Karşımda duran kazma herife yalvaran gözlerle bakıyordum. Bana bunu yapmayı neden istiyordu?İnsan hatasının bedelini bedeniyle mi ödemeliydi?
Hayat adil değildi. Bazılarına gülünü koklatırken bazılarına dikenini tutturuyordu. Bana o dikeni çok sağlam bir şekilde tutturmuştu ve şimdi elimi çekemiyordum, elimi çekmeye çalıştıkça kolumu kaptırıyordum. Yapamıyordum. Katlanamıyordum. Artık bu hayatı istemiyordum. Ne diye çabalıyordum? Ne için çabalıyordum? Kim için çabalıyordum? Beni seven, bana değer veren insan yoktu. Ölsem gitsem bir hafta sonra anlardılar yokluğumu.
Psikolojik olarak çöktüğümün farkındaydım. Ama daha fazlasını kaldıramazdım. Vücudumu da satmaya başlayamazdım. Delirmek üzereydim, gerçek anlamda delirmek üzereydim.
''Lütfen, lütfen bana bunu yapma. Ben bunu da kaldıramam. Üstümde çok yük var. Kaldıramam. Lütfen, delirmek üzereyim. Çıldıracağım. Her şey üst üste geliyor. Yalvarırım başka bir yol bul," diye yalvarmaya başladım. Ne dediğimi bilmiyordum, yalnızca yalvarıyordum.
Adam gözlerimin içine alay ederek bakıyordu. Pislik herif. Muhtaç olmaktan daha kötü bir his var mıydı?
''Yapabileceğim bir şey yok, güzelim. Burada işler böyle yürüyor.'' Dedi gözlerimin içine alayla bakarak.
Adam beni kapıya doğru iterek dışarı çıkardı. Ben hala adama yalvarıyordum. Yüzündeki pis sırıtışa daha fazla dayanamadım ve adamı bütün gücümle ittim. Geriye doğru sendeledi. Yüzü donup kaldı, afallamıştı. Normal şartlarda itmeye cesaret edemezdim. Böyle adamlar tekin insanlar olmazdı. Sanırım içimdeki yakıcı his bana güç verdi. Ya da hala içimde bir nebze olsun kalan gururum. Adam bana hala allak bullak bir ifadeyle bakarken kapıya doğru koşar adımlarla ilerledim, kapıyı çarptım ve çıktım.
Şimdi ben ne yapacaktım? Bu histen kurtulmam imkansızdı. Ah. Lanet olsun.
Hızlı adımlarla mekanın çıkışına ilerlerken biri kolumu çekti. Arkamı dönüp baktığımda o deri montlu adamın -genç adam- içimdeki his kadar yakıcı mavi gözleriyle karşılaştım. Daha sonra bakışlarımı kolumu tutan ellerine çevirdim. Adam -genç adam- elini usulca çekti.
Dudakları kıvrıldı.
"Oda da ne yapıyordun?''
Tanışıyor muyduk? Hayır, tanışsak unutamayacağım bir görünüşe sahipti.
''Sana ne.'' Cevabım kısa ve netti. O'na neydi?
Gözlerinde muzip bir ifade vardı. Yüzümdeki bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Ellerini hafifçe yüzümde gezdirdi.
''Çok terliyorsun, gözlerin kırmızı göz altların mor ve çok gerginsin. Ne demek istediğimi anladın mı?" Dedi gözlerimin içine bakarak.
Bağımlı olduğumu anladığını vurguluyordu. Uğraşamayacak kadar gergindim ve bulmam gereken bir toz vardı. Karşımda duran kusursuz yüze dik dik baktım ve arkamı dönerek hızlı bir şekilde yürümeye başladım. Az önce olanlar da neydi öyle? Ne kadar anlamsız bir konuşmaydı.
''Sana yardımcı olabilirim.'' Diye arkamdan bağırdı.
Yardım isteyen biri gibi mi görünüyordum?
Ben intihara cesareti olmayan bir kızım ve bu lanet olası hayattan tek çıkış yolum bu.
Arkamı döndüm ve bana merakla bakan mavi gözlerle karşılaştım.
"Yardım istemiyorum.''
Yanıma doğru yaklaştı, elime uzadı. Ellerimi nazikçe ellerinin arasına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOSMA
Teen FictionHer şey beyazın masumluğuna aldanmakla başladı. Uyuşturucu kliniğinde uyuşturucu kullanmayan bir adamın ne işi olabilir? Ahsen, geçmişi ile yüzleşirken karşılaştığı bu adamla ve şeytanlarıyla baş edebilecek mi? Hayatına yeni bir yol çizmeyi beklerk...