•3•

826 109 58
                                    

Bölüm Şarkısı: Loren- Empty Trash
(Bu sıralar bu şarkıya taktım, çok iyi.)

➰➰➰

Üzerine toz konamayacak kadar ücra köşede kalmış bir defterdim.
Sayfalarım vardı, sararmış ve okunamayacak yazılarımla içimi birinin görmesini isteyecek kadar yalnızdım.

Yalnızlık kaburgalarımı kıran uğursuzluktu. Kırılan kaburgalarımın arasında açan çiçeklerim, içime akıttığım gözyaşlarımla yeşerdi, büyüdü ve dikenleriyle boğazıma dolandı.

Artık damarlarıma dolanan dikenli tellere sahiptim. Hiçbirisi çözülmeyecek kadar güçlüydü veya ben çözülmeleri için çabalamayan bir korkaktım.

Şu an ise o dikenlerin boğazımda kendini belli edişiyle yutkundum.
Yoongi aramadan gelmişti, normalde böyle yapmazdı.

"Bu adam kim ve neden sana bağırıyor?"dedi ve ayakkabılarını çıkartıp yanımıza geldi.

Onlar birbirleriyle bakışırken ikisinin ortasında kalmaktan sıkılıp, kendimi arkadaki sandalyeye attım. Gereksiz bakışmalardan oldum olası sıkılmışımdır. Bu yüzden dizi seçiciliğim de tavan yapmıştı. Bir saatlik dizinin yarım saatini bakışmayla geçiriyorlardı.

"Bu Kim Taehyung, kendisi koruyucu ruh. İnsan değil."deyip Tae'ye döndüm. Bana 'Ne yapıyorsun?' der gibi bakıyordu. "Hadi bana gösterdiklerini ona da yap."

Uzatmanın gereği yoktu, nasılsa her şekilde şaşıracaktı. Ne kadar çabuk olması o kadar iyiydi.

"Aynen kardeşim ben de Winx'ten Hulk."dedi ve gözlerini devirerek Taeye döndü. Elini tanışmak için Taeye uzattı.
"Memnun oldum ben Min Yoongi"

Fakat Tae elinin etrafında bana gösterdiği gibi siyah duman çıkararak Yoongi'nin eline uzandı. Bakışlarımı hemen ona çevirdim, tepkisini merak etmiştim.

Yoongi'nin gözleri dumanları görünce sonuna kadar açıldı ve bağırdı. "Hassiktir şeytan, SeokJin kaç!"

Yanında oturan bana dönüp elini bileğime atacaktı fakat eli bana yetişemeden durdu. Bunu yapan o değildi, Taehyungdu.
"Ben şeytan değilim."diye tısladı. Sesi iç ürperticiydi.

Yoongi'nin daha da korktuğunu anlayınca, ona döndüm. "Bırak onu Tae." 
Hiçbir değişiklik olmayınca, elimi saçlarıma atıp hafifçe çekiştirdim.
"Hadi ama sizinle mi uğracağım? Yoongi korkma ve Tae sen de bırak onu lütfen."

Yoongi'nin eli çözünce Tae hiç bir şey demeden yanımızdan ayrılıp üst kata çıktı. Karşımda eline bakıp donakalan bir adet kedicik vardı.

"Bu çok çılgınca, Jin başımıza gelmeyen bir bu kalmıştı sanırım." Durdu.
"Ve ben niye bu kadar sakinim amına koyayım."

"Bilmiyorum ben de çabuk alıştım, sanki her gün ruh görüyormuş gibi." Gülmeye başladım. Sanırım ikimizide psikolojisi bozuktu. Hayır hayır sanırım değil direkt bozuktu.

"Ben duş alacağım, hayatta üst kata çıkmam alt tarafı kullanacağım."

"Tamam."deyip sessizce onun yanından ayrılıp üst kata Tae'nin yanına gitmeye başladım.

Kafamı kurcalayan o kadar şey vardı ki, hangisini önce sorsam diye düşünüyordum. Koridorda yürüyüp odasının kapısını açtım ve içeriye baktım. Burada değildi fakat balkonun kapısı açıktı, sanırım oradaydı. Yürüyüp balkonun kapısının kenarında durdum, dışarı çıkmadan önce onu izledim.
İlerleyip yanına geçtim ve onun baktığı gibi ileriye bakmaya başladım.

PHILTRUM |TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin