- 12 - Tesadüfler üstüne tesadüf

2.1K 60 9
                                    

 Acıkmıştım. Zaten ben hep açım ama olsun. Buzdolabını açtım, her zamanki gibi hiç bir şey yoktu. Çikolatalar ve meyvelerden başka. Belki bir şeyler bulurum diye bir kaç kez açıp kapattıktan sonra markete gitmeye karar verdim. Evden çıktım. Markete gittim. Bir poşet dolusu abur cuburla geri döndüm. Ama tam eve girecekken sahile gitmeye karar verdim. Eve girip hızlıca araba anahtarını aldım. 15 dakika sonra sahildeki bankların birinde oturup abur cuburlarımı yiyordum. Denizin sesi çok güzeldi. Gözümü sımsıkı yumdum ve rahatlamama izin verdim.

Biri güneşimi kesti. Başımı kaldırdığımda Duygu'yla karşılaştım. 'Duygu!' diye boynuna atladım. O bana anlamaz gözlerle bakıyordu.

"Kusura bakma. Yüzün çok tanıdık geldi de. Ama bir türlü çıkaramadım."

"Ben Asya, Asya Öztürk."

"Asya! İnanılmaz değişmişsin. Değişim değil evrim geçirmişsin resmen."

"Ne zaman döndün İstanbul'a?"

"Üç gün oldu geleli. Seni aradım ama bulamadım. En son okuluna gittim. Kaydını aldırmışsın. Hiç bir şeyde söylemiyorlar. Seni çok özlemişim. Tesadüfe bak seni sahilde buldum, boş verip devam da edebilirdim."

Duygu benim sekizinci sınıftaki en yakın arkadaşımdı. Birlikte yapmadığımız şey, konuşmadığımız konu, oynamadığımız oyun yoktu.

Duygu yanıma oturdu. Sekizinci sınıfta Duygu'yla hep yan yanaydık. Sonra babasının işi yüzünden Fransa'ya gitmek zorunda kaldı.

"Comment était la France?"(Fransa nasıldı?)

"Tu connais le français!" (Sen Fransızca biliyorsun!)

"J'étais un élève travailleur au lycée"(Lisede çalışkan bir öğrenciydim)

"incroyableé"( inanılmaz)

Güldük.

"Kardeşin nasıl?"

Kardeşiyle çıkıyorduk. Burak onun kardeşiydi. Birbirimizi gerçekten seviyorduk. Ama onlar Fransa'ya gidince ilişkimizi bitmek zorunda kalmıştık.

"Bir, gayet iyi. İki, beni onca yıl sonra gördün ve kardeşimi soruyorsun."

Dudaklarını büzdü. 

"İster misin?" konuyu değiştirmeye çalışarak elimdeki abur cuburları gösterdim.

"Abur cuburlara hiç bir zaman hayır demedim."

Biraz sohbet ettik.

"Şimdi hangi okula gideceksin?

"Burok'lo ayno okula gidicem."

Dedi cipsleri ağzına atarken

"Okulun adı ne?"

"Bilmiyorum."

"Öğrenince söylersin." dedim ve telefon numaramı verdim. Sohbet etmeye devam ettik. Saat sekizdi bu sıralarda. Sonra bizim Burak'ı gördüm. Okula yeni kayıt olan çocuğu. Bana doğru geliyordu ama bana bakmıyordu. Duygu'ya bakıyordu.

"Akşam oldu, ne zaman gelmeyi düşünüyorsun?"

"Bak Asya, kardeşimi sorup duruyordun."

"Ne? Siz kardeş misiniz?"

Bir an beynim durdu. Benim çocukluk aşkım, unutamadığım çocuk Burak'la tesadüfen tanıştığım, görür görmez çok sevdiğim Burak aynı mıydı? Bu her şeyi açıklardı. Onu sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissediyordum. Çok çabuk alışmış ve bağ kurmuştum. Çabuk bağlanan biri olmamama rağmen. Ama bunu cana yakınlığına vermiştim. İkisinin aynı kişi olabileceği aklımın ucundan geçmemişti. Burak'ın dış görünüşü değişmişti. Eskiden kiloluydu, kısaydı. Ama şimdi o da benim yaptığım gibi evrim geçirmişti.  Ama eğer dikkatli baksaydım onun Burak olduğunu anlayabilirdim.

Ezik mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin