- 13 - Lunapark

1.7K 66 1
                                    

Bir hafta sonra

Alarmımla uyandım. Kalkıp saate baktım ve küçük bir şok geçirdim. Dün alarmımı kurduğumda çok uykum vardı. Alarmımı kurup hemen yatmıştım. Bir saat sonraya kurmuşum. Aceleyle kalktım. Üstümü giyindim.  Bizimkiler çoktan okula gitmiş olmalıydı ki zaten evden hiç bir ses gelmiyordu. Kapım açıldı ve içeri Duru girdi. Uykulu ve boş gözlerle... Ve pijamayla. Neden okulu ekmişti.

***********

Bugün cumartesiydi. Bunu öğrendiğimde bir tane daha şok geldi. Normalde hafta sonu çok uyuyan biriyimdir. Normalde üç saat daha uyurdum. YA BEN BU GÜNÜ CUMA SANIYORDUM.

Duru'yu odamdan gönderdim ve uyumaya çalıştım nafile ben de kalktım dizi izledim. Telefonuma mesaj gelmişti. Yazan kişi Aras'tı.

Aras: Nasılsın

Asya: İyi sen

Aras: Ben de iyiyim. Dünkü tepkim için özür dilerim.

Asya: Sorun değil.

Aras: Buluşalım mı? Seninle bir şey konuşmam lazım

Asya: Peki. Ne zaman

Aras: Şimdi olabilir.

Asya: Peki nerde

Aras: Sahilde?

Asya: Olur

Asya: O zaman görüşürüz

Aras: Görüşürüz

Telefonumu cebime koydum. Anahtarımı aldım, motoruma binip sürmeye başladım. Sahile vardığımda Aras bir banka oturmuş, beni bekliyordu. Yanına oturdum.

Aras'la konuşmam, onun bana karşı tüm duygularını yok etmemi sağlayabilirdi. Belki sıfırdan başlayıp arkadaş olurduk. Ve kimsenin kalbi kırılmazdı. O yüzden bu konuşma benim için önemliydi.

"Fazla konuşmayacağım. Acelem var, o yüzden direkt konuya gireceğim.  Ben daha önce kimseden hoşlanmadım, sen ilksin. Ve seni başkasına kaptıramam. Anlıyor musun? Sen benimsin, biriyle çıkmayı bırak başkasına dokunamazsın bile."

Konuşmalarıyla sinirlerimi zorluyordu. Sanki bir oyuncakmışım gibi konuşuyordu.

+Hayır sana ne lan orospu çocuğu, sana ne?!

Sakin kalmaya çalıştım. Ama konuşma istediğim yerden sapmıştı. İstediklerimin tam tersini söylüyordu. Durumu kurtarmam lazımdı.

"Aras bak sen çok iyi birisin, ama seni hiç bir zaman arkadaştan fazla görmedim, göremem de. Lütfen anla beni.".

Gülümsedi. Pek inanmasam da belki vazgeçmiştir diye düşündüm son bir umut. Birden dudağıma yapıştı. Ne olduğunu anlamadan. Onu ittirdim. O benim arkadaşımdı, hatta arkadaşım bile değildi. Onu kırmak istemiyordum ama bu kadarı fazlaydı. Bu tacize girerdi. Kimse kimseye isteği dışında dokunamazdı. Tokat attım.

"Kendine gel! Ne yapıyorsun sen? Anlamıyor musun? Hayır dediysem hayırdır! Bu kadar net. Sen bana dokunma hakkını kendinde nerden, nasıl bulabiliyorsun? Defalarca reddettim, görmezden geldim, umursamadım; anlamanı, vazgeçmeni bekledim. Ama sen takmışsın kafayı. Bir daha sakın karşıma çıkma."

Motora bindim ve hızla eve sürdüm.

-------------

Bizimkiler salonda oturuyordu. Çok kızgındım kendimi yerdeki pufların birine attım. Bendeki bu değişik havayı anlamış olacaklar ki herkes susmuştu. 

Alice lunaparka gitmek istedi. Muhtemelen bendeki bu kötü havayı dağıtmak için. Ben de gitmenin iyi olacağını düşünmüştüm. Ayaz ilk başta hayır dese de ısrarlara dayanamamış ve kabul etmek zorunda kalmıştı.

İkişerli gruplara ayrılarak korku trenine girdik. Çok fazla korku oyunu oynayıp, korku filmi izliyordum ve daha önce defalarca korku trenine binmiştim. Korku trenleri bana bırakın korkunç olmayı komik geliyor. Kolay korkmazdım çünkü bunun bir oyun, film, maskot olduğunu bilirdim. Gerçek hayatta karşıma çıkarsa o başka tabi arkama bakmadan kaçarım.

Bu arada girenleri izleyebiliyordun. İlk önce Pelin ve Ayaz bindi.  İkisi de çok korkmuştu ve çok komikti. Çığlıklar atıyorlardı. Sonra Duygu ve Burak girdi, korksalar da belli etmemeye çalıştılar. Hiç korkmamış gibi davranıyordu. Ama korktuklarını anlayınca yüzlerine doğru "BÖÖ" diye bağırdım. Duygu çığlık attı ve kafasını korudu, Burak arkasına bakmadan kaçmaya başladı. Herkes Ayaz ve Pelin de dahil, gülüyordu. Bunu aklım yazmıştım, daha sonra onlardan Duygu'nun ve Burak'ın intikamını alacaktım.

Duru ve Selim girdi. Selim hiç korkmadı. Zaten o korkuyla ilgili her şeye bayılır. Oyunlar, filmler, hikayeler... Ama Duru için öyle diyemem. Onun bacakları titriyordu. Ve Selim ona sıkıca sarılmıştı. En son ben girdim. Başka kimse kalmadığı için tek girdim.

"Haha şimdi göreceksin ve biz de seninle dalga geçicez."

Bekledikleri gibi olmamıştı. Ben hiç korkmamıştım. Hatta kahkaha atmıştım çünkü kostümler hiç gerçekçi değildi ve çok komikti.  Buna mı bu kadar korkmuşlar mı?  Çıktığımda hepsi bana garip garip bakıyordu.

"Bu kız psikopat, bu kız katil, bu kız hasta!"

"Uzak dur Asya!"

Onların bu tepkilerine ben daha da çok güldüm. Güzel gülemediğimi, cadı gibi kahkaha attığımı söylemiş miydim? Şimdi söylüyorum.

 Sonra dönme dolaba girdik. Komik gösteren aynalarla dolu bir yere girdik. Korku tünelinden sonra Duru, Pelin ve Ayaz beni resmen dışlamıştı. Burak ve Duygu da onları korkuttuğum için bana kızmıştı. Tek Selim yanımdaydı. Dost kara günde belli olur. Yazdım ben bunu kenara. Çıkarken herkes önden çıkarken Selim dışında, Selim beni bekliyordu, Selim'i kolundan tutup pamuk şekerciye kadar sürüklemiştim ve zorla kendime pamuk şeker ısmarlatmıştım. Arabaya bindiğimde "Bize neden almadın yhaa!" diye kızdılar bana. Bana ne bırakıp gitmeselermiş beni. Bu arada pamuk şekeri bir yudum bile olsa kimseye vermemiştim Selim dışında, Selim hak etmişti çünkü. Bundan sonra best friendim Selim.

Çok eğlenmiştim. Sabahki olayları tamamen unutmuştum. Eve gittiğimizde herkes yataklara dağıldı. Ben ve Selim hariç. Selim bilgisayarını aldı ve benim odama geldi. Birlikte phasmophobia oynadık. Arada sıçrasam da yine de eğlenceliydi. Çok fazla ses çıkartmış olmalıyız ki diğerleri de yanımıza geldi. Bizi izlerken bile çığlık atanlar vardı. Adları lazım değil baş harfleri Duygu, Ayaz ve Pelin. 

Ve herkes odalarına dağılmadan önce Alice Baran'la çıktığını nihayet itiraf etti. Duru ve Selim dışında herkes Alice için sevindi. Duru ve Selim de tebrik ettiler ama Baran'ı sevmiyorlarmış. Şımarık, kendini beğenmişin teki olduklarını düşünüyorlarmış. Eh pek de haksız sayılmaz.

Ezik mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin