11.Bölüm: BALO Part 1

121 6 3
                                    


Omuzumdan kayan siyah kürkümü düzeltip, beyaz mermer merdivenlerden çıkmaya başladım. Tek ses, topuklu ayakkabılarımın çıkarttığı sesti. Evin kapısına yaklaşınca Lucien elini belime yerleştirdi. Kapı yavaşça açılırken yüzümü astım ve Lucien'in beni yönlendirmesine izin verdim. Kapıyı açan Raven, kürkümü kibarca alırken, gülümsüyordu. Sol kolumu uzattım ve beyaz bir bilekliği, bileğime takmasına izin verdim. Aynı işlemi Lucien'e de yaparken isteksiz gözlerle etrafımı inceledim. Yerde geniş desenli bir halı, kadife kırmızı koltuklar, desenli duvarlar ve tavanda kocaman bir avize vardı. Lucien elini tekrar belime koyarken, anneanneyi gördüm. Büyük bir koltukta, elindeki uzun bardaktan içkisini içerken gülümsüyordu. İnce dudaklarına pembe bir ruj sürmüştü ve beyaz saçlarını maşa yapıp açık bırakmıştı. İnci kolyesine uygun, pembe elbisesiyle şirin olduğunu söyleyebilirdim. Boş bulduğum tekli koltuğa otururken bacak bacak üstüne attım, Lucien sağımdaki ikili koltuğa oturdu. 

''Çok güzelsin.''Lucien yüzümün sağ tarafının uyuşmasına sebep olacak kadar derin bakarken, tam karşıma bakıyordum. Ona bakmayacaktım. Elinde metal tepsiyle içki dağıtan garsona elimi kaldırdım. Nadia, siyah şapkasıyla saklamaya çalıştığı bakışlarını bana dokundururken tepsiden bir şampanya aldım.  

''Neyin var?'' Lucien'i tekrar duyumsamazlıktan gelirken şampanyadan bir yudum alıp, üst üstte attığım bacağımı sallamaya başladım. Oda çok geniş olmasına rağmen, neredeyse doluydu. Tam görüş açımda, beyaz saçlı ve aynı renkte bıyıkları olan yaşlı bir adam içkisini içip sessizce karşısındaki adamı dinliyordu. Kalın bukleli saçımın bir tutamını parmağıma dolayıp sol tarafıma döndüm. Göbekli bir adam, yanında ondan en az yirmi yaş küçük olduğunu düşündüğüm bir kızla beraber, gülümseyerek kadeh tokuşturuyordu. Adam tek dikişte kadehindeki içkiyi bitirirken elini kaldırıp Nadia'ya işaret verdi ve genç kızın kulağına bir şeyler söyledi. Kız, küçük bir kahkaha attı ama gülümsemesi gözlerine ulaşmadı bile. Nadia elinde içki dolu tepsi ile adamın yanına gelirken müzik değişti ve bir kaç çift geniş alanda dans etmeye başladı. Lucien ayağa kalkıp önümde durdu ve siyah eldivenli elini bana uzattı. 

''Bu dansı bana lütfeder misin?'' Bakışlarımı ona çevirdim. İçimde bir yerlerin gıdıklanmasını sağlayan bakışları, muzip bir gülümsemeye eşlik ediyordu. Elimdeki şampanyayı masaya bıraktım ve elimin, deri eldivenin içine kaymasına izin verdim. Her an kırılabilecek bir maddeymişim gibi, ellerini belime yerleştirirken kollarımı boynuna doladım. Gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmıyordu. Onun bakışları altında ezilmem gerekiyordu ama bu sefer gözlerindeki denizde boğulmayacaktım. Çeneme kibar bir öpücük kondururken neredeyse boğulacaktım. Hızla dilimi ısırırdım ve göz temasımızı kesmemek için kendimi zorladım. Çenem uyuşurken gözlerimin için adeta yanıyordu. 

''Neyin var, Chereshi?'' Ona doğru yaklaştım ve kollarımı daha da boynuna sardım, çenemi omzuna yaslarken kulağına eğildim. 

''Beni aldattığını biliyorum.'' Vücudu kaskatı kesilirken yüzüme bakmak için benden uzaklaşmaya çalıştı ama elleri belimi daha sıkı kavradı. 

''Sen neden bahsediyorsun?'' Kaşlarını çatmıştı ve dudakları bir anlam aramaya çalışır gibi aralıktı. Kafamı hafifçe sağa yatırıp gözlerimi kıstım.  

''Adele ile yattığınızı biliyorum.'' Gözleri irileşirken dudaklarını yaladı. Kaşlarını tekrar çattı ve anlamıyor gibi gülümsedi. Tepkileri sinirlerimi bozarken ona dik dik baktım. Bir şeyler söylemek istiyordu, inkar edecek ve savunmaya geçecekti. Ondan önce davrandım. 

''Senden boşanıyorum.'' Lucien bana bakakalırken dudaklarımı düz tutmaya özen gösterdim. Müzik yükseldi. Lucien telaşını gizlemeye çalışır gibi davranıyordu ama başarılı değildi, panikliyordu ve çok belli ediyordu. Beni kendine iyice yaklaştırırken boğazını temizledi. 

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin