öfkelenmiş gibi duruyorsun bir şey mi oldu?

- Merak etme meleğim iyiyim, hiçbir şey olmadı. Çok enerjik bir ailen var, birbirlerine sataşmaları çok güzel.

- Sanki seninkiler çok farklı bizimkilerden.

Dedi hafifçe gülerek. Gerçekten de dediği gibi olmuştu. Ailelerimiz birbiriyle rahatça anlaşmış ve birbirlerine sataşarak sürekli laf dalaşına girmişlerdi. Bizim için çok önemli olan bu akşam ailelerimizin çok iyi anlaşmasıyla mutluluğumuza mutluluk eklemişti.

- Çifte kumrular artık yanımıza mı gelseniz acaba?

- Yalnız oraya gelirsem ağzından girip burnundan çıkar Sevim'le aranda geçen her şeyi iki dakikada öğrenirim Kerem. Ne istersin geleyim mi?

- Yok yengecim teşekkürler. Siz keyfinize bakın.

Meleğim bu sözler üzerine gülse bile yine de kollarımın arasından ayrılıp kolumu çekiştirerek onların yanına gitmemizi sağlamıştı. Ben de sesimi çıkarmamış ona eşlik etmiştim. Tabi gecemizin bu kadar erken biteceğinden keşke haberim olsaydı. Beylerin ve benim aynı anda telefonlarımız çalmıştı. Telefonda arayan kişiyi gördüğümde bakışlarım bizimkileri buldu. Çok bile dayanmışlardı zaten, anlaşılan yeni bir görev bizi bekliyordu. Biz neden sürekli bir kış günü ayrılıyorduk? Gökyüzüm bir kış günü girmişti hayatıma yıllar önce, ayrılıklarımız yine bir kış günü oluyordu. Sanırım bu bizim kaderimizdi.

Genç adam bir kış günü hayatına giren genç kadını düşünürken atladığı çok önemli bir ayrıntı vardı: Meleğinden yine bir kış günü ayrılacaktı ama bu sefer geri dönüşü olmayacaktı bu gidişin, tabi tek bıraktığı kişi meleği olmayacaktı. Meleğinin yanında 4 küçük melek daha olacaktı ve o 4 küçük melek genç adamı tam olarak hatırlayamayacaktı bile. Ama her ayrılığın bir geri dönüşü vardı. Bunu yapan da genç adam değil genç kadın olacaktı uzun zaman sonra. Tabi bu geri dönüş acı verici olacaktı ama genç kadın sevdiği adam ve 4 küçük meleği için her şeyi yapardı, yapacaktı da. O gerekirse sevdikleri için ölümü göze alırdı. 

Muallim Hanım ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin