6. Rüya

180 27 17
                                    

Koşar adım meyhaneden çıktı Hamza, Samet ise arkasından şaşkınlıkla bana bakıyordu. Gelmesi için işaret verdim.
''Gidiyor muyuz ağam?''
''Hayır.'' diye yanıtladım, karşıma oturması için biraz önce Hamza'nın oturduğu sandalyeyi işaret ettim. ''O kadar geldik, dertleşmeden mi gideceğiz?''
Bir yandan otururken, onaylamayan gözlerle beni uyarırcasına söylendi. ''Sultan Ana sarhoşluktan hiç hoşlanmaz.''
''Merak etme.'' dedim. ''Alkol direncim iyidir benim, seni bilemem tabi.''

''Siz nasıl diyorsanız, ağam.'' dediğinde kaşlarım çatıldı.
''Birkaç saatliğine ağam diye hitap etme de konuşalım.'' Ben onun tepkilerini incelerken o ise bardakları doldurmaya başlamıştı. Benim bardağımı önüme sürdü ve konuşmak için dudakları aralandı.
''Sultan Ana yakında sizi evlendirmeyi isteyecektir. En kısa sürede de bir erkek çocuk yapmanızı...'' dedikleriyle kahkaha atmam bir oldu, uzun zamandır içemediğim sigarayı çıkardım cebimden.
''O istese de olamaz.'' sigara çoktan dudaklarımın arasındaki yerini almıştı.

''Neden ki?'' dedi, gözleri çok endişeliydi. Gay olduğumdan falan şüphe ediyordu şimdi.
Aklındakileri okumuşçasına tekrar kahkaha attım.
''Öyle değil.'' dedim ve bir önümdeki bardaktan büyük bir yudum aldım. ''Daha önce çok kız arkadaşım oldu, gönlünü sevdiğim çok kişi oldu ama ne bileyim, o yönde dokunamadım hiçbirine.'' bir erkekle de denemiştim ama bundan Samet'e bahsedecek cesarete sahip değildim. İçlerinde en özeli oydu diyemezdim, en çok ona aşık oldum, en çok onu arzuladım diyemezdim.

Samet söylediklerimle rahatladı ve derin bir nefes verdi.
''Öyle demeyin ağam. Buranın kızları çok güzeldir, bakınca nutkunuz tutulur. Bu derde derman olacak çok kız var burada.'' dedi, konuşurken gülümseyerek rakısını içiyordu.
''Bu kadar detaylı anlattığına göre birileri fena aşık olmuş.'' dedim ona doğru imalı bir bakış atarak. Hemen kızardı, ceketinin düğmelerini ilikleyerek oturduğu yerde toparlandı.
''Yok ağam olur mu öyle şey, haşa!'' demesinin ardından bardağını kafasına dikti.

Bu görüntü komik gelmişti, kesin birine aşıktı, orası belliydi. Sorgulamadan önüme döndüm. Samet yardımcım olmaktan çok dostum olmuştu benim, çok iyi bir adamdı. Onun da yaşı otuzlarındaydı. Boyu benden birkaç santim kısaydı, genç yaşına rağmen saçlarında birkaç tel beyaz da görmedim değil. Ona rağmen karizmatik bir adamdı, yüzü çok orantılıydı. Koyu kahverengi gözleri ise bu şehirdeki tüm kızları etkisi altına alabilecek kadar derin bakıyordu.
Ama en önemlisi yüreğiydi sanırım, çok merhametliydi. Zekiydi de, her açıdan onu dostum olarak görmeden edemiyordum. Ancak Sultan Ana onunla gereksiz samimiyet kurmamdan hoşlanmazdı, ben de Samet'i zor durumda bırakmak istemediğimden hep bir adım geri durdum.

Orada biraz daha kalıp geceyi geç saatlerde sonlandırdık. Eve döndüğümüzde sinirli bir Sultan Ana'yı teskin ettikten sonra, nihayet ağrılı vücudum yumuşak yatağımda huzur bulmuştu.

~~~~~~

''Hayır! Lütfen hayır!'' diye bağırdım, yine o karanlık depoda ellerim ve ayaklarım bağlanmış bir şekilde sandalyede oturuyordum. İpler öylesine sıkıydı ki kollarımda izleri çıktığına yemin edebilirdim. ''Lütfen, yine bunu yaşayamam!''

Karanlık depoda kendimi yapayalnız hissettim, boğuluyor gibiydim. Etrafta oturduğum sandalye dışında hiçbir eşya ya da yaşam belirtisi yoktu.
O sırada kapıda Berzan belirdi, kaslı gövdesinin üzerinde yine tişört yoktu. Depodaki havasızlık hissediliyordu, küçük bir ter damlası Berzan'ın karın kaslarından aşağı indi.
Diliyle dudaklarını yaladıktan sonra yanıma yaklaştı.
''Bırak beni!'' diye bağırdım. Beni umursamıyordu, söylediklerim kulağına ulaşmıyor gibiydi.
Kendinden geçmiş gibi görünüyordu. Gözleri her zamankinden daha siyahtı.

Girift -bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin