5. Manipüle

176 27 17
                                        

Tam bir hafta... Dile kolay bir haftadır Berzan ile karşılaşmamıştım. Konaktan işe yüksek güvenlikli bir şekilde gidip geliyordum. Bu süreçte kendimi işime verdim. Pek çok kitap okudum, çok çalıştım ve çok öğrendim. Kafamı kaldıracak halim olmuyordu, bazen Dilan ile dışarı çıkıp kafa dağıtıyorduk. Onun dışında evde bile çalışıyordum. Bu işte başarılı olmam lazımdı, bir haftadır Berzan'ı görmediysem bunun tek sebebi aldığımız güvenlik önlemleri değildi. Bu sessizlik hiç hayra alamet değildi.

Söz konusu iş ya da çalışma olduğu zaman, beynim zehir gibi çalışmaya başlardı. Bazen hızına yetişemediğimi hissederdim. Bu sürede Berzan hakkında da pek çok şey öğrenmiştim.
Epey otoriter bir iş adamı olduğunu ve işinde de bir o kadar başarılı olduğunu öğrendim. Sert ve acımasız biri olduğunu duymama gerek kalmamıştı, zaten biliyordum. Bir abisi varmış, araları ise pek iyi değilmiş. Abisi dururken bütün işlerin başına Berzan'ın geçmesi onu kızdırmış olmalı. Ancak işlerin başına onun geçmesinin nedeni de sadece işinde başarılı olması değil. Babasının intikamını alarak abimi ve babamı öldürmesi Berzan'ı gözde evlat yapmış.

Ailevi problemlere sahip olduğunu bilmek bize bir koz daha kazandırır. Ne de olsa kıskanç ve kızgın bir kardeş çok fazla soruna yol açabilir. İlk oyunumuzu ona oynayacaktık: Berzan'ın abisi. İşlerin başına Berzan'ın geçmesiyle iyice dağıtmış, alkolik biri haline gelmişti.

Berzan kadar saldırgan bir birey değildi, onun kadar zeki olduğundan da emin değildim. Gidip görecektik artık.

Arabaya bindikten sonra Samet tekrar söylenmeye başladı.
''Ağam bunu gerçekten yapıyor muyuz?''
Ona dönüp onaylarcasına başımı salladım. Bu planı kafamda defalarca düşünmüştüm, bir problem çıkmayacaktı. Samet gergin gergin arabayı sürmeye devam etti ve meyhanenin önünde durdu.

Burası Berzan'ın abisi Hamza'nın günlerini geçirdiği meyhaneydi. Sürekli buradaydı, şimdi de burada olduğunu biliyordum. Samet ile beraber meyhanenin girişine giden merdivenlerden indik ve içeri girdik.
Türkü girer girmez kulaklarıma doldu, gözlerimi mekanda tarayıp Hamza'yı görmeyi amaçladım.

Sonunda gözlerim bir noktada, Hamza'da durdu. En dipteki karanlık masada yalnız başına oturmuş, bakışlarını masaya sabitlemiş, rakısını yudumluyordu.

Samet'e orada kalmasını işaret edip, adımlarımı onun masasına yönelttim.
Sandalyeyi gürültüyle çeksem de, türkü sesini bastırıyordu. Karşısına oturduğumda bakışlarını bana doğrulttu, bir an şaşırdı ve tekrar masayla bakışmaya döndü.
"Ne istiyorsun?" diye sordu, duygusuz bir sesi vardı. Mavi gözleri bıkkınlıkla bakıyordu, göz altları morarmıştı. Berzan'a oranla daha kısa ve yapısız bir vücuda sahipti. Beyaz tenliydi, yaşı da otuzlarını geçmiş olacak ki kırışıklıkları oluşmaya başlamıştı.

"Bir bardakta bana doldurursun belki?" dedim, masada ters duran bardağı çevirip önüne sürdüm.
Dünya umurunda değildi sanki, omuz silkti. Bardağı doldurup geri önüme sürdü.
"Sen de acınası hayatını meyhanede geçirmeye karar vermişsin anlaşılan." dedi rakısından bir yudum daha alırken.

"Hayat hikayesi senin gibi olan birinin, bir başkasının hayatını acınası olarak adlandırıyor olması garip doğrusu." dedim.
"Hiçbir şey bildiğin yok senin." umursamaz sesi yerini başka bir tona bırakırken, artık söylediklerim ilgisini çekiyordu.

"Sandığından daha çok şey biliyorum aslında. En azından neden senin gibi birinin değil de Berzan'ın işlerin başına geçtiğiyle ilgili yeterince şey biliyorum."

"Nedenmiş?" dedi, konuşmadan keyif alıyor değildi ancak uzun zamandır konuştuğu ilk kişi olduğumu düşünüyordum.

"Çünkü sen birilerini öldürmeyle bazı sorunların çözülmeyeceğinin farkındaydın. Zor olanı seçip öldürmemeyi tercih ettin. Bazı işleri kazanmak için fedakarlık gerekir. Sen bunu yapmışsın. O yüzden itiraf etmeliyim ki, senin bütün mirası alman gerekirken nasıl da Berzan işlerin başına geçer diye çok şaşırdım." dedim, söylediklerim onu çok şaşırtmıştı. Ona oyun oynadığım şüphesi içerisine girdiğini bakışlarından anladım. Bu şüpheyi yok edecektim, önce aklına girmeliydim.

"İyi de bundan sanane?" dedi sorgulayan bakışlarla, işte şimdi oyun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
Tatmin edecek cevabı vermem yeterliydi, yeterince sıkıntıdaydı zaten.

"Umurumda değil ki. Abimin ve babamın ölümü benim için sorun değil, ben onları tanımıyordum bile. Ben insanların çözüm yolu olarak şiddeti ve vahşeti tercih etmesini umursuyorum. Berzan bunları anlayabilecek akıla sahip değil. Ama sen öylesin, bir sonuca varamasak bile konuşmak istedim seninle." dedim, söylediklerim aklına yatmış gibiydi.

"Berzan patlamaya hazır bir bomba gibidir, her an bir emri gerçekleştirecek bir asker gibi. Yıllardır kendi hayatına dair hiçbir duygusu olmadı. Ben sevdiğim kişiyi getirdim eve, o ise annemiz kiminle derse onunla evleneceğini söyledi. Düğün gecemde bile mutsuz etti beni.

Yıllardır kendi kıyafetlerine bile annemiz karar verdi. Ben kalıplara sığmaktan ve kontrol edilmekten hoşlanmam. Ama biliyorum, bir gün öyle bir şey olacak ki, hayatının hatasını yapacak!" öfkeyle tıslarken devam etti. "Senelerce kısıtlamanın altında kalmasıyla feci bir şekilde patlayacak, gözü ne annemi görecek, ne beni. Bu hatayı nasıl yapar bilmem, belki aşık olur belki de intihar eder. Ama o hatayı yapacak!" dedi.

Balık yemi yutmuştu, artık onun aklına girmeye hazırdım.

"Farkındayım ancak onunla geçirdiğim birkaç işkence saatinden sonra, onun kalıplarının dışına çıkabileceğini düşünmüyorum." dedim, gözlerine bakmakta ısrarcıydım ama başını masadan kaldırmıyordu. Kalıcı olup aklına yerleşebilmem için gözlerine bakabilmem şarttı.

Uzanıp omzunu sıvazladım, bakışlarını suratıma dikti. Elimi çektiğimde samimiyetime inanmış görünüyordu.
"Neden savaşmayı denemedin değerlerin için? Sonuçta o yokken sen vardın, eminim o şirkete, o aileye çok emeğin geçmiştir." dedim, artık gözlerime bakıyordu.

"Çünkü onu manipüle etmenin bir yolu yok, onu öldürmem gerekirdi. Ben de kardeşime kıymaktansa, onun altında ezilmeyi tercih ettim." dedi.
Bu adamın aptal olduğunu sanıyordum, halbuki sadece ideal değerlere sahip çıkmaya, ailesine ve kendine normal bir hayat sunmaya çalışıyormuş.
Ama yine de onu gaza getirmem gerekiyordu, Berzan ile tek başıma savaşmaya çalışmam çok aptalca olurdu.
Bakalım o da abisini, abisinin onu sevdiği kadar seviyor mu?

"Belki şaşırtır seni, bütün bu söylediklerini ona da anlatsana." dedim, vereceği cevap beni heyecanlandırıyordu.

"Hiç denemedim. Bunun geri dönüşü olmaz." dediğinde bakışlarını tekrar masaya çevirdi. Ama yapmak için gönlü olacak gibi görünüyordu.

"Hayatının nasıl şekilleneceğini risk almadan bilemezsin, ben de buraya gelirken risk aldım. Şimdi sevdiğim bir babaannem ve kız kardeşim var. Bu riski almasam onlara sahip olamazdım, ben de tıpkı senin gibi onlara normal bir hayat sunup, acı kayıplarını unutturmak istiyorum." dedim, söylediklerimin doğru olup olmadığını kendim bile bilmiyordum. Belki Sultan Ana bir gün beni gerçekten torunu olarak görseydi normal bir hayata ilk adımları atmış olurduk.

"Seni anlıyorum, sen en azından istediğini almak için çabalıyorsun. Ben ise alkolik oldum. Şu halime bak!" kendisine kızıyordu şimdi de. Çok yaklaşmıştım.

"Kendine kızmana gerek yok. Her insanın olayların altından kalkma şekli farklıdır. Ama benim bile canımı sıktı, senin gibi birinin bu köşede sürünürken onun sefa sürüyor olması..." iç çekip kafamı başka bir yana çevirdim, bu sefer istediğimi alacaktım.

"Benim gibi biri derken?" dedi, işte şimdi de gidip konuşmak için cesaret arıyordu.

"Düşünceli birisin, en önemlisi ise ailene değer veriyorsun. Berzan baştayken her şey istediğin gibi gitmeyebilir. Ama sen olsaydın her şey farklı olabilir gibi. Kabul et haydi. Yeni bir güne uyandığınızda hep beraber huzurlu bir kahvaltı yapabiliyor musunuz? Bir günümüz de olaysız geçsin dememeyi istemez miydin yani?"

"Haklısın." dedi. Bardağını kendinden uzağa itti. "Gidip konuşacağım, aileme daha iyi bir gelecek sunacağım!"

Omzunu sıvazladım tekrar. "Sen iyi bir adamsın, Hamza abi."

Duydukları üzerine hemen ayaklandı. Kapıdan çıkarken tekrar bağırdığını duydum.
"Zaten hepsi benim hakkımdı!"



Yorumlarınızı bekliyorum... <3

Girift -bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin