16 -Kader

58 6 0
                                    

Aldığım uyuşturucudan mıdır yoksa az önce aldığım aşk itirafından mıdır bilemiyorum ama şu an her şey gözüme çok komik ve eğlenceli gözüküyordu. Belki bunda Sarp'ı dövmüş olmamın etkisi de bulunabilirdi. Savunmasız birine el kaldırdığım için hiç pişmanlık duymuyor, aksine üzerimden bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Şimdi Berzan'ın arabasında nereye gittiğimizi bilmeden keyifli keyifli oturuyordum. Yoldaki ışıklar alabildiğince gözüme vuruyordu. Onları kırmızı ya da mavi olarak görüyor oluşumun bir sonucu olarak şu an bir pavyonda ya da barda olabileceğim de bir ihtimaldi. Bir süre sonra Berzan sessizliğini bozunca -aslında kafamdaki seslerin bir şarkıya dönüşmesini düşünmezsek- bir barda ya da pavyonda olabileceğimizin ihtimalini kafamdan sildim.

"Ne diye içiyorsun şu zıkkımı?" bir babaanne edasıyla sorduğu soru, etrafımdaki her şeyin daha da komik görünmesini sağlamıştı.

"Çünkü içtiğim zaman şu an beni öldürebilecek olma ihtimalini bana eğlenceli gösteriyor, ayık kafayla arabana biner miydim sence? Ama bak böyle biniyorum, hal böyleyken bu durum sana da iyi görünmeli." dedim yüzümdeki melun gülümsemeyi silmeden, o da bir o kadar gergin bir ifadeyi yüzüne takmadan edemedi.
"Yine de ayık Efe'nin arabamda bulunmasını tercih ederdim."

"Şansına küs, onu beni öldürmeye çalışmadan önce düşünmeliydin." onu ciddiye almıyor oluşumun farkındaydı, tıpkı beni öpmesini ciddiye almadığım gibi. Zaten bu daha önce de olmuştu, kafamdan uydurmamıştım ya.

"Bana güvenmediğinin ve güvenmen için de hiçbir sebep olmadığının farkındayım. Ama bana bir şans verirsen bundan sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağının garantisini verebilirim sana." dedi. Araba kullanırken gözlerime bakmak için üstün bir çaba gösterdi, tabi ben dışarıyı izlemek konusunda ısrarcıydım. Dışarıda bir zombi gördüğümü düşündüğüm için bu çok daha ilgi çekici geliyordu.

"Tabii canım, istediğin şans olsun. Yılda bir beni öldürmeye çalışırsın. E artık beni öptüğün için öyle iki haftada bir deneyemezsin." diye cevap verirken başımı ona çevirdim.
"Biraz ciddi olamaz mısın, lütfen?"

"Kafam iyi, o yüzden bir süre olamam."

"Ama bunları hatırlaman lazım, hatırlar mısın? Hatırlayabilirsen daha sonra da konuşuruz, yani mesela yarın, daha detaylı... Seni inandırmak istiyorum." gözlerindeki sahiciliğe ne kadar gönlüm inanmak istese de, aklım inanmak istemiyordu. Ama bu zamana kadar hiç kaçmamıştım, bundan sonra da kaçmaya niyetim yoktu.

"Yarın sabah gelirsin ofise, konuşuruz." dedim ve başımı tekrar dışarıya çevirdim.

Her türlü tehlikeden gerçekten korunabilmek için, karşılaştığınız durumun en riskli ihtimalini düşünmeniz gerekir. Ona göre plan yapar, ona göre hareket ederseniz en az hasarla tehlikeden kurtulabilirsiniz. Ne yazık ki bugüne kadar öyle davranmamıştım. Zaten böyle davranmak benim kişiliğimle uyuşmuyordu, belki bazen..
Dengesiz duygu ve düşüncelerimi ben bile fark edebiliyorken, etrafımdakiler nasıl etmeyecekti ki?

"Teşekkür ederim." dedi Berzan sadece, zaten diyebilecek başka bir şeyi de yoktu. Arabayı durdurduğunda koca konağın beni bekleyen kapısına baktım ve arabadan indim.

"Görüşürüz." dedi ben inmeden hemen önce. Evin önüne varınca kendisine bakıp gülümsedim, o da bana gülümsediğinde daha önce onda göremediğim detayları fark ettim.
Küçük kırışıklıkları oluşmuştu, hayatın ona çektirdiği çileleri belli ediyordu. Kim bu koca zalim dünyayı sırtında taşımıyordu ki zaten? 
Yüzündeki gülüş hafifçe silindi, başını kendi halinde salladı ve arabasına gaz vererek gözden kayboldu.

~~~~~

Şiddetli bir baş ağrısının etkisiyle öğlenin kavurucu sıcağına uyandım. Öylesine yorgun ve öylesine perişandım ki, bir arabanın altında ezilmiş gibi hissediyordum. Ruhum adeta çekilmişti ve mutsuzluğu, huysuzluğu en derinlerimde hissedebiliyordum. Kolumun altındaki beyaz yastığı bir kenara fırlatıp ayaklandıktan sonra gözüm aynaya ilişti. Gözlerim kızarık, yüzüm şiş ve saçlarım olabildiğince yağlıydı. Yavaş yavaş banyoya ilerleyip bununla ters orantılı olacak bir şekilde hızlı hızlı duş aldım. Banyodan çıkıp odama tekrar ilerlediğim zaman odamdaki ağır ve iğrenç koku yüzümün buruşmasına sebep oldu. Üzerimi giyindikten sonra camı açtım ve odadan çıktım. Hareketlerim hiçbir şey yapmak istemediğimden çok yavaştı. Konağın bahçesinde kimse yoktu, sessizlik bile huzurlu hissettirmemişti. Mutfağa girip masaya oturdum. Konuşmak istemediğimden öğlen saatinde yapacağım kahvaltımı hazırlayan kadına selam vermedim. Keyfim yoktu ya, nezaketin de alemi yoktu. Masaya oturdum ve gözlerimi önünde duran tuzluğa diktim. Kadın geldiğimi henüz fark etmiş olacak ki gereksiz bir telaş içerisinde "Günaydın ağam." dedi, cevap vermedim. Benim gelmiş olmamla hareketlerini hızlandırdı. Masayı birkaç dakika içerisinde hazır etti, bir ondan iki bundan alayım derken acıkan karnımı doyurdum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 08, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Girift -bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin