5.Bölüm: KAÇIŞ

199 6 0
                                    


Derin bir nefes alıp kendimi deniz suyuna batırırken saçlarım yüzümü gıdıklayıp suyun içinde dalgalanmaya başladı. Yanaklarım tuttuğum nefesim yüzünden şişkinken yavaşça gözlerimi açıp tuzlu suyun onları yakmasına izin verdim. Bulanık görüşümün arasında görüş açıma ilk giren şey deniz kumu oldu. Yavaşça daha derine dalıp yüzmeye başlarken karnım kuma değiyordu. Tuttuğum nefes yetmemeye başlarken, biraz daha suyun altında kalmak için kendimi zorladım. Tüm nefesim tükenmeye başladı, ciğerlerimde hissettiğim baskı canımı acıtırken deniz suyuna direnmeyi bıraktım ve suyun beni yukarıya doğru kaldırmasına ve güneşin yüzümü yalamasına izin verdim. Bu anlamsız anı zihnimde canlanırken aynı hisleri hissettiğimi fark ettim. Bu sefer suyun altında değildim ancak tuttuğum nefes, yetmemeye başlıyordu. Mutsuzdum. Kendimi çaresiz hissediyordum ve çıkış yolu aradığım her yol çıkmaz yol ile sonlanıyordu. Yardıma ihtiyacım vardı fakat kimse bana yardım etmiyordu.

''Burada ne aradığını sorabilir miyim küçük hanım?'' Simona düz bir ifadeyle bana bakarken Brian sakin adımlarla Simona'nın yanında yerini aldı ve kollarını önünde bağlayarak bana baktı. Hissettiğim şok yerini yavaş yavaş kızgınlığa bırakırken bakışlarım Brian'a dokundu. Alay dolu ifadeyle bana bakarken keyifli olduğunu fark etmem kızgınlığımı arttırdı ve damarlarımın kızgınlıkla dolduğunu hissettim. Buraya kadardı. Şu saatten sonra onların isteyeceği şekilde oynayacaktım. İnsanlar hakkında kötü düşünmemeye çalışıyordum ancak yanılmıştım. Kimse iyi değildi ve iyi olmayacaktı. Kimse bana yardım etmeyecekti. Bana yardım edebilecek tek insan bendim ve beni kurtaracak tek insan yine bendim. Başımı dikleştirirken kendimi masum bakmaya zorlayarak konuştum. ''Ah, sizi burada görmeyi beklemiyordum, ödümü kopardınız.'' Brian gözlerini yavaşça kısarken bakışlarımı bir daha Brian'a bakmayacak şekilde Simona'nın yüzüne sabitleyip konuştum. ''Dün çamaşırlarımı yıkamaya atmıştım, onları almaya geldim ancak uyku sersemliğiyle odaları karıştırdım sanırım.'' Dudaklarımı büzerken mahcup bir ifade takınmaya çalıştım ve ekledim. ''Özür dilerim, zor günler geçiriyorum bildiğiniz gibi.'' Brian'ın sesi beklediğimden daha sert çıkınca, takındığım masum ifadenin kırılmaması için kendimi zorladım. ''Yalancı.'' Simona'ya döndü ve hızlıca konuştu. ''Dün odama gelip ona evden çıkış yolunu söylemem için bana yalvardı.'' Simona gözünü bile kırpmadan bana bakıyordu. Brian kirli oynamak istiyorsa, karşılığını alacaktı. Ona hep iyi davranmış, hareketlerini görmezden gelip arkadaşça davrandığına dair kendimi kandırmıştım. Rahatsız olmuş bir ifadeyle kollarımı kendime sardım ve zorlanarak konuşuyormuş gibi davrandım. ''Dünden bahsetmek istemezsin diye düşünüyordum Brian.'' Bakışlarımı ona çevirdim ve gözlerim bana yardım ederek doldu. Yaşadığım şeylerin ağırlığı yüzünden ağlamaya çok müsaittim ve genelde gözyaşlarımın dışarı çıkmasına izin vermiyordum, şu an dışarı çıkmaları için tam zamanıydı. Brian gözlerimin dolduğunu görünce kaşlarını çatarak bana baktı, şaşırmıştı. Bakışlarımı tekrar Simona'ya çevirdim. ''Dün, listeyi vermek üzere Brian'ın odasına gittim. Bana alkol ikram etti. Arkadaş olmak istiyor diye düşünmüştüm çünkü önceki gün beni dışarıya çıkartmıştı.'' Burnumu çektim ve daha inandırıcı olmak için dudağımı ısırıp bakışlarımı yere çevirdim. ''Dün gece sürekli bana temas etti ve ona bunu istemediğimi belli ettim. Kapıyı açmaya çalıştığımda bana izin vermedi ve beni öpmeye çalıştı. Sanırım bundan dolayı benden intikam almak için böyle bir yalan uydurdu.'' Sertçe gözyaşlarımın ıslattığı yanaklarımı silerken Brian hiç konuşmuyordu. Bakışlarımı yerden çevirmedim, Simona'nın sesi kulağımı doldurdu.

''Bu doğru mu Brian?'' Brian'ın cevap vermesine izin vermeyerek kafamı kaldırdım ve elimle Brian'ın yüzünü gösterdim. ''Yakından burnuna bakabilirsiniz, dün kendimi savunmak için yüzüne dirsek atmak zorunda kaldım.'' Ve bir hıçkırık boğazımdan kaçarken kendimle gurur duyuyordum. Kötü biri değildim ancak daha fazla kötü insanlara iyilik yapamazdım. İnsanların beni saf, ezik ve yardıma muhtaç birisi gibi görmesini istemiyordum, çünkü değildim ve olmadığım biri gibi görünmek istemiyordum. Simona bana bakarak ''Sen çıkabilirsin.'' dedi. Dudaklarımı ısırıp başımı salladım ve çamaşırhaneye yöneldim. Yüzümdeki ifadeyi sabit tutmaya özen göstererek çamaşırlarımı kurutucuya atıp odama çıktım. Rosa hala uyuyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek banyo kapısını açtım ve aynadan kendimle göz göze geldim. Bu aynaya baktığım ilk gün, gözlerimde hissettiğim korku ve endişe yüzünden kendime acımıştım, şimdi ise gözlerimde gördüğüm iki his, zafer ve özgüvendi. Gülümsememe engel olamadım. İçten içe kendimi hatırlamak için çırpınıyordum, kendime dair en ufak bir ipucu için deliriyordum fakat bir sonuca varamıyordum, aksine bulamadığım her bir ipucu yüzünden dibe batıyordum. Buna gerek olmadığını bugün anlamıştım. Kendimi yeniden yetiştirecektim, yeniden birisi olabilirdim. Kimsenin beni yıkmasına, üzmesine ve ihanet etmesine izin vermeyecektim. Soğuk suyla yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Üzerime rahat kıyafetler geçirip pencereyi açtım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Güneş yavaşça kendini gösterip gökyüzünü boyamaya başladı. Oda soğumaya başlayınca pencereyi kapatacağım sırada gözüme koyu lacivert bir araba çarptı. Arabayı daha önce evin önünde görmediğime emindim çünkü Brian ile dışarı çıktığımız zaman onun arabası gördüğüm ilk ve tek arabaydı. Hiç uyumamıştım ama uykum yoktu. Bir plan yapmalı ve evden çıkmalıydım. Biraz uyumak umuduyla kendimi yatağıma bıraktım ancak düşüncelerim uykumu hissetmememe sebep oluyordu. Bugün bir şeyler hatırlamıştım. Küçük, saçma bir anıydı ama sonuçta bir anıydı. Üstelik uyandığım andan beri hatırladığım ilk şey bu olmuştu ve devamı gelecekti. Zaman, ihtiyacım olan tek şeyken sabır da kendini listeye yazdırdı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken direnmedim ve uykunun beni içine çekmesine izin verdim.

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin