Zerya

Züleyha; " hayır kızım ne olursa olsun biz konağa geri dönemeyiz, döndüğümüz 'an Kudret bizi öldürür. " Leyla; " o hâlde otogara gidip otobüsle gidelim, otobüsle gitmemiz 'de bir sorun olmaz değil mi Mahmut abi? Mahmut olmaz 'da uçakla gidip hemen varmanızdan yanaydım ki otobüs sizin için büyük bir risk ve Kudret ağamın mardin 'den çıkan bütün otobüslere baktıracağını düşünüyorum ama otobüs le gitmenizden başka çare 'de bulamıyorum. " Züleyha: " o hâlde vakit kaybetmeden otogara gidelim zaten onların uyanıp durumumuzdan haberdar olmaları an meselesi. " Mahmut merak etme hanımım sizi hemen götüreceğim. " der. Ve valizlerini alıp, havaalanından tam çıkarlarken bir 'den birinin arkalarından onlara bağırarak durun dediklerini duyarlar. Bu ses onları çığın altın 'da bırakmış gibi dondurur bedenlerini, hepsi korkudan ne yapacaklarını şaşırırlar. Korku ve endişe dolu gözler'le sadece birbirilerine bakmaya yetinirler. Züleyha: " Mahmut sen Leyla 'yı ve diğer kızları al arkana bakmadan burdan uzaklaş. Kudret benimle ilgilenirken sen onları kurtarmaya bak, ne olursa olsun Kudretin onları 'da almasına izin verme. Onları sakla, vakti gelince 'de Sümeyye yi bul kızları onun yanına istanbula yolla." Leyla: " hayır anne ben seni asla bırakıp gitmem.
Eğer babam seni öldürecekse hepimizi öldürsün, sen varsan biz var oluruz, senin olmadığın bir yerde biz nasıl hayata tutunuruz? "
Mahmut: " hanımım duralım, bakalım kimdir belki 'de Kudret ağam değildir. " Züleyha: " duralım Mahmut, zaten durmaktan başka çaremizde yok. " der. Ve durup korkular içinde arkaların 'dan geleni beklerler. Gelen kişi hiç tanıdık olmayan bir sima, iri yarı siyah takım elbiseli, siyahi bir adam. Onlara yaklaşır nazik bir biçim 'de Züleyha 'nın yüzüne doğru bakarak. ingilizce konuşur. "Hanımefendi beni Kayra hanım gönderdi. Kendisi istemeyerek 'de olsa sizin söylediklerinizi duymuş ve size yardımcı olmak istiyor, eğer siz 'de isterseniz benimle gelmenizi istiyorum." Der. Fakat Orada ki hiç kimse adamın söylediklerini anlayamaz. Züleyha: " Mahmut bu adam ne diyor? Ben dilini anlamıyorum." Mahmut onca yaşanılanlara rağmen tebessüm eder ve malesef hanımım ben 'de anlayamıyorum der. Adam onların onu anlamadığını anlayınca, kapı 'da ki görevlinin yanına gider ve onlar 'la diyalog kurmak için ondan yardım ister. Görevli Züleyha'ları yanına çağırır ve adama tercümanlık eder adamın söylediklerini onlara söyler...
Züleyha hiç düşünmeden, bizi kandırıyorlar mı demeden, kabul eder.
Aslın 'da başka zaman 'da olsa Züleyha asla başkasına güvenip, onun gösterdiği yoldan yürümez. Fakat çaresizlik öyle bir duygu ki insan uçurum 'dan atlasa bile farkına varmaz... ve adam onları alır Kayra ve Stefan 'nın yanına götürür. Kayra otuz beş yaşın 'da fakat yaşına göre çok daha genç ve alımlı bir kadın, bir okadar 'da hoşgörülü ve iyi kalpli bir insan. Züleyha ve kızları çekine çekine onlara yaklaşırlar. Kayra samimiyetle onları karşılar ve türkçe onlarla konuşarak. "Geldiğinizi görünce çok mutlu oldum." der. Züleyha bu denli kaliteli ve hoşgörülü kadın karşısın 'da ne diyeceğini şaşırır ve "sizin gibi bir insanın bizim gibileri düşünüp yardım etme isteğinizin nedeni nedir? Bizim kim olduğumuzu, neden gitmek zorunda kaldığımızın sebebini dahi bilmeden neden yardım ediyorsunuz? Kayra tebessüm ederek. "Ben az çok sizin konuşmalarınızı duydum ve yardım etmem için o duyduklarım bana yetti şimdi uçağa binmemiz lazım. " Züleyha: " size ne diyeceğimi nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum ama benim uçak 'la gitmemem gerekiyormuş. " Kayra: " bineceğin uçak, bize özel bir uçak. Anladığım kadarıyla daha doğumuna zaman vardır keza doğum olsa bile, bineceğin uçakta doktorumuz bulunmaktadır. " Züleyha tamam der ve çok sevinir. Mahmut'ta valizlerini kontrolden geçirmesini söyler. Onlar 'da kontrol 'den geçip uçağa doğru giderler. Leyla: " anne ben inanamıyorum biz gidiyoruz." diye gülümser... 😊