{30}

52 5 28
                                    

(Huhuuuu 30.bölüüüümmm✌✌)

Onu sakinleştirdikten sonra hemen eve geçtik. Herkes oturma odasındaydı. Bize şaşkınlıkla baktılar.

-Oğlum! Yüzüne ne oldu?

-Kızım! Neden ağladın? Diye başımıza üşüştüler.

-Hyemi! Dedim. Mimi kocaman yutkundu.

-Efendim abi!

-Jae'yi banyoya götür. Sıcak bir duş alsın. Sonra uyusun. Dedim. Gelip Jae'nin koluna girdi. Jae'nin kolunu bıraktım. Onlar yukarı çıkarken annemlere hesap vermeye başladım. Jaehon'da dahil herkes oradaydı. Shi ah ve Mirae'de Mimi'nin ardından yukarı çıkmışlardı.

-Markete gitmişti. Gelmeyince endişelendik. Öncelikle size haber verip endişelendirmeden biz bi bakalım dedik. Sapığın teki dadanmıştı. Ondan kurtarmaya çalışırken yumruk yedim. Sonra Jae'yi alıp kaçtım. Anne...yüzümü temizlememe yardım eder misin? Dedim. Annem hemen başıma koştu. Banyoya gittik. Annem sessiz sedasız yüzümü temizlemeye başladı. Zaten sadece dudağımı patlatmıştı.

-İyi misin?

-İyiyim anne. Dedim. Sustum. Derince nefes aldı.

-Önce bize söylemeliydin.

-Biliyorum. Özür dilerim. Dedim. Gülümsedim. O da gülümsedi.

-Anne.

-Efendim.

-Biri var. Dedim. Annem şoka girmişti. Gözleri kocaman açıldı.

-Ne?

-Biri var. Ama kim olduğunu şimdi söyleyemem. Biraz anlayış gösterebilirsin değil mi?

-Sevdiğin biri mi? Peki peki peki! Şimdi söylemene gerek yok. Hiç önemli değil. Ama...benden her zaman yardım alabilirsin biliyorsun değil mi?

-Biliyorum anne. Seni seviyorum. Dedim ve anneme sarıldım. Annem benden kısa minicik bir kadındı. Tıpkı Jae gibi.

-Heri teyze. Gelen sese baktık. Jaehon gelmişti.

-Jae iyi mi?

-Duş alıyor. Hyun ile biraz konuşabilir miyiz? Dedi.

-Ah peki! Konuşun siz. Diyerek çıktı annem. Biz de dışarı çıktık. Dışarıdaki banka oturduk yanyana.

-Teşekkür ederim.

-Neden?

-Jae'yi kurtardığın için.

-Bu zamana kadar hep birbirimizin kardeşlerine abilik yapmadık mı? Bunun için neden teşekkür ediyorsun?

-Jae'yi seni gerçekten abisi olarak mı görüyor? Dedi. Ona baktım. Cevap veremedim.

-Hyun-ah! Ben kardeşim için bu kadar yumuşak biri oldum. Ama söz konusu kardeşimse...yeniden sertleşirim. Büyükannem ölmeden öncesine kadar annem ve babam hep kavga ediyordu. O zaman benim ev içinde bulduğum tek huzur Jae'ydi. O yüzden o benim için dünya üzerindeki en değerli kız. Dedi. Susmuştum hala. Normalde ayağını yere sürtüp yere bakarak konuşurdu böyle bir şeyi. Ama bu sefer gözlerimin içine bakıyordu ve bu korkunç görünüyordu.

-Ben aptal değilim. Jae'nin sana olan ilgisini görmeyecek kadar sorumsuz bir abi değilim. Dedi ve sustu. Kanım donmuştu. Ayağa kalktı. Ben de kalktım. Neden kalktım bilmiyordum ama onu bir anlığına örnek almıştım.

-Heo Hyunjun! Sana kalbini hediye eden tüm kızlara yaptığın gibi benim kardeşimi de üzeceksen ondan uzak dur. Ümit verme. Eğer Jae'nin bir daha senin yüzünden üzüldüğünü ya da ağladığını görürsem...Jae'nin gözündeki her yaş için sana bedel ödetirim. Dedi ve omuz atıp yanımdan geçip gitti. Jung Jaehon...seni hayatımda ilk defa böyle görüyordum. Derince nefes verdim. Ellerimi banka yapışık olan masaya koydum. Yine derince nefes verdim. O sinir ile masaya yumruk attım. Gidip Jae'ye baksam iyi olurduk belki. O da, ben de. Ellerim ile yüzümü ovuşturup odalarına çıktım. Kapıyı çalıp biraz bekledim. Sonra içeri girdim.

DOUBLE 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin