Bölüm 15 - 1. KISIM

3.8K 173 5
                                    

''Sevgili Günlük,

Günlerim birbiriyle kopyalanmış gibi. Tek yaptığım şey ders çalışmak. Diğer sayfalarda anlattığım gibi hep ders çalışıyorum, vizelere girip çıkıyorum, geri kaldığım dersleri telafi etmekle uğraşıyorum. Sosyallik kavramını neredeyse unuttum. Ama iyi bir haberim var. Sıkı dur. Cumartesi işe başlıyorum! Bu biraz da olsa kafamın dağılmasını sağlayacaktır.

Günlük...

Eskiden yazdığım sayfalara baktım bugün... Uyuşturucu kullanırken kullandığım cümlelere... Gerçekten çok garipmiş. Bir bunalımın tam ortasındaymışım, kendimden nefret ediyormuşum. Kullandığım bir cümle hüngür hüngür ağlamama neden oldu.

'Ölüme yavaş yavaş gittiğimi hissediyorum ve bu bana teşvik gücü veriyor. Dozu arttırdıkça arttıracağım! Şuna seviniyorum ama. Acıyla yaşadım, zevkle öleceğim! Daha iyisi var mıdır günlük, söylesene?'

Ne kadar acınası bir durumdaymışım günlük. Okudukça garip oluyorum. Kurtulduğum için şükretmeliyim biliyorum ama bir sıkıntım daha var günlük...

Dinlediğim şarkılar, rastgele gördüğüm bir cümle, onu aklıma getiriyor...

Sanki her şarkı onun güzelliği için yazılmış, sanki her şey bizi anlatıyor....

Biz...

Söylesene günlük, biz hiç; biz, olduk mu?''

Bugün o kavgadan sonra, kalbimdeki boşlukla uyandığım on beşinci gündü. Her gün biraz daha acısız uyanacağımı düşünüyordum ama öyle olmuyordu. Bazen boşluğu unutuyordum ama en ufak bir nota kulağıma süzüldüğünde hemen aklıma o geliyordu.

Yaşadığım o kadar şeyden sonra ilk kez bir erkeğe karşı bu derece savunmasız kalıyordum. O çok güzeldi. O bir meleğin görüntüsüne hapsolmuş, bir şeytan ruhuyla yaratılmıştı. Korkutucu karanlığını bile cennetten çıkma gösterebiliyordu. Her şeyi güzeldi. Ama yanlıştı.

Zaten mantık hep devre dışı kalmıyor muydu bu gönül olaylarında?

İlk günler kendimi ondan hoşlanmadığımı, hatta nefret ettiğimi düşünmeye ikna etmeye çalışsam da nafile. Buğra benim ikinci hatam, en güzel eroinimdi. En olmadık zamanlarda aklıma süzülen bir yaramazlıktı.

Onu sevdiğimi biliyordum artık.

Onsuz kalmak, kafama bir şeylerin oturmasına neden olmuştu.

Belki öncelerde, yaşadığım o dehşet gecesinden önce sadece hoşlanıyordum. O eşsiz güzelliğinden, kusursuzluğundan etkilenmiştim. Ama bana o dehşet dolu geceden sonra, bana o kadar şefkatle, itinayla bakmıştı, yaralarımı sarmak için didinmişti ki.

Sanırım uyandığımda siyah gözlerinin beni pür dikkat izlediğini, defalarca gördükten sonra ona âşık oldum.

Eve geldiğim ilk gece huzursuzlukla uyanıp, gözlerimi açtığımda kalbim henüz yokluğunu kabullenmemiş, hala çevrede onun siyah gözlerini ararken, beynim duruma aşina bir şekilde kalbimi azarlamıştı.

Ne kadar aptaldım oysaki. Beni kovup, bana nefretle bakmıştı. Ama benim kalbim hala onu haklı çıkarmak için nedenler arıyordu. Sanki neden bulsa, koskoca Buğra Erez'e bir daha dokunabilirmişim, bir daha misk kokusuyla sarhoş olabilirmişim gibi.

Dün gece evdeki eski bilgisayarımın başına oturup, arama motoruna onun adını yazdım. Önüme bir sürü fotoğrafı döküldü.Yaşadığımız kavga bile öylesine yaşanmıştı. Ne kadar aptalım. Nasıl düşünemedim onun fotoğraflarını zaten bulabileceğimi?

YOSMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin