Gül yüzlü sevdiğim, nemden incindin?
Araya söz katan eldir efendim.
——————————————-
8000 kelime arkadaşlar değdi beklediğinize sanırım. Kusura bakmayın lütfen. Birde bol bol eleştiri ve yorum yapın. İnanın yazmak için beni cesaretlendiriyor, yanlışlarımı görmemi sağlıyor. Yanlış demişken hatam varsa uyarın telefondan yazdım çünkü. Sevgiler 💙
———————————————" Sen bana, onlarla konuştum senden özür dileyecekler, dediğin günün akşamı beni ölümle tehdit ettiler. Sözün daha evindeki insanlara geçmiyor bir de beni mi koruyacaksın?"
Alayla söylediğim kelimeler onun sarsılmaz duvarlarını tek tek parçaladı. Karşımda duran adamın içinde oluşan çatlakları duydum, gözlerine yığılan çaresizliği gördüm. Bir kelime bile etmedi bana. Elimdeki silahı çekip aldı önce. Bakışlarını etrafta gezdirdi. Dakikalar sonra aramızdaki mesafeyi açarak, "En çok korktuğum şeydi." Dedi. "Babama benzemek. Onun gibi olmak beni korkutan tek şeydi. Ne kadar kaçarsam kaçayım ondan kurtulamamışım." Çıkıp gitmeden hemen önce gözlerinin son durağı henüz varlığı bile belli olmayan bebeğim oldu.
XXX
Onu durdurmak için tek kelime etmedi Karaca. Tek bir hareket yapmadı. Ne yaparsa yapsın durmayacağını biliyor olmasından öte yaşadığı bunca şeyin kaynağı olan adamı bağışlamak, suçunu hafifletecek yalan cümleler kurmak da içinden gelmemiş, gidişini öylece izlemişti. Bir eli karnını kavrarken Azer'in arabasının motorundan çıkan gürültüyle eş zamanlı olarak evin kapısı da kapandı. Nur, Elzem ve verdiği mücadele yüzünden üzeri kana bulanmış Murat'ın şaşkın bakışlarının hedefindeki kişi Karaca'ydı. Tüm bu olup bitenleri anlayamıyorlar, anlayamadıkları için bir yere konduramıyorlar veyahut başka yöne çekmeye utanıyorlardı.
Genç kadın, arkadaşlarının kendisini izlediklerinin bilincinde ancak tüm haliyle oralı olmadığını belirtir şekilde dağılmış olan küçük odaya göz gezdirdi. Kolundaki tırnak izlerinin kenarları kan topladığı için belirginleşmişti. Saçları dağılmış, bordo renk atletinin tek askısı omzundan aşağıya kayarak verdiği mücadelenin etkisini gözler önüne sermişti. Derince, titrek bir ses çıktı dolgun dudaklarının arasından, nefes alarak kirpiğinin ucuna yapışıp huzursuzluk veren saç telini özgürlüğüne kavuşturdu.
" Hamileyim." Dedi kesin bir sesle. Dağılmış olan cam parçalarının üzeri kanla kaplanmış, duvarda arkadaşının kan renginde bir portresi çıkmıştı. "Bebeğimin babası Azer. Azer Kurtuluş. Seyhan'ın büyük ağabeyi." Tıpkı öldürülen bir sinek gibi, diye düşündü Karaca. Küçük ama mide bulandırıcı. Küçük ama sinir bozucu. Birkaç saat öncesine kadar en sevdiği insanlardan birisi olan Devran'ı benzettiği şeye kendisi bile şaşırmıştı ancak bu betimlemeden daha iyi onun halini nasıl anlatırdı bilememişti. "İsteyerek olmadı. Parası için onunla birlikte olmadım. Sarhoştum. Nur ile bir anlaşma yaptık. Azer'i ayartmamı istedi benden. Eğer kafam yerinde olsaydı o adamın yanına bile yaklaşmazdım ama bunu yapmazsam arkadaşlığımızın bozulacağını söylediler."
Kendisini izleyen bedenlere bakmadan yere düşmüş olan küçük koltuk yastığını alarak silkeledi. Üzerindeki büyük parçalar dökülmüşse bile içine saplanmış olan küçük kırıkların camdan vuran güneşle parladığını seçebiliyordu. Umursamayarak onu koltuğa bıraktı. Bir diğeri kapının hemen ağzındaydı. Yırtılan perdeyi fark etti bu sefer yüzü asılırken. "Hiç arkadaşım olmamıştı benim daha önce. Bu yüzden o halimle bile sorgulamadım. Kaybetmekten korktum. Azer'in yanına gittim. Seyhan'ı aradığı için saklanmış olabilir diye odalara bakıyordu. Arkasından girerek kapıyı kapattım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah Mine'l Aşk
Short StoryAzer Kurtuluş X Karaca Demir İSİMLER DIŞINDA DİZİYLE HİÇBİR BAĞI YOKTUR. .. •Ah Mine'l Aşk, aşkın elinden ah!• •Elif bir hançer, ağlayan iki göz ha!• •اهـ• • Neşet Ertaş - Sen Benimsin Ben Seninim •