3.BÖLÜM:MÜSADE

570 363 363
                                    


''Güya tekin birine benzemiyor diyordun Dilhun,'' Gamze'nin sesindeki iğneleme gözlerini devirmesine neden oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Güya tekin birine benzemiyor diyordun Dilhun,'' Gamze'nin sesindeki iğneleme gözlerini devirmesine neden oldu. Arasa ondan çok iş yerinde ki bekar hanımlar bayılmışlardı. Tabi istisna olarak Gamze de vardı. ''Yemek yemek istedi, ne var bunda?'' sesindeki sert ifadeye engel olamadığında Gamze omzuna dokundu. ''Kızmasana canım,şaka yapıyorum. Kibar bir adama benziyor ama böylelerinin altından hep bir şey çıkar bak, dikkat et.'' Başını koruyucu bir anne edasıyla ona doğru eğip gülümsedi. Dilhun da dudaklarında ki kıvrılmaya engel olamadı. Haklıyıdı. Bir şey -ne olursa olsun- mükemmelse her zaman saklanmış bir kusuru olurdu. Gerçi hangimizin kusuru yoktu ki? Hepimizin vardı.

 Neyse dedi içinden. Bu akşam yavaştan tanımaya başlayacaktı onu.

''Ne giyeceksin?'' Karşısında küçük bir kız çocuğu gibi heyecanlanan Gamze'ye inanamayarak baktı. Her zaman böyle konularda ondan daha heyecanlı olurdu. Derin bir iç çekti. Beni rahat bırak der gibi bir bakış atıp döner sandalyesinini döndürüp boş duvara baktı.

''Dilhun,burada mısın hala?''

Mavi rengi güzeldi. Gökyüzü maviydi,yansımadan dolayı deniz de maviydi,Tanrı vergisi olan gözleri de mavi'nin en güzel tonundaydı. Koyu rengi severdi ama bu koyu mavi gördüğü en güzel maviydi. Dalıp gitmiş olduğu anısından Aras'ın hafif alaycı hafif endişeli sesiyle ayrıldı.

''Affedersin,dalmışım bir an.'' Sağında duran suyu alıp bir yudum içti. Aras'ın yüzüne baktığında hala gülümsediğini gördü. Sonra dudaklarını büzüp,''seni daha şimdiden sıktım yani,'' dedi. Kaşları yukarı kalkıp inmişti. Yüzünde mahçup bir ifade vardı. Ne kadar gerçekti? Kanlı canlı önünde duran bu portre gerçek miydi? Yoksa bir kandırmacadan mı ibaretdi? Kaşlarını çatmamak için zor tuttu kendini. Gülerek,''Hayır. Bugün biraz yoğunduk. Onun yorgunluğu var sadece,'' diye mırıldandı.

Aras bir yudum daha şarap içti. Şarabın acı tadı boğazını yakarken karşısında ki kadına baktı. Kafasından neler geçtiğini çok merak ediyordu. Gözlerine baktığında pek bir şey çözemiyordu. Onun ruhuna ulaşamıyordu. Sözleşmeyi imzaladıktan sonra otelden ayrılmıştı. Mert ile proje hakkında konuşup yarına bir kutlama yemeği düzenlemişti. Daha sonra saat onda onu evinin önünden almıştı. Arabada da biraz sohbet etmişlerdi. Aslında Dilhun'un anlattığı çoğu şeyi biliyordu. Onun haricinde Dilhun ona sorular sormuştu. İşi,yaşı,nereden mezun olduğunu,ailesini...

Resteronta geldiklerinde ise Aras, Dilhun'dan önce karnını doyurup onu izlemeye koyuldu. Şuan daha bir doğaldı sanki. Yüzünde sadece göz makyajı ve dudaklarındaki hafif pembe tondaki ruju vardı. Başkada bir şey yoktu. Öyle ki çilleri belli oluyordu. Saçlarıyla aynı rengi paylaşan o küçük noktalar... Acaba yüzünden başka bir yerinde var mıdır diye düşünemeden edemedi. İçten içe güldü. Çok yakında bunu Tanrı'nın müsadesi olursa öğrenecekti.

''Anlıyorum. Sana pek dinlenme fırsatı da vermedim.''

Dilhun önemli değil der gibi kafasını salladı. Daha sonra elinde olmadan,''Bana neden öyle bakıyorsun?''dedi. Dilhun iri yeşil gözleriyle merak ile ona bakıyordu. ''Nasıl bakıyorum?'' Dilhun başını eğip alt dudağını dişleriyle ezdi. Sahi nasıl bakıyordu? O lacivert gözlerin büyüleyici bakışını anlatacak bir kelime var mıydı? Dilhun bu soru üzerine ellerini birbirine çapraz hale getirip bir daire çizdi. ''Böyle işte.'' diyerek omuz silkti. Aras gamzelerini göstererek güldü. Arkasına daha rahat bir biçimde yaslanarak,''seni rahatsız mı ediyorum?'' dedi. Ona yöneltilen bu sorudan memnun olduğunu gizlemedi. Dilhun başını hayır anlamında salladı. ''Sadece garip hissettiriyor.''

SAKLI(KİTAP OLDU) ŞİMDİ RAFLARDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin