{33}

61 6 39
                                    

(Ben geldiiiimm!!!! Manyak gibi açım! Yerimden kalkamıyorum başım çok dönüyor! Amaaaa size bölüm yazmaya geldim💜)

Bir gece boyu ağlamış sonunda babama sarılarak uyumuştum. Abim...onu sinirlendirmiş miydik? Neden kimseden ses çıkmıyordu? Neden Miwoo özür dilemiyordu? Derince nefes verip yatağımdan kalktım. Kahvaltı yapmak için mutfağa inmiştim ama bir şey yiyememiştim. Masanın üstünde duran yüzüğe bakındım. Takmak istemiyordum. Hala çok kızgın ve sinirliydim. Perdemi çekmiştim ilk defa. Perdemin ucunu ufacık sıyırıp Miwoo'nun odasına baktım. Odasındaki aynada üstünü başını düzeltiyordu. Bir yerlere çıkacaktı. Aman ne güzel! Ben de bu 4 duvar arasında depresyona girmiştim. Kapımı açtı abim. Dönüp ona baktım.

-Şimdi biraz daha iyi misin?

-Başım ağrıyor.

-Ağlamaktandır. Temiz hava da almadın. Hadi hazırlan. Sana sözüm vardı. Hatırlıyor musun?

-Belki başka zaman.

-Yapma Mimi...sana başka zaman seçeneğini sunmadım. Hadi hazırlan gidelim. Yürümek istemezsen arabayla gideriz. Bugün pazar baba evde. Arabayı alırım.

-Tamam. Biraz bekle. Dedim. Başını sallayıp çıktı. Pek özen göstermeden baştan salma bir hazırlık ile evden çıktık. Makyaj yapma zahmetine bile girmemiştim. 5 dakika sürmüştü sanırım. Evin kapısını açıp çıkarken Miwoo ile karşılaştık. Olduğum yere sabitlendim. Gözleri kırmızı kırmızıydı. O da mı ağlamıştı. Ağlamak yerine gönlümü alabilirdi. Abim arabanın kilidini açtı.

-Mimi. Sen bin istersen. Dedi. Hızla gidip arabaya bindim. Tek kelime bile etmek istemiyordum. Abim Miwoo'ya yakınlaştı. Ağlayacaktım aslında. Gözlerim dolmuştu. İstemsizce bir kaç damla da çıkmıştı gözümden ama şimdi kendimi bırakmanın zamanı değildi. Her an abim Miwoo'nun yüzüne koca bir yumruk indirebilirdi. Bir şeyler konuştular. Ne konuştuklarını bilmiyordum. Ama abim beni şaşırtmıştı. Miwoo'nun omzunu patpatlamış sonra kolunu sıvazlamıştı.

(Hyunjun'un ağzından)
Kızgın değildim. Ne Mimi'ye ne Miwoo'ya. Miwoo bir şey olmaz sanmıştı. Mimi'nin bu kadar güceneceğini bilerek yapsaydı bu kadar sakin duramaz yüzünü pataklardım. Onu bir güzel benzetirdim. Ama Mimi, Miwoo'nun başka kızla konuşacağını düşünmemiş, Miwoo'da Mimi'nin bu kadar patlayacağını hesaba katmamışlardı. Mimi dün gece ilk defa perdelerini çekmişti. Bu büyük bir durumdu. Bu yüzden elimden me gelirse aralarını düzeltmeye çalışacaktım. Gerek yardım alarak gerekse bir başıma hallederek aralarını yapacaktım. Şimdi Mimi'yi kendine getirmekle başlamak iyi olurdu. Onunla dışarı çıkmıştı. Zamanlamamız felaket kötüydü ki karşılaşmışlardı. Hemen Mimi'ye arabaya binmesini söyledim. Şimdi yüzyüze gelmeseler daha iyiydi. Miwoo ağlamıştı. Gözleri normalde de çabuk kızaran biriydi. Yani ne kadar ağladığını ölçmek imkansızdı ama ilk defa bir kız üzerine ağlaması Mimi'nin onun yanındaki değerini ölçmek için yeterliydi. Mimi arabaya binince onun karşısına geçtim. Yakından fark ettim de...gözleri dolmuştu yeniden.

-İyi misin?

-Muhteşem hissediyorum Hyun. Belli olmuyor mu? Bu hali ile bile şaka yapmaya çalışıyordu.

-Benimki de soru. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Belki konuşsanız-

-İstemiyorum. İlişkideki erkek olsam da benim de kalbim var Hyun. Dün onu sevdiğimi düşünmüyorsun herhalde dediğimde söylediği şeyi hatırlamıyor musun? Onu savundupuna göre diyerek onu sevdiğimi ima etti. Benim de kalbim kırıldı. Gururum incindi en basitinden.

-Senin de haklı olduğun noktalar var. Mimi'yi biliyorsun. Paylaşma konusunda sıkıntıları var. Dedim. Ellerini cebine koyup başını eğdi.

-Biliyorum. Ama bu kadar fazla olduğu konusunda bilgim yoktu.

DOUBLE 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin