{29}

60 6 42
                                    

(Hyunjun'dan korkunç bakışlaaaarr!!! Az önceki bölümü dün gece yazmıştım ama bu sabah attım. Bunu da yazacam. Erken biterse bu gün onu da atacam ve bugün 2 bölüm olacak. Ama bitmezse yarın atacağım! İyi okumalaaarrr👋👋)

Başımı çevirdim hemen. Biri görürse yine konuşacaklardı. Herkes doyunca oyun oynadık. Ben ve annem kaybetmiştik. Sofrayı biz toplayacaktık. Hyemi ve Heesoo teyze de bulaşıkları halledeceklerdi. Chan amca ve Wooseok amca markete gideceklerdi. Jaehon ve Miwoo evi toparlayacaktı. Akşam yemeğinde de şimdi çalışanlar muaf olacak çalışmayanlar arasında iş bölümü olacaktı. Çöpleri ayırıp poşete koydum.

-Hyun-ah!

-Efendim anne.

-Gelinim benim gibi güzel olacak dedin. Biri mi var?

-Anneee! Ne diyorsun? Biri olursa ilk sana söyleyecem dedim.

-Peki Peki. Toplayalım artık bunları. Dedi o da. Gülümsedim. O da güldü. Ortalığı toparladık. Sonra içeri geçtik. Odama çıktım. Bir kaç saat sonra Han bize seslendi.

-Yukarıda su derinleşiyor. Yüzmeye gidelim.

-Bana uyar. Dedi Miwoo. Böyle şeyleri hep kabul ederdi.

-Tamam çıkalım. Jaehon-ah! Sen? Telefonu neredeyse suratına yapışturacaktı. Bacakları açıktı yine.

-Gidelim. Dedi. Kalkıp hazırlandık. Çantamızı doldururken Jae ve Mimi içeri daldı.

-Ohoooy! Hiç saygınız yok mu sizin? Erkek odası burası! Diye kızdım onlara. Jae abisinin yanına gidip kulağına bir şey fısıldadı. Mimi de benim yanıma geldi.

-Nereye gidiyorsunuz?

-Yüzmeye.

-Öyle mi? Dikkat edin kendinize. Senin kulaklıkların nerede?

-Neden?

-Benimkileri kaybettim. Dedi. Çantamın önünden ona kulaklığımı verdim.

-Al.

-Teşekkür. Dedi ve yanağımı çekti.

-Git! Dedim. Hemen yanağımı bıraktı. Miwoo'nun yanına gitti.

-İyice yüz! Dedi ve Miwoo'nun saçlarını okşadı. Miwoo saçlarını ondan kurtarıp o da Mimi'nin saçını okşadı.

-Bak. Kang Miwoo gibi tatlı olmalısın. Dedi bana Mimi. Gören diyecek anne karnından beridir aşıklar birbirlerine. Göz devirdim ve çantama son eşyaları da koydum. Ardından çıkıp yüzdük. Tüm günümüz böyle aktiviteler yaparak geçmişti. Suyun içindeydik.

-Taş kağıt makas oynayalım. Kazanan hakem olsun. Diğer üçü başını suyun altına koysun en uzun süre kalan akşam film izlediğimizde kendine özel cips paketi olur. Kabul? Dedi Jaehon. Hepimiz kabul ettik. Taş kağıt makas oynadık. Ben kazandım. Sevinç gösterileri yaptım. Sonra kayalığın üstüne oturdum. Dizlerime kadar suyun içindeydim. Ellerimi hafif arkama koydum.

-1, 2, 3! Diye komut verdim. Başlarını suyun içine koydular. Miwoo ve Han başlarını kaldırdı. Jaehon'u kandırıyorlardı. Kahkahamızı zorla bastırıyorduk. Gülmemeye çalışıyordum ama patlayacaktım sanki. Jaehon başını kaldırıp derince nefes aldı. Eli ile yüzündeki fazla suyu sildi. Kahkahalara boğulmuştuk. Gülmekten çenem ağrımıştı.

-Çok tatlı görünüyor. Dedim. Daha fazla şey söylemek istiyordum ama söyleyememiştim.

-Öyle yaptı! Diyerek onu taklit etti Han.

-Ne pislik herifsiniz! Hemen kabul etmenizden şüphelenmeliydim zatrn! Dedi Jaehon. Miwoo gülmekten suyun içine düşmüştü. Gidip onu kaldırdım. Ama gülmekten ben de düşmüştüm. Jaehon kendini üstümüze atmıştı.

DOUBLE 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin