16.Bölüm

1.9K 89 19
                                    

İyi okumalar...

"Yarın çok ağlama, zaten sahte evliliğimiz. Güzel gözlerine kıyma." dedi bir elini belimden çekip tersiyle yanağımı okşarken...

Başımı kaldırıp gözlerine yakından baktım. Şefkat, sevgi, mutluluk vardı... Elini çevirip bu sefer avcuyla yanağımı kavradı ve okşadı. Kalbimin ritmini unutmaya çalıştım. Gülümseyip başımı eğdim.

Elini yanağımdan çekip yine belime koydu. Şarkının devamında hiçbirşey konuşmazken şarkı bittiğinde herkes yerlerine geçti.

Elini belimden çekmeyip beni masaya yönlendirdi.

Masaya oturduğumuzda Özgür yine Arda ve Alperle konuşurken İnci ve İpek Açelya'nın yanındalardı ben ise burada oturuyordum... Elimi alnıma vurup kalktım.

"Nereye?" dedi Özgür kalktığımı görünce.

"Açelya'nın yanına." dediğimde kaşlarını çattı.

"İyi görünmüyorsun, gözlerin kapanacak gibi." deyip ayağa kalktı ve dibimde bitti. Yüzümü incelerken benim gözlerim de onun yüzüne takılmıştı...

"Gidelim bakalım." deyip elini belime koydu ve yürümeme yardımcı oldu. O kadar yorgun değildim ki ben. Sadece çok az uykum vardı.

Bizim kalkmamızla Alper ve Arda da kalkıp arkamızdan ilerlediler.

Masaların önünden geçerken Özgür'ün durmasıyla ben de durdum. Yetmiş yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim teyze Özgür'ün kolunu tutmuştu.

"Yanındaki kız kim len? Ben seni torunumla evlendircedim." dediğinde kııkırdadım.

"Ne gülüyorsun süslü." dediğinde gülmem durdu. Durum ciddiydi.

"Teyzecim ben evliyim, süslü dediğin yanındaki kadın ise karım." deyip elini kaldırdı ve yüzüğünü gösterdi gülerek.

Bizi evli olarak tanımıştı, ki evli olmamıza iki gün kalmıştı...

"Pis sıpalar sizi. Habersiz habersiz evlendiniz demek. İnşallah mutlu olmazsınız." dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bu kadar da olmazdı ama.

"Tövbe tövbe tövbe aman." diyen Özgür'ü duydum. Direkt ordan uzaklaşmıştık. Kıkırdadım.

"Çok hoşuna gitti." dedi alayla.

"Teyze kafayı sıyırmış." dedim.

"Ne kafayı sıyırmamış, sadece torununa yakışıklı erkek bulmuş ama başka bir kadına kaptırmış. Kadın da değerini bilmiyor." dedi yine dalga geçerek.

"Ne demek değerini bilmiyor?" dedim kaşlarım çatık.

"Yüzüme çarptığın kapıları ve tokadını unutmadım güzelim." dediğinde dudağımı dişledim.

Boş pistin ortasından gülerek oturdukları masaya geçerken yine utanmıştım.

Beni İnci, İpek ve Açelya'nın yanına bırakıp kendisi de Alper, Arda ve Deniz'in yanına gitti.

"Açelya." dedim gözlerim dolarak ve sarıldım kardeşime. Kan bağımız yoktu ama olmayan kardeşimdi o benim.

"Üf ağlayıp durmayın be, makyajınız akacak." dedi İnci sinirle ve bizi ayırdı.

"Elif, sen yorgun görünüyorsun, fazla kalma istersen gidebilirsin." dediğinde kaşlarımı kaldırdım olmaz dercesine.

"Bugün ölsem dahi burdayım." deyip güldüm. Bana bir esneme geldiğinde ağzımı kapattım elimle ve karşımdaki Özgürle göz göze geldim. Dudaklarını birbirine bastırmış gülmemek için zor duruyordu. Çatık kaşlarımla ne var dercesine başımı salladığımda kahkaha attı.

İYİ Kİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin