•12•

554 74 42
                                    

Bölüm şarkısı: Jain - Come

➰➰➰

"Tutku, güzel." Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. "Başka hangi renkler oluyor gözlerimiz ve hangi duygularda değişiyor?"

Ellerini belimden çekip kapımı açtı ve ben oturduktan sonra kapattı. Arabanın önünden ilerleyip yanıma geldi ve oturdu. Kontağı çalıştırdı, hareket ettik, sakince yollardan geçerken başını yoldan çevirip güzel gözleriyle bana baktı.

"Beyaz, bu acı çekerken oluyor. İntikam hissi ile bürünmüşsen soluk bir sarı rengi, sinirliysen gri, endişeliysen mavi ve kırmızı tutkunun rengi. Çok görülmez ama iki renk birden değişebiliyor göz renklerimiz. İki duygudan birisi diğerini bastıramazsa iki farklı renkle birbirlerini dengeliyorlar. Göz bebeğimizin birisi başka diğeri başka renk oluyor." dedi ve ormanlık alanın sorunlu yollarından çıktıktan sonra vitesi atıp gaza yüklendi. Tek eli ile kontrolünü sağladığı direksiyonu o kadar bol tutuyordu ki bu hızda kontrolünü kaybetmediğine şaşıyordum.

Gözlerimi elinden çekip ağaçlara baktım, daha da hızlanan araba yol kenarındaki onları soyutlaştırıyordu. "Peki, sevgi. Sevginin bir rengi yok mu?"

"Sevgi, onun bir rengi yok. Efsanelerde mor olduğu söyleniyor ama şimdiye kadar hiç rastlanmadı, Tahtlarda bile." dedi. "Bize lens takmak yasak, bu da aklında bulunsun."

"Sende oldu mu çift göz rengi?" dedim, gidene kadar sorularımın biteceğini düşünmüyordum.

"Hayır, bizde sadece Seulgi de oldu bu. Ailesinin öldürenlerden intikamını alırken gözleri bu şekildeydi."

"Anladım." diye fısıldadım koltukta kayıp rahat bir pozisyon alırken.
Onun kucağında mayışmaya başlayan bedenim koltuğa yayılmamla gözlerime ağırlık çöktürdü.

Ne zamanki bedenimin havalandığını farkettim o an biraz daha ayıktım. Taehyung'un kucağında taşınıyordum. Başımı kaldırıp anlamsızca ona bakınca konuştu. "Uyu, eve geldik."

Başımı sallayıp omzuna yasladım ve yukarı çıkana kadar yarı açık gözlerimle boynunu izledim. Sessiz olan evde kimsenin uyumadığını odalarına çekildiğini biliyordum. Bizde odaya çıkmıştık. Zorlanmasın diye yatağa bırakmadan kucağından indim. Dengemi kurmak için ellerimle omuzuna tutundum.

"Ben duş alacağım." dedim ve ellerimi ondan ayırıp kapıyı açtım. Sakince kapattıktan sonra yaslandım ve soluklandım. Boğazımda değişik bir baskı hissediyordum, daha önce böylesi bir şeyle karşılaşmamıştım.

Kendimi soğuk bir duşa atıp bedenimi ferahlattıktan sonra bornozumu giyerek odaya girdim. Taehyung odada yoktu, onun yokluğunda üstümü değiştirip yorgun olan bedenimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım.

➰➰➰

"Jin, oğlum."

Uzun süre sonra tekrardan dedemin sesi ile uykumdan uyanmak sandığımdan daha huzur vericiydi. Gözlerimdeki ağırlığı atıp etrafımdaki ışığa alışmaya çalıştım. Ayakta duruyordum ve dedem bana arkası dönük şekilde bir balkondan bakıyordu. Karşısı bembeyaz olan bir yere. Yanına gittim ve elimi omuzuna koymak istedim ama içinden geçerek aşağıya düşüşüyle isteğimin karşılığını aldım.

PHILTRUM |TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin