15.Bölüm: TAN VAKTİ

144 5 0
                                    


Hava aydınlanmaya başladı. Gecenin en karanlık tonu yavaş yavaş yumuşarken kuş sesleri tüm sokağı kapladı. Koyu perdelerin izin verdiği kadar içeri giren güneş ışığı, dağılmış olan uykumun kaybolmasına yardım ederken sırt üstü uzandım ve bir müddet tavanı izledim. Birazdan alarm çalacaktı. Alarmdan birkaç dakika sonra Lucien'in odasının kapısı açılacak ve gün onun için başlayacaktı.

Nadia ve Dimitri iki gün önce şehir dışından gelmişlerdi. Dimitri saçlarını kısacık kestirmiş, tam sırtına kocaman bir dövme yaptırmıştı. Nadia ise hiçbir şey söylememiş, elinde birkaç atıştırmalık abur cubur paketini mutfağa koyup, evden çıkmıştı ve bir daha gelmemişti. Nereye gittiğini merak etmiyordum çünkü bana karşı sıcak bir tavrı yoktu, bu da sınırlarımı bilmeme ve ona göre davranmama sebep oluyordu. Diğer taraftan Ray'e bir an önce ulaşmamız gerekiyordu çünkü hiçbir yere varamadığımız gibi zaman kaybediyorduk, üstelik Aron hala elimizdeydi ve hiçbir şekilde bize yardımı dokunmuyordu.

Doğruldum ve parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. Artık gerçekten duş almam gerekiyordu. Hala salondaki koltukta yatıyordum. Bu durumdan rahatsız olduğum söylenemezdi çünkü kendimi bu eve ait hissetmiyordum. Koltukta yatmam, misafir olduğumu ve geçici bir süreliğine burada bulunduğumu her fırsatta yüzüme vuruyordu. Sanki bir an önce başındaki belalardan kurtul ve hayatına devam et, der gibi. Koltuktan kalktım ve mutfağa doğru ilerledim. Buzluğu açıp buz kalıbından bir buz çıkarıp ağzıma attım. Buz kütlesi dilimin üzerinde kayıp bir yanağımda sabitlenirken büyük balkon kapısının perdesini açtım. Gökyüzü sarı ve pembe tonlarına boyanırken sokaktan bir araba geçti.

Gün herkes için başlıyordu, güneş herkes için parlıyordu.

Ses çıkartmamaya dikkat ederek salondan çıktım ve banyoya doğru yöneldim.

''Günaydın.'' Lucien, yeni uyandığını belli eden erkeksi sesiyle bakışlarımı yakalarken göz göze geldik.

''Günaydın.'' Saçları dağılmıştı. Banyo kapısının önünde dikilmemek için ağzımı aralayıp aklıma ilk gelen şeyi söyledim.

''Duşa giriyorum.'' Gözlerimi kapatmamak için duyduğum yoğun isteğe direnip, elimi kapının kolun  koydum. Lucien yarım ağız gülümserken hazırlıksız yakalandım ve kalbim tekledi.

''İyi duşlar.'' Gülümsemesi yüzüne yayılırken yapmamam gereken şeyi yapıp, utandım. Dudaklarımı birbirine bastırıp hafifçe gülümsemeye çalıştım ve banyonun kapısını açtım. Tam kapıyı arkamdan kapatacaktım ki, Lucien ellerini kapının pervazına koyup tüm vücudunu gözlerimin önüne serdi.

''Bu arada,-'' Boy farkımızdan dolayı görüş açım tam göğüs kısmına denk geliyordu. Tişörtü uyku pozisyonunu ele verirken bakışlarımı oyalanmadan gözlerine çevirdim, o da benden onay almış gibi devam etti. ''Mark'a bir video göndereceğim. Başrol olarak Aron'u düşündüm.'' Son cümlesinden sonra dişlerini göstererek gülümsedi. ''Katılmak istemezsin diye düşündüm ama istersen seni de beklerim.''

''Hayır, teşekkürler. Ben izlemek istemiyorum.''

''Tamam o zaman, nasıl istersen.'' Kollarını yavaşça pervazdan indirdi ve tam dönene kadar bakışlarını benden kaçırmadı. Kapıyı kapattım ve aynada kendimle göz göze geldim. Yaklaştım ve kendimle yüzleştim. Gerçekten kötü gözüküyordum. Tenim sarı duruyordu ve gözaltımda belirgin morluklar vardı. Dudaklarım kurumuştu ve saçlarım acilen yıkanmam için dillenebilecek durumdaydı.

Duygularımı sarstım ama hiçbiri dökülmedi. Hiçbir şey hissetmiyordum. Direndiğim akarsuda, tutunduğum dalı bırakmıştım. Akarsu beni nereye götürecekse, oraya gidecektim. Nitekim öyle de oluyordu. Üstümdeki sweatshirtü çıkarttım ve kapının arkasındaki kirli sepetine attım. Ellerim omuzuma gitti ve masaj yapıp kasılan omuzlarımı rahatlattım. Altımdaki eşofman altını da çıkarıp sweatshirtümün yanına attığımda birden aklımda yeni bir soru işareti oluştu. Uyanalı bir ay olmuş muydu? Henüz regl olmamıştım ve ne zaman olacağıma dair bilgim de yoktu. Kasıklarımda ağrı ya da sancı hissetmiyordum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Bu kadar gerginlik ve stres ile regl olmam bile bir mucize olurdu. Sutyenimi ve külotumu da çıkarıp duşa kabini açıp suyun ısınmasını bekledim. Su zamanla ısınıp vücudumu gevşetirken, duş başlığını sabitleyip bir müddet suyun altına bekledim. Kafamı kaldırdım ve yüzüme vuran su damlalarının yüzümü gıdıklamasına izin verdim. Gözüme ilk çarpan şampuanı elime alıp kapağını açtım ve kokladım.

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin