{27}

62 5 38
                                    

(Başımda çok büyük bir sancım var. Sinüzitim olduğu için ağrı gözüme de çarpıyor. Tek gözüm açık yazıyorum şu an ve sanırım tüm bölüm böyle geçecek. Bugün kahve içmediğim için başım ağrıyor sanıyordum ama çay içtim ve sonra kahve de içtim. Fakat ağrı ve sancı hala geçmedi.)

(8 gün sonra)
Dün Miwoo ehliyetini almıştı. Bugün bunu kutlamak için hep beraber Miwoo'nun merhum dedesinin yazlığına gittik. Bizim olduğumuz arabada; annem, abim, Miwoo, Heesoo teyze ve ben vardık. Miwoo arabayı sürüyordu. Emniyet kemerini takmış ama hala emniyet kemerine tutunuyordum.

-Rahat oool! Ehliyeti aldım!

-Rahatım zaten.

-Anneeee! Diye mızmızlandı Miwoo annesine.

-Yola bak! Yola bak manyak herif! Yola bak! Diye omzunu tokatladı abim. Hepimiz gibi o da gergindi. Sonuç olarak yazlığa geldik. Güneş gözlüğümü takıp arabadan çıktım. Abim ile Miwoo bagajdan eşyaları indirirken Shi han abilerin arabasına koştum. Onlar da Shihan abi, Jaehon abi ve bizim kızlar olmak üzere arbaya binmişlerdi. Kızların arabasına gidip yazlığa bakan dereye doğru koştum. Ben ve Jae suyun içine girmiştik. Suyun alçak yerlerindeydik.  Sadece ayaklarımız ıslanmıştı. Sonra Jae hemen çıktı sudan. Ben kalmıştım.  Biraz oynadıktan sonra abim , Shihan abi ve Miwoo gelmişti. Shi han abi Shi ah'ı itip suyun içine düşürdü. Shi ah ona sinirlenip su attı. Sonra ikisi atışa atışa suyun içinde sırılsıklam oldu. Abim de biraz uzakta Jae'nin durup ayakkabısını çıkardığı yerde durmuştu. Aralarında biraz mesafe vardı. Miwoo bana seslenip yaklaştı.

-Annecim! Benim tatlı sevgilim suyla mı oynamak istiyor.

-Miwoo gel buraya! Diye onu yanıma çağırdım. O da yanıma geldi. Üstüne su attım. Yüzüne geldi. Hemen yüzünü öbür tarafa çevirdi. Sonra o da bana su attı. Onunla oynamaya başladık.

-Annecim! Sizin kızla oğlan birbirlerine ne kadar da yakışıyorlar. Dedi Soo Ah teyze.

-Tabiki! Benim gelinim dünyanın en güzel kızı çünkü! Dedi ve güldü Heesoo teyze.

-Öylediir! Bizim damat da pek bi yetenekli! Baksana 4 sınav şansından ilkinde kazandı. Dedi babam. Onları dinleyip gülüşüyorduk. Miwoo tek kolu ile bana sarılıp şakaklarımı öptü.

(Hyunjun'un ağzından)
Ne kadar da mutluydular. Kardeşim...ve Miwoo. İkisinin ilişkisi çok tatlı ve samimiydi. Onlar için mutlu hissediyordum. Birbirlerini güldürüşlerini izledikten sonra başımı çevirdim. Tekrar onlara bakacaktım ama vazgeçtim. Jae'yi gördüm. Ayakkabısını çıkarmıştı. Yere oturmuştu. Yanına gittim. Yerdeki ayakkabısına ufak bir tekme atıp kendimi fark ettirdim.

-Ne yapıyorsun be?

-Pek mutlu görünmüyorsun.

-Git başımdan! Tüm ayağım kuma bulandı. İğrenç.

-Bu ne? Sorun ettiğin şeye bak.

-Seni ilgilendiren bir sorun değil. Karışma bana.

-Eve git de ayaklarını yıka o zaman.

-Gitmeyeceğim. Görmüyor musun? Her yer kum. İğrenç! Dedi. Kaşlarını çattı. Manyak. Ayakları kum olmuşmuş.

-Akşama kadar burada mı kalacaksın o zaman? Dedim. Derince nefes verip bir şey demedi.

-Peki. Seni içeri taşımamı ister misin?

-İstemez!

-Nedenmiş? Dedim. Ona bulaşmak eğlenceliydi.

-Ahhh! Pardon ama bana ümitlenmememi söyleyen sensin ama yine de seni taşı-AAAAH! Diye korku ile boynuma sarıldı. Zaten herkes işine dalgındı. Onu taşımıştım. Kimse fark etmezdi. Aniden kucağıma almamla düşme korkusunu tadıp bağırarak boynuma sarıldı. Ne yaptığını fark edince bırakmıştı. Valizleri koyduktan sonra açık bıraktıkları kapıdan içeri girdim. Banyoya gittim. Onu küvetin içine bıraktım. Ayaklarını küvetin içine koydu. Ellerimi bacaklarından çektim. Omzuma tutunup dikleşti. Sonra da ellerimi sırtından çektim.

DOUBLE 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin