veinticuatro

657 50 34
                                    

''Merhaba, ben Perrie Edwards.''

Jade, hala şaşkın şaşkın kadına bakarken Perrie'nin cevabıyla kendine geldi. O günü hatırlamıyordu demek ki. Fakat bu kadın her şeyin farkındaydı. 

''Sizin hakkınızda çok şey duydum Bayan Edwards. Bu küçük hanımda...''

Jade, sevgilisinin önüne geçip kendini tanıttı. 

''Jade Thirlwall. Perrie'nin sevgilisiyim.''

Perrie'nin ellerini ellerine kenetleyip karşısında ki kadına baktı. Fakat kadın ondan çok Perrie'nin göğüslerine bakıyordu. Perrie'nin elini istemsizce sıktığında, ona doğru döndü. 

''Amelia? Güzelim bir sorun mu var?''

Hatırlamamasının iyi olduğunu düşünüp, ortamı germek istemedi. Deli gibi kıskanıyordu ama buna katlanmak zorundaydı. 

''Sadece sana yiyecek gibi bakması beni rahatsız etti Perrie.''

''Sen beni kıskandın mı? Eh ne de olsa güzel kadınım.''

Perrie, bu durumdan oldukça hoşnut davranıyordu. Amelia'nın onu kıskanması hoşuna gitmişti. Amelia, karnına doğru hafifçe vurduğunda daha fazla üstüne gitmemesi gerektiğini anladı. Orada ki herkesi siktir edip, dudaklarına bir öpücük bıraktı. Geri çekildiğinde Amelia'nın gözleri koyulaşmıştı. 

''Beni kıskanmana gerek yok güzelim. Benim gözüm senden başkasını görmüyor.''

Amelia'nın siniri hafiflemişti ki, hala orada duran kadının öksürme sesini duyana kadar.

''Bayan Edwards, odama geçelim mi?''

Amelia, onları baş başa bırakmak istemiyordu. Bu kadından hoşlanmamıştı, ne yapacağını bilemezdi. Perrie, yanağına bir öpücük bıraktı.

''Buradan çıktığımızda sana ufak bir ceza vermem gerekiyor sanırım.''

''N-ne cezası?''

''İki kere karşımda dudağını ısırdın Amelia, üstelik dışarda olduğumuzu biliyorsun. Bunun bir cezası olmalı.''

Perrie, boynuna bir öpücük bıraktıktan sonra kulağına yaklaştı. 

''Endişelenme, kesinlikle altımda kıvranacaksın.''

Amelia, yutkundu, adeta nefesi kesilmişti. Bir hareketi ile onu delirten bu kadın, şimdi onu yakmıştı. Hemen evlerine gitmek istiyordu. Perrie ve Angelina içeri girdiğinde güzel şeyler düşünmeye odaklandı. 

//

Perrie, bu kadını bir yerden hatırlıyordu ama nereden olduğunu çıkartamadı. Belki birine benzetmişimdir diye geçirdi içinden. Odaya girdiğinde, gayet sade ve şık dekore edilmiş olduğunu gördü. Siyah ve beyazın uyumu tüm odayı etkisi altına almıştı. Bir deri koltuk, karşısında masa ve sandalyeler vardı. Odada ki tablolar özenle seçilmişti. Tablolara baktığında en sevdiği yazarların, cümle alıntılarının olduğunu fark etti. Bu oda tam anlamıyla onu yansıtıyordu. Bunun bir tesadüf olabileceğine inandırdı kendini. Başka türlüsü mümkün müydü ki? Karşısında ki kadının sesi ile düşüncelerine bir son verdi. 

''Bayan Edwards, istediğiniz yere oturabilirsiniz, rahat olun lütfen.''

''Teşekkür ederim.''

Tam karşısına oturduğunda, biraz gerilmişti. Amelia'nın dışarıda onu beklediğini düşünüp sakinleşti. Angelina'ya baktığında ellinde ki dosyaya bakıyordu. Sanki Perrie'nin ona baktığını hissetmiş gibi gülümseyerek ona baktı. 

''Dosyanızı daha önce de incelemiştim. Öncellikle size şunları söylemek istiyorum. Burada konuştuğumuz her şey aramızda kalır, ve benim görevim sizi dinlemek yargılamak değil. Bu yüzden bana güvenebilirsiniz. Hazırsanız başlayalım?''

''Başlayabiliriz, fakat ben ne anlatacağımı bilmiyorum.''

''İntihara teşebbüs ettiğiniz güne gelmeden önce buna sebep olan olayları dinlemek isterim. Buradan başlayabilirsiniz.''

''Sebep olan bir olay yok.''

''Sanırım daha hazır değiliz? Şöyle yapalım o zaman bana sevgilinizden bahsedin. Ona bakarken gözleriniz parlıyor adeta.''

''Amelia, hakkında sabaha kadar konuşabilirim. Siz buna hazır mısınız?''

''İşim bu.''

Perrie, derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.

''Ah, pekala. Amelia, farklı. Herkesten, her şeyden farklı. Ben onu çok kırdım hatta paramparça ettim. Biliyor musun doktor? Buna rağmen benden bir gün bile vazgeçmedi. Hep aynı sevdi beni. Ben bile kendimi sevmezken onun beni sevmesi mucizeydi. Ben umudumu çok küçük yaşta kaybettim. Benim için güzel bir şey olmaz derken o çıktı karşıma. Benim tüm olmaz dediklerimi oldurdu. Bana umut etmenin ne demek olduğunu tekrar hissettirdi. Aslında ben ondan önce kaybolmuştum. Evet, evet tam olarak buydu. Ben Amelia ile kendimi de kazandım. Hayatım ondan önce ve sonra olarak ikiye ayrılıyor. Ondan öncesini hatırlamıyorum bile. Ben ona baktığım her saniye de daha çok aşık oluyorum. İliklerime kadar hissediyorum bunu. Tanrının bana verdiği bir armağan o, hatta bir melek. Ve ben o meleği kaybetmekten deli gibi korkuyorum. Her gece o uyuduktan sonra, uyanıp onu izliyorum. Ay ışığının onun yüzünde ne kadar mükemmel olduğunu bilemezsiniz. Güneş doğmaya başladığında, öyle bir ışıldar ki aklınızı yitirirsiniz. Elimde olsa o yataktan hiç çıkmam, tüm hayatım boyunca sevgilimi izlerim. Ona sevgilim demek bile o kadar güzel ki.. başka kimsede bu kadar güzel duramaz. Ruhlarımız birbiriyle buluştuğunda, ölüyorum doktor. Bazen kalbim artık kaldıramaz diyorum. Bana cennetti yaşatıyor, deliriyorum. O kadar narin ki, ona dokunursam kırılacak gibi. Dokunduğunda alev alıyorum, yakmamdan korkuyorum. Ona her dokunduğumda titriyorum. Amelia, benim hayatım. Ben o var diye varım. Şimdi anlıyor musun beni? Anlayamazsın. Bizim nasıl bir olduğumuzu, benim onu ne kadar sevdiğimi anlayamazsın. Bu anlattıklarım var ya, bunlar hiçbir şey. Kelimelerin bittiği bir yer var ya hani, daha fazla şey diyemezsin tutulur kalırsın, işte konu Amelia olunca benim için kelimeler sonsuz olur. Bu anlattıklarım sizin için yeterli mi? 

Perrie, ne zaman akmaya başladığını bilmediği göz yaşlarını sildi. Bunların mutluluk göz yaşı olduğunu biliyordu. Amelia, demek mutluluk demekti. Karşısında ki doktora baktığında bembeyaz yüzü ve kızarmış gözleri dikkatini çekti ama bir şey söylemedi. 

''Kesinlikle yeterli Bayan Edwards. Bana anlattıklarınız için teşekkür ederim. Herkes sizin gibi sevebilse keşke. Bugün sizi daha fazla yormayalım. Haftaya aynı saatte bekliyorum. Görüşmek üzere.''

Angelina ayağa kalktığında, Perrie de ayağa kalktı. 

''Görüşmek üzere.''

Perrie, dışarı çıktığında onu gülerek karşılayan sevgilisini görünce gülümsedi ve yanına gidip dudaklarına bir öpücük kondurdu. Kesinlikle bu dudakları çok özlemişti. 

//

Angelina'nın Anlatımından

Perrie, odadan çıkar çıkmaz kendimi balkona attım. Bu çok fazlaydı. Onu nasıl böyle sevebilirdi? Ben onun için bu kadar şey yapmışken nasıl onu severdi? Bunca yıl geçti.. Lanet olsun beni hatırlamıyor bile. Akmaya başlayan göz yaşlarımı elimle sildim. Bu böyle bitemezdi. Onu tekrar bulmuşken, o kadına bırakamazdım. Odama geri döndüğümde kilitli dolabımı açıp içinde ki fotoğrafı elime aldım. Bu fotoğrafı, okulda ondan gizli çekmiştim. Yıllardır beklediğim an gelmişti işte. Onu bulmuştum. Beni ondan kimse ayıramaz. Buna izin vermem. Elimde ki fotoğrafı dudaklarıma götürüp öptüm. 

''Benden başka kimseyle olamazsın Perrie Edwards. Sen bana aitsin.''

Y/N

Bana gaz veren okurlarım sağ olsun, bölümü yazdım. Sizleri seviyorum. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Öpüldünüz xx

I'll never love again/jerrie|g×gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin