Odanın içerisindeki bunaltıcı sıcak vücudumun derinliklerine işliyor, derimi yakıyor, sanki kavuruyordu. Odanın kahve tonları, güneşin de etkisiyle nefes almayı imkansız kılıyordu. Kafamın içerisindeki sesler geceden beri susmak bilmemişti. O zamandan bu yana odamdan çıkamamış, üç paket sigarayı yardımı olacakmış gibi ardı ardına içmiştim. Oksijen giderek azalıyor, sigara dumanı odaya daha da hakim oluyordu. Sultan Ana'nın bundan ne kadar rahatsız olabileceğini düşünmüyordum çünkü beynimdeki seslerden başka şeyleri düşünmeye yer kalmamıştı. Ayaklarımın tabanı sürekli yürüdüğüm için acı içinde sızlıyordu.
Sadece sesleri göndermek istiyor, bu koca konağın küçücük odasında belirlediğim bir rotayı takip edercesine yürüyordum.En sonunda yürümenin de bir faydası olmayacağını kabullenerek yatağıma oturdum. Başımı ellerimin arasına aldım ve tüm gücümle sıktım. Ağrı her geçen saniye daha da şiddetleniyor, vücudumda bulunan bütün damarları hissetmeme neden oluyordu. Kulaklarımda son on saattir hep aynı tınıyı tekrar eden bir uğultu vardı.
O sırada içeriye ne zaman girdiğini anlayamadığım Dilan başımda belirdi. Kilolar ağırlığında olan başımı zorlukla kaldırıp bakışlarımı kız kardeşime diktim.
''Hiçbir işe yaramadığının farkında mısın?'' dedi Dilan, sesi her zamankinden farklı çıkmıştı. Belki ona bile ait değildi. O kadar çok gürültü vardı ki ayırt edemiyordum. Kıpkırmızı gözlerimi ona çevirdim, dudaklarımdan belli belirsiz bir ''Ne?'' döküldü.
''Git yoksa her şeye sen sebep olacaksın, herkesin ölümüne sen sebep olacaksın. Büyük felaketleri getireceksin!''Ben söylediklerini idrak etmek üzere ayaklanıp, ağlamak üzere olan bedenimi ona dokunmak için yönlendirdiğimde Dilan artık karşımda değildi. Ne zaman gitmişti ki? Gözlerim anında odayı taradı, onu göremeyince yastıkların altına kadar baktım ama yok olmuştu işte. O kadar hızlı bir şekilde aramıştım ki onu, alnımdan ter damlaları yere düşüyordu.
Duvarın dibine çöktüm. Bütün dikkatim dağılmıştı, artık bu seslerle mücadele etmek beni yoruyordu. Korkuya kapılmıştım, tükenmiştim.Kapım birkaç kere çalındı, konuşmaya gücüm kalmamıştı.
''Abi, girebilir miyim?'' Dilan'ın sesi kulaklarımı doldurduğunda korkuyla kapıya baktım. Benden cevap beklemedi, endişe etmişti. İçeri girdi.
''Neyin var senin?'' diyerek yanıma oturdu, elini alnıma yerleştirdi. ''Ateşin de yok ki.''
''Az önce nereye gittin Dilan?'' diye sordum, az önce bana nefret kusmamış mıydı? Gitmemi istememiş miydi? Şimdi neden ilgileniyordu benimle?
''Ne zaman?''''Daha yeni, buradaydın hani?''
''Hiç gelmedim ki, yeni uyandım ben.'' dedi, sesi şimdi olması gerektiği gibiydi. Söylediklerine kendimi inandırmakta güçlük çekiyordum. Kesin hatırlamıyordu. Çünkü buradaydı, gördüm onu. Bana söylediklerini de hatırlamıyor olmalıydı o zaman, belki de böylesi daha iyiydi. Evet, evet, hatırlamaması daha iyiydi. ''Rüya gördün sanırım.'' dedi ve ayağa kalkıp odamın penceresini açtı.
''Sultan Ana burada sigara içtiğini öğrenirse çok kızar.''Seslerin sonunda azalmasıyla dengemi korumaya çalışarak ayağa kalktım, kalkarken tökezledim. ''Bir derdin mi var abi, sarhoş musun yoksa?''
''Hayır, hayır. Gayet iyiyim. Sadece kötü bir kabus gördüm, etkisinde kaldım sanırım.'' Bu sefer ona koz vermek istemiyordum, o yüzden yalan söylemeyi tercih ettim. Bana neler demişti, demek ki göndermek istiyordu beni buradan. Herkese karşı tedbirli olmalıydım artık. Hem ben onları korumak istiyordum sadece.
''Haydi abi, kahvaltıya inelim.''
''Tamam.''~~~~~
Ofise geldiğimde sabah olanlar gerçek değilmiş gibi hissediyordum, eski halime dönmüştüm. Sık sık yaşar mıydım bunları? Ben de bilmiyordum ki. Bazen kafamdaki sesler yükseldiğinde kendimi kaybederdim, sonrasında olanları hatırlamak epey zor olurdu.
Odama ulaşıp sert kahvemi yudumlamaya başladım. Samet bugünlerde çok yanımda oluyordu, başım dolduğunda işlerimi halleder, benim için Sultan Ana ile uğraşır, dertleşmek için yanımda olurdu. O gerçek bir dosttu, bana sadece 'ağa' olduğum için hizmet etmediğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girift -bxb
Ficção GeralKimdim ben? Olmam gereken kişi olmadığım kesin, ama olmak istediğim kişi bedenimi yırtarcasına dışarı çıkmak istiyordu. Mümkün müydü bu? Zaten tehlike içerisindeyken, kendini imkansızla aşk yaşarken bulmak, bir hiç olan kalbimin ısınmasıyla berabe...