veintiseis

558 42 42
                                    

Medyanın güzelliğine bakın! Jerrie is real :) İyi okumalar dilerim...

Kendim için endişelenmeyi bırakmıştım. Arabada geçen süre boyunca tek düşündüğüm sevgilimdi. Onu orada bıraktığımı düşünecekti. Lanet olsun! tek istediğim onun yanında olmaktı. Arabadan indiğimde, beni buraya getiren adamı takip etmeye başladım. Dağ başında, terk edilmiş olduğunu düşündüğüm küçük bir evden başka etrafımda hiçbir şey yoktu. Adımlarım gittikçe eve doğru yaklaştığında, merakımda artmıştı. Adam, anahtar ile evin kapısını açıp beni içeriye doğru savurdu. Oldukça, eski olan bu eve girdiğimde biraz ürktüm. İleride bir sandalyede bir kadın oturuyordu fakat arkası dönük olduğu için kim olduğunu görememiştim. 

''Demek onu bu kadar çok seviyorsun?''

Tanrım! Bu ses...

''Luna?''

Luna'nın böyle bir şey yapmış olması beni oldukça şaşırtmıştı. Ayağa kalkıp, yanıma kadar geldi. Ellerini saçlarımda gezdirmeye başladığında ürktüm ve geri çekildim.

''Beni özlemedin mi Jade?''

''Benden ne istiyorsun? Tüm bunlarda ne demek oluyor?''

''Bu kadar kolay benden ayrılacağını mı düşündün gerçekten. Beni hiç tanımamışsın.''

''Evet senin bir ruh hastası olduğunu anlamamışım.''

 Ellerini yüzümde gezdirdi. Geri çekileceğim sırada, kollarımı sımsıkı tutu ve kulağıma yaklaştı.

''Beni tanıman için önümüzde çok günler var sevgilim.''

//

Perrie'nin Anlatımından

Angelina'nın odasına girdiğimde, içimde bir huzursuzluk vardı. Beni her zamanki gibi güler yüzüyle karşılamıştı fakat ben ona sahte bir gülümseme yolladım. Aklımda sadece Amelia vardı. İçimde ki huzursuzluk beni iyice tedirgin etmeye başlamıştı.

''Perrie? Bir sıkıntı mı var? Beni korkutuyorsun.''

''Ah, hayır sadece içimde kötü bir his var.''

''Bunu konuşmak ister misin?''

Kafamı hayır anlamında salladığımda, bana anlayış gösterdi. Angelina ile geçen seansımız boyunca onu dinlememiştim. Bana sorduklarına kısa cevaplar vererek geçiriyordum. İçimde ki his gittikçe daha sinir bozucu hale geliyordu. Ayağı kalktığımda bana anlamsız bakışlarla baktı.

''Benim gitmem gerek. Amelia'yı görmem lazım.''

''Daha seansımız bitmedi.''

''Kusura bakmayın. Gitmem gerekiyor.''

Dışarı çıktığımda, gözlerim hemen sevgilimi aradı. Kalp atışım hızlanmaya başlamıştı ve başım dönüyordu. Bana burada olacağını söylemişti, ama yok. Danışmaya gidip, onu görüp görmediğini sorduğumda buraya hiç gelmediğini öğrendim. Angelina'nın sakin ol cümleleri kulağımda yankılanıyordu. Büfede olduğunu düşünerek, koşarak oraya gittim. Lanet olsun! Burada da yok işte. Beni bırakmaz, beni bırakmaz. Amelia beni asla bırakmaz. İçimde ki siktiğimin hissi geçmiyordu. Kalbim ağrımaya başlamıştı. Tüm bedenim ağırlaşmıştı ve ben taşıyamıyordum. Büfede ki adama gidip, Amelia'yı tarif ettim. Adam anlamamış bir şekilde yüzüme baktığında bağırmaya başladım. O sırada Angelina, önüme geçip bir şeyler demeye başladı. Sanırım resmini gösteriyordu. 

''Evet, bir saat önce buradaydı daha sonra çıktı ve bir arabaya bindi. Başka bir şey görmedim.''

''O olduğuna emin misiniz?'' 

Angelina'nın sorusu üzerine tüm dikkatimi adama vermiştim. Kafa salladığında bir küfür savurdum. Önemli bir şey olmuş olsa bana mesaj atmaz mıydı? Telefonumu elime aldığımda, mesajlara ve aramalara baktım. Hayır hiçbir şey yoktu. Numarasını tuşlayıp aradığımda, tek duyduğum telesekreterin sesi idi. Telefonunu kapatmazdı ki.. Sikeyim!! Neler oluyor. Gittikçe bedenim ağırlaştı. Göz kapaklarımın kapandığını hissediyordum. Dengemi kaybetmeye başlıyordum. Son hissettiğim ise belimde beni tutan iki el olmuştu...

//

Angelina'nın Anlatımından

Perrie, baygın bir şekilde odamda yatıyordu. Her şey istediğim gibi gidiyordu. Plan tamamen işliyordu. Benim olacaktı ve ortada bunu engelleyecek biriside kalmamıştı. Buraya gelmeden önce araştırmamı çok iyi yapmıştım. Önce onları izleyen bir adam tutmuştum, daha sonra ise planımı kusursuz yapacak o kişiyle tanışmıştım. O kadar nefret doluydu ki, planımı duyduğu an hemen varım demişti. Hem o kazanacaktı hem de ben. Aslında bu umurumda da değildi. Ben istediğimi elde etmiştim. Sonunda, benim olacaktı. Perrie'nin saçlarını okşarken, telefonum çalmaya başlamıştı. Bu anı bozan her kimse onu kesinlikle öldürecektim. Arayanın Luna olduğunu gördüğümde, bir sorun olup olmadığını öğrenmek için telefonu açtım ve odadan dışarıya çıktım.

''Ne var?''

''Plan işliyor. Jade kendi ayaklarıyla bana geldi.''

''Bu plan için her şeyi ortaya koydum, işlemese bir sıkıntı olurdu. Perrie, onu bıraktığını düşünüyor ve bu böyle devam edecek. Onunla ne yapacağın sana kalmış. Planın gerisini biliyorsun. Onu bırakmayacak ve sürekli tehdit edeceksin. Hiç bir şekilde kimseye ulaşmasın. İlerleyen günlerde, onun ağzından bir veda videosu çekmen lazım bunu unutma!''

''Bana sürekli emir vermenden nefret ediyorum. Ama dediklerini yapacağım. Çünkü benim olanı geri aldım.''

''Akıllı bir kızsın Luna. Önemli bir şey olmadıkça beni arama, kapatıyorum.''

Zafer edasıyla, gülmeye başlamıştım. Bundan sonra sadece Perrie ve ben olacaktık. Onun yanında olup, beni sevmesini sağlayacaktım. İçeriden gelen, sevgilimin sesi ile sahte yüzüme bürünüp içeriye doğru ilerledim. 

Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi. -Özdemir Asaf 

Y/N

Bana söven herkese teşekkür ederim. Diğer bölüm, peçeteleri hazırlayın!! 

I'll never love again/jerrie|g×gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin