Telefondan yazdım yazım yanlışı olma ihtimali çok yüksek varsa uyarın. Uzuuun bir bölüm oldu. Güzel yorumlarınızı bekliyorum 💙
Çoğu anıyı unutmaya gücü yetmediğinden onları zihninde bulunan korkunç zindanlara hapsetmişti genç adam. Çocukluğunu, ölen küçük kız kardeşinin son görüntüsünü, babasını, annesinin çaresizliğini... Hepsi daha dün gibi dönüp dolaşıyor, içinden çıkamayacağı kadar derin bir balçığın ortasında çırpınmasına sebep oluyordu. Öfkesini yenmiş, intikam yeminini yutmuştu. Yaşadığı onca şeyi bir kalemde silmeye de hazırdı ama içini yiyip bitiren pişmanlıktan kurtulamıyordu. Ne zaman vazgeçmeye yeltense boğazına yapışan keşkeler soluğunu kesiyor, kendisini sonu gelmeyen bir döngünün en başında buluyordu. Tekrar, tekrar ve her seferinde biraz daha yıpranmış halde. Yirmi bir yıldır bununla yaşamaya o kadar alışmıştı ki karşı koymaya bile çalışmıyordu.
Dokuz yaşındaydı ölümün acımasız yüzüyle karşı karşıya kaldığında. Üç aylık kız kardeşi annesinin kucağında tedavisi olan bir hastalığın pençesinde ağlaya ağlaya can verdiğinde yaşını sadece iki eliyle gösterebileceği kadar büyüktü. Koşa koşa kahvehanede oturan babasının yanına haber vermeye gittiği zaman oyunu bozduğu için atılan tokatın izi hala sağ yanağında tüm acımasızlığıyla duruyordu. Yaşı ufaktı ama ağabeydi. Eve gelene kadar yalvarmıştı herkese. Sadece bir doktorun görmesi yeterdi. Ağlayarak kapısını çalmadığı kimse kalmamıştı ama babası öyle iğrenç bir adamdı ki kimse yardım etmeye cesaret edememişti. Öyle ya biri yardım etmişti de ne olmuştu? Adamı karısına göz koyduğunu söyleyerek dövmemiş miydi?
Elleri boş ne yapacağını bilmeden minik çırpınışların yok oluşunu izlemek hayatında görüp görebileceği en korkunç görüntüydü. Diğer kardeşleri ağabeylerinin arkasına saklanmış, onun gücü bunu durdurmaya yetebilecekmiş gibi çelimsiz bedenine sığınmışlardı. İşin tuhafı ölmek üzere olan bebek göz yaşlarıyla kızarmış gözlerini kapatmadan hemen önce küçük ellerini ona doğru uzatmış, ağabeyini yanına çağırmak için son defa açıp kapatmış, ardından da tüm çektiği acılardan kurtularak melek olmuştu. Zordu. Görmek zordu. Duymak zordu. Ama evin büyüğü olarak buna göz yummak daha zordu. Kurtulamamıştı işte. Başını yastığa ne zaman koysa aklına geliyordu açlıktan hasta olan bebeğin son bakışı. İlk defa kendinden o zaman utanmamıştı. Okula giderken giymek zorunda olduğu yırtık ayakkabılarından, küçük gelen eski önlükten, kirlenmiş yakalıktan, tarlada çalıştığı için su toplamış ellerinden çok utanmıştı. Elleri kirli olduğu için tüm sınıfın önünde dayak yediğinde, cebinde beş kuruş olmadığı için kimseyle arkadaşlık edemediğinde utançtan ölmek istemişti ama hiçbirinde öfkenin keskin karanlığı içine bu denli yığılmamıştı. Kızarmış yanağı, arkasına saklanan beş kardeşi, annesinin kucağındaki ölü bebeğe bakarken içine dolan ağırlığı hissetmişti. Bebekti bebek! Ölmek için çok erkendi. İnsanların acımasızlığıyla yüzleşmek için daha çok küçüktü. Gücü yetmezdi savaşmaya, yetmemişti. Hiçbir vicdanı sızlatamamıştı bir haftadır kesilmeyen acı çığlıkları. Bir bebek annesinin kollarında ağlaya ağlaya ölmüştü de insan yerine koyulmamıştı. Bir mezarı da olmamıştı mesela. Evlerinin arka bahçesindeki gül ağacının altına kendi elleriyle gömmüştü Fadik hanım kızını. Azer o gül ağacının olduğu bahçeye bir daha hiç çıkamamıştı çünkü yüzü olmamıştı. Abi olarak yaşarken koruyamadığı kardeşinin ölüsüne dua etse ne faydası olacaktı?
Ellerini şakaklarına bastırarak gözlerini açtığında hava hala karanlıktı, açık olan gece lambaları sayesinde etrafı görebiliyordu. Derin bir nefes alarak yanında uyuyan kadına döndü. Başını adamın göğsüne koymuş öylece uyuyordu Karaca. Bedeni yatakta küçücük kalmıştı. Sağ koluyla bebeğini sarmış, sol eliyle de Azer'in tişörtünü kavramıştı gitmesin diye. Kendi içlerinde birkaç saatliğine bile olsa minik bir aile gibiydiler. Dertleri, sıkıntıları, olmazları odanın kapısının dışında bırakmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah Mine'l Aşk
Short StoryAzer Kurtuluş X Karaca Demir İSİMLER DIŞINDA DİZİYLE HİÇBİR BAĞI YOKTUR. .. •Ah Mine'l Aşk, aşkın elinden ah!• •Elif bir hançer, ağlayan iki göz ha!• •اهـ• • Neşet Ertaş - Sen Benimsin Ben Seninim •