Sabah yatakta ki hareketlilikle gözlerimi aralarken ayağa kalkan ariaya karşı hayırdır diyerek seslendim. Aria bana dönüp "üzgünüm uyandırdım mı?"dedi. Yatakta dikleşerek "saat kaç?"dedim. Aria telefonu eline alarak "12'ye geliyor"demesiyle gözlerim büyümüştü. Saat ne ara geçmişti anlam veremiyordum. Ayağa kalkarken "iyiki kalkmışız"demiş odadaki banyoya geçmiştim. Günlük rutinimi halledip odaya geçerken aria kendine aynadan çeki düzen veriyordu. Onun bu haline gülümserken hadi çıkalım demiştim. Tamam diyerek yanıma gelirken odadan çıktık. Koridorda ilerlerken aria heyecanlı bir şekilde ilerliyordu. Onun bu hali gülümsememe neden olurken salona girdik. Büyük yemek masası kahvaltılıklarla doluyken herkes başına geçmiş sandalyelerde oturuyordu. Bertilda yanımızdan geçip masaya ilerlerken hadi gelin demişti. Başımı onaylamakla yetinip masaya ilerlerken bize ayrılan yerlere oturdum. Alanis vegayla kahvaltıkları taşır vaziyette gelirken masada gözüm gezindi. Herkes masadaydı. Bertilda drake sataşırken alanis gülümseyerek masaya tabağı koymuş ve hectora göz kırparak sandalyesine oturmuştu. Hector yandan bir gülüş sunarak ağzına zeytin atarken bu hallerine gülerek önüne döndüm. Bu ortama aşılabilirdim. Alışmalıydım.
Owen başıma dikilmiş evin kütüphanesinden bir yığın kitap çıkartıp elime tıkıştırıyordu. Elimdeki kitapların ağırlıyıyla yüzüm düşmüş "owen ben bunları nasıl bitireceğim. Sakin ol.."dememe rağmen owen beni takmamış ve merdiveni duvara dayayarak yukardaki bir kitapı eline alıp merdivenden inmişti. Onun bu haline dehşete kapılmış bir halde bakarken owen kitabın tozunu üfleyerek kapakta yazan ismi okudu. "Asillerin rehberi?"demişti. Elindeki büyük kitaba korkuyla bakarken "bunları ne zamana kadar bitirmem lazım "dedim. Owen eğlenir bir halde "seni zorlamayacağım capella. Bir haftan var"demiş ve elime kitabı bırakarak kapıya doğru ilerlemişti. Şok olmuş bir halde onun gidişini izlerken "sen ne diyorsun owen. Ben bunları bir haftada nasıl bitireceğim"dedim. Owen omuzlarını silkerek odadan çıkarken onun bu haline karşı kitaplara baktım. Başım beladaydı. Benim bunları bir haftada bitirebilmem için yatmamam yemek falanda yememem gerekiyordu. Kitapları odada bulunan masaya bırakıp sandalyeye otururken en üstteki kitabı alıp önüme çektim. Bir uçtan başlamam gerekiyordu. Derin bir nefes alarak bunu yapabileceğime dair kendimi kandırmış ve ardından kitabı açarak okumaya başlamıştım.
Başımı kitaptan kaldırdığımda havanın karardığını görmemle şaşkınlığa uğradım. Hadi ama bu kadar hızlı zaman geçmezdi. Üzgün bir halde kitaba dönerken kitabın yarısında olduğumu fark ettim. Daha bu kadar okumamın gerektiği fikri beni korkuturken bunu nasıl bitireceğimi düşündüm. Moralim bozulmuştu. Gözlerim diğer kitaplarda gezerken diğerlerinin bu kitaba kıyasla daha kısa olduğu gözüme çarptı. İçim biraz rahatlasa da yinede kalın oldukları gözümden kaçmayan bir detay olduğundan hala moralim düzelmemişti. Ayağa kalkıp ayakta esnerken bir kahveye ihtiyacımın olduğu kanaatıne varıp hole çıktım. Kütüphaneye geçmeden kızlara masayı toplamakta yardım etmiş bu yüzden mutfağın nerde olduğunu biliyordum. Adımlarım mutfağı bulurken salonda öylece durmuş camdan bakan jadonu görmemle durmuş ve ona bakmıştım. Mutfağa gitme fikrini erteleyerek jadonun yanına ilerlerken camdan dışarıya bakarak "hadi ama... Sonunda kendini öldürteceksin"dediğini duydum. Kaşlarım merakla kalkarken"kime diyorsun?"demenle jadon omuzlarını silkmiş ve eliyle benim gördüğüm yararıkların üzerine konan baykuşu göstermişti. "Jess... Gene bildiğini okuyor" dedi. Gözlerim baykuşa kayarken "senin baykuşun mu?"dedim. Başını olumlu anlamda sallayarak "evet.. benim yaratığım. Chaous (siyah ağaç yaratıklarının adı)u sinir etmeye bayılıyor. Onu öldüremeyeceklerini düşünüyor. Ama Bir gün kendini öldürtecek"dedi. Onum bu haline gülerken "aranızda bağ var sanırım"dedim. Bana dönen bakışlarına karşı "evet.. tabiki. Seninde kuşunla var. Bu arada adına ne koydun?"dedi. Başımı cama çevirirken "onunla aramda bir bağ olduğunu bilmiyordum ki.. hem seninle jess gibi bir yakınlığımızın olduğunu da sanmıyorum. "Dedim. "ben öyle düşünüyorum"derken camdan gösterdiği yere baktım. Jessin başına konan kuşumu gördüm. Jadon kahkaha atarken "iyi anlaşmışa benziyorlar"dedi. Bende gülümserken jadon camı açmış ve ıslık ötürrürek jessi yanına çağırmıştı. Jessle beraber benim minik kuşumda gelirken gülümsedim. Jess camın pervazına konarken jadon elini uzatıp onu sevdi. Kuş havada uçarken elimi uzatmamla parmağıma konmuştu. Bu haline tebessüm edip "çok tatlı"dedim. Kuş başını parmağımda gezdirip kendini okşatırken "sana bir isim vermeliyim"dedim. Kuş başını kaldırıp bana bakarken jadona dönüp "ne koymalıyım sence?"dedim. Omuzlarını silkerek Jessi omzuna alıp "sen karar ver. "Dedi. Arkasına dönüp ilerlerken alayla gülerek "çok yardımcı oldun jadon"dedim. Jadon eliyle baybay yaparak odadan çıkarken onun bu haline gülümsemiş ve camı kapatarak odadan uzaklaştım. Kuşu jadon gibi omzuma koyup mutfağa ilerlerken kahve yapmak için makineye doğru gidip kahveyi hazırlamaya başladım. Aklımda hala ne isim versem diye düşünceler dolaşırken aklıma gelen isimle tezgaha bıraktığım ve başını atıştırmalıklara sokmuş kuşuma bakıp gülerken kuşum aniden başını kaldırıp bana bakmıştı. Başının tepesinde kırıntı dururken gülerek başını temizlemiş ve "sanırım ismini buldum... Bakalım sen beğenecek misin?"demiştim. Kuş merakla bana doğru ilerlerken tezgaha doğru eğilip "yaxi...?"dedim. Kuş başını yana eğerken pençesini kaldırıp gagasını kaşımış ve bana bakıp başını sallamıştı. Onun bu hali nutkumun tutulmasına yetmişti. Aşırı derecede akıllı olması beni şok ederken pekela diyerek olan kahvemin sesiyle makineye ilerledim. Beni resmen anlamış ve onaylamıştı. Hala şok içerisindeyken kahvemi yudumlayarak atıştırmalık yemek peşinde olan yaxiye bakıp "benimle beraber kütüphaneye gelmeye ne dersin?"dedim. Yaxi bana bakıp pençesine atıştırmalık alırken omzuma gelip konmasına karşı gülerek "yolculuk içinde atıştırmalık almayı ihmal etmiyorsun bakıyorum"demiştim. Yaxi omzumda atıştırmalığı yemeğe devam ederken gülerek kütüphaneye girdim. Bu gece planım sabahlayarak kitabı bitirmek ve diğer kitaba geçmekti. Bu konuda hırslı olduğumu göstermek istiyordum. Masaya geçip kitabı yeniden elime alırken kaldığım yerden okumaya devam ettim.
Başıma batan dikensi şeyle kafamı kaldırırken bana balan yaxiye karşı afallayarak ona baktım. Gözüm cama iliştiğinde bana bakan kocaman gözle çığlık atmıştım. Çalışma masası camın dibindeydi ve yeni uyanan biri olarak bana bakan devasa göz oldukça korkutmuştu. İçeri hızla giren hectora bakarken titreyen elimle gözü gösterdim. Hector hızla cama ilerlerken ne zaman geldiğini bilmediğim alanis "endişelenme. Zararsız bir yaratıktır. sadece çok meraklı. Seni merak etmiş belliki"dedi. Hala vücudum titrerken yaxi omzuma konup başını çeneme sürterek bana destek oluyordu. Onun bu hali tebessüm etmeme yeterken içeri giren diğer grup üyeleriyle utanmaya başlamıştım. Çenemi kapatamayıp çığlık attığımdan herkesi endişelendirmiş olmalıydım. Utangaç tavırla ayağa kalkarken "kusura bakmayın. Masada uyuya kalmışım ve uyandığımda gözü görünce korktum"dememle bertilda gülümseyerek"ne kusuru Capella. Ben vipoqu ilk gördüğümde ne yapacağınu şaşırmış kal gelmiş bir halde ayağının dibinde dona kalmıştım. Beni ezebilirdi"dedi. Tebessüm ederken hector alanisi kolunun altına alarak "sorunu hallettim. Rahatlayabilirsin"dedi. Ona mahçup bir ifadeyle bakarak teşekkür ederken aria yanıma gelmiş ve bana sarılmıştı. Gülümserken owen ellerini şıklatarak "herkes odayo terk etsin artık. Capellaya yığınla kitap verdim ve bu hafta içerisinde bitmesi gerekiyor"diyerek grubu odadan kovarken drake owena bakıp alayla "hadi ya. Çıkmazsak ne oluyor"dediğinde owen bilmiş bir edayla kollarını beline koyup "ne olduğunu çok mu merak ediyorsun"demişti. Drake onu taklit edip "evet. Hadi göstersene"demesiyle owen hızlı bir manevrayla draken ayağına saran sarmaşık yapmış ve koşarak odadan çıkmıştı. Drake sarmaşığı ayağından sökmeye çalışırken öfkeyle bağırıyor ve "bunu ödeyeceksin owen"diyordu. Hector gülerek draken omzuna vurup "sıra sana gelmişti drake. Hep benimle sataşacak değil"diyerek odadan çıkarken drake kurtulduğu sarmaşıkla dikleşmiş ve bana dönüp tebessüm etmişti. "Ben sorunu çözmeye gideyim. Sana da iyi çalışmalar"demiş ve odadan koşar vaziyette ayrılmıştı. Onların bu haline gülerken odada yanlız kalmamla masama yeniden geçip kitabı önüme çektim. Bir kaç sayfası kalmıştı. Dün akşam uyuya kalmasaydım bu kitabı bitirecektim. Üzgün bri ifadeyle yeniden okumaya başladım. Bitirmem lazımdı. Artık bitmesi gerekiyordu.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Sakladıkları
Fantasyİki genç üniversite öğrencisi önlerine gelen garip ama ilgi çekici gezi için hazırlanırlar. Gezinin vaddettiği şey eski zamanda yaşadıkları bilinen vampirlerin yaşam yerlerini göstermektir. Aria bu konuda ne kadar heyecanlı olsa da capella zıt duygu...