PHILTRUM |Taejin

•17•

Bölüm şarkısı: After You Left Me - Chang Deok

➰➰➰

İs'in sessizliğinin ardından iki gün geçmişti ve hala uyumaya devam ediyordu. Ben ise ona pasta almak için pastaneye gidecektim. Uykusundan uyandığı on dakikalık zaman diliminde istediği bir şey var mı diye Lisa ve ben aklımıza gelen her şeyi saymıştık. Bir tek pastaya tepki verip geri uyumuştu.

"Seninle gelmemi ister misin?" dedi Taehyung paltomu giymeme yardımcı olurken. Kollarımı uzattığı paltoya geçirdim ve yakalarından tutup düzelttim.

"Gerek yok Jisoo ile işin vardı senin onu halledin." Botlarımı giyip kapıdan dışarı çıktım ve elimi sallayıp arabaya doğru ilerlemeye başladım. "Kendine iyi bak." Sonra durdum, bir iki saate dönecektim niye salak gibi böyle dediysem.

"Sen de." dedi arkamdan bozuntuya vermeden.

Yürüyüp arabayı açtım ve çalıştırıp motorunun ısınmasını bekledim. Önümdeki akıllı tableti açıp en yakın pastanenin konumunu bulmasını sağladım. En yakını bir saat uzaklıkta mıydı? Ne? Kafamı direksiyona dayayıp içimden çığlık attım. Yakında olsa şaşırırdım zaten.

Yeterince ısındığını düşündüğüm arabayı hareket ettirdim. Taehyung beni izlediği camdan gittiğimi görünce çekilmişti. Bir haftadır aptal aşıklar gibi dolanıyorduk. Sürekli beni öpmek için an kolluyordu, kucağımdan inmiyor ara sıra uyuyakalıyordu. Geceleri İs'i kontrol etmeye gittiğimde arkamda bitiyor, belime sarılıp başını sırtıma yaslıyordu. Ben yemekleri ona göre ayarlıyordum, baharatını az koyup en sevdiklerinden yapıyordum. Gerçi sürekli Tae'nin sevdiklerinden yapıyorum diye mutfaktan kovulmuştum orası ayrıydı. Ama onun bana aşık olduğunu düşünmüyordum. Etkilendiği açıktı ama sevip sevmediğini bilmiyordum, kestiremiyordum da.

"Sung hayatında hiç birisi oldu mu?"

"Oldu, aslında ondan ayrıldıktan sonra bu görevi kabul ettim. Hala özlüyorum onu, bazen nasıl olduğunu merak ediyorum ama göremiyorum." Yan tarafa uzanıp güneşliği indirip çevirdim ve aynasından ona bakmaya başladım. Gözlerim bir yolda bir de ondaydı. Anlatırken bana değil başka noktaya odaklanıp dalgınca konuşuyordu.

"O mu ayrıldı senden? Ayrıca görev sana önceden bilirildiyse kabul etmeseydin, bir başkası kabul etseydi ikiniz de biliyor olacaksınız. Taht olduğum gizli kalmayacaktı." Cümlemi bitirdikten sonra araya girdi.

"Eğer kabul etmeseydim zihnimden silinecekti bu sayede bilmiyor olacaktım ve evet o ayrıldı benden." Her şey kusursuz şekilde ayarlanmıştı. Tüm bunlar adım adım planlanmış gibiydi. Yaptığım tüm hareketler bile planlı ve ona uyuyormuşum gibi hissettiriyordu.

"Her şey düzen içerisinde..." Kaşlarımı çatıp başımı salladım ve bir saatin sonunda geldiğim pastanenin kapısından girdim.

Raflardaki çeşit çeşit pastalara bakarken İs'in neli sevdiğini bilmediğim aklıma geldi. "İyi günler, ne bakmıştınız acaba?" dedi içeriden gelen görevli kadın.

"Pastalarınız taze mi?" Gözüme en güzel bol çikolatalı ve meyveli iki pasta takıldı. Neyi sevdiğini bilmediğim için ikisini de alacaktım. Hem evdekilerde yerdi geri kalanını.

"Evet tazeler, hepsi bugün çıktı."

Başımı sallayıp öndeki pastaları işaret ettim. "Bu ikisini alacağım, paket yapar mısınız?"