quince

951 57 42
                                    

''Bu rüya değil, sen karşımdasın. Bu nasıl olur? Tanrım deliriyor muyum?''

Perrie, karşısında ki kadının karşılık vermesini beklemeden, kollarını ona sardı. Aşık olduğu kokuyu bir süre içine çekti. Amelia, hiçbir tepki vermiyordu. Kollarını sarmamıştı, sadece öyle duruyordu. Perrie, biraz geri çekilip yüzüne baktı.

''Ç-ok değişmişsin.''

''Evet değiştim.''

''Ben özür dilerim, seni karşımda gördüğümde dayanamadım.''

''Önemli değil, Bayan Edwards siz benim öğretmenimdiniz. 

Amelia, en son kelimesini bastırarak söylemişti. Perrie bu duruma üzülmüştü ama elinden bir şey gelmiyordu.

''Öğretmeninden daha fazlasıydım Amelia, beni iki senede unutmuşsun.''

''Ah, unutkanlık işte, sizin de böyle bir sorununuz vardı sanırsam.''

''Bana bunu hatırlatmana gerek yok, hiç unutmadım.''

''Sizin adınıza sevindim Bayan Edwards fakat benim gitmem gerekiyor.''

''Hoşça kal küçüğüm.''

//

Amelia'nın Ağzından

Bu ses, iki yıldır aklımdan çıkarmaya çalıştığım bu ses.. bana sesleniyordu. Kafamı o tarafa çevirdiğimde onu gördüm. Bana dolu gözlerle bakıyordu. Tanrım, ona ne olmuştu böyle! Benim sevmeye korktuğum kadına ne olmuştu böyle. Gözlerinin altı mosmor, çok zayıflamış. Ben bunlarla kafamı doldururken bir çift el bana sarıldı. İşte! Bana dünyaları veren o koku.. Ellerim beline gitmek, sımsıkı sarmak istiyor. Yapamıyorum, hala yaralarım kapanmadı. Bunu anlamış olacak ki bir kaç adım geri çekildi. Kendimi çok büyük bir boşlukta buldum o an. Değiştiğimi söylüyordu, evet değiştim ama seni hala eskisi gibi çok... diyemedim. Başım dönüyor. Ona bu kadar yakın olurken, bir o kadar da uzak olmak çok acıtıyormuş. Onun karşısında ağlamak istemediğim için, gitmem gerektiğini söyledim. Burukça gülümsedi, yanından geçerken dediği laf ise beni birkaç saniye duraklatmıştı. Kalbim uzun zamandır böyle atmamıştı. Küçüğüm lafı sadece onun ağzına yakışıyordu. Benim adımı sadece o söylemeliydi. 

//

Yeni evime geldiğimde, beni Karla karşıladı. Koşarak bana sarıldı. Bu süre boyunca onu çok özlemiştim. 

''Tamam in artık üstümden Karla.''

''Sen kaç saattir neredesin? Uçağın ineli 2 saat oluyor. Ayrıca Luna nerede?''

''Gelir gelmez hemen soru yağmuruna tutun beni yine..''

''Jade, konuyu değiştirme.''

''Sahile indim, biraz hava aldım. Luna gelemedi çünkü orada işleri var. Başka?''

''Zaten Luna'ya kanım ısınmamıştı.''

Karla, Luna'yı sadece görüntülü aramalarımızda görmüştü ve her seferinde laf sokuyordu. Onu her seferinde uyarsam da, ona ısınmadığını, sevmediğini söylüyordu. Bir süre sonra bu duruma hepimiz alıştık. 

''Deme şöyle... Bir de Perrie ile karşılaştık.''

''Ne!!! Bu şimdi mi söylenir Jade? Çabuk bana her detayı anlat.''

Sahilde yaşadıklarımızı anlattığımda o da bana beni çok aradığını, gün geçtikçe daha da çöktüğünü, şarkı söylemeyi bıraktığını anlattı. Birkaç kere Karla'ya benim numaramı vermesi için yalvardığını söyledi. Tanıdığım Perrie, müziğinden asla vazgeçmezdi. Ve onun muhteşem sesini hep kıskanmışımdır. Başka birileri de benim duyduğumu duyar diye ödüm kopuyordu. Duyduklarım karşısında hem üzülmüş hem de şaşırmıştım. 

''Onu hala seviyorsun değil mi?''

''Karla, ben onu hiç unutmadım biliyorsun. Ama bizden olmuyor gördün sende. Sadece müziği bırakmasına üzüldüm.''

''Sana bir önerim var fakat bana kızacaksın diye korkuyorum.''

''Söyle bakalım?''

''Ama korkuyorum..''

''Şuan daha çok sinirleniyorum.''

''Of, tamam. Sen şimdi merak ediyorsun ya.... bence mesaj atabilirsin, düşman değilsiniz ne de olsa...''

''Saçmalama! Benim bir sevgilim var, onun bir hayatı var. Olmaz. Hem ne diyeceğim ki? Cevap vermez bile bana..''

''Nasıl heyecanlandığını görmüyor musun? Ayrıca Luna bunları bildiği halde seni kabul etti. Sen daha fazlası olmayacağını söylemiştin ona. Perrie, şuan seni beklemiyorsa ben de bir şey bilmiyorum.''

''Bende numarası bile yok. Ah, Karla bilmiyorum. Buna hazır değilim sanırım.''

''Bak şimdi sen güzelce dinlen ve iyice düşün. Ben de numarası var buraya kağıda yazıyorum. Bence yazmalısın. Yarın görüşürüz bebeğim.''

Numarayı kağıda yazdıktan sonra, evden ayrıldı. Ben ise sadece kağıtla bakışıyordum. Elim birkaç kere kağıda gitti fakat cesaret edemedim. İçimde ki merak duygusu, karnımı karıncalandırıyordu. Hem çok yanlış, hem çok doğru geliyordu. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Bugün gördüğüm o deniz gözler aklıma geldiğinde elime kağıdı aldım ve numarayı telefonuma yazmaya başladım. 

Amelia:  Merhaba, Perrie. E- şey sanırım müziği bırakmışsın nedenini merak ediyorum? (10.30)

Amelia: Yani söylemek istemezsen de anlarım. (10.35)

Perrie:  Sana da merhaba küçüğüm. (10.39)

Perrie:  Evet bıraktım, çünkü eskiden bana aşk dolu bakan bir çift göz vardı.(10.40)

Amelia: Bana böyle seslenmemen lazım. (10.42)

Amelia: Ne oldu o sana aşkla bakan gözlere? (10.42)

Perrie:  Üzgünüm, alışkanlık.(10.44)

Perrie: Çok üzdüm onu, çok yaraladım. Şimdi geriye dönsem, seni bir daha asla bırakmam, çok severim derdim. Tanısan sen de çok severdin eminim. (10.45)

Amelia: Peki ne oldu o kadına?(10.46)

Perrie: Gitti. Benim yüzümden gitti. Artık çok geç, o benim değil. Onun için çok mutluyum ama. Şimdi karşımda olsa ona şiir okurdum. O şiirleri çok severdi. (10.47)

Perrie: 

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..*

(Görüldü)

Amelia: Ben hep sana aittim. 

(Bu mesaj gönderilmedi)

Amelia: Senden asla vazgeçmedim.

(Bu mesaj gönderilmedi)

Amelia: Bu bedene senden başkası asla dokunmadı.

(Bu mesaj gönderilmedi)

Amelia: Seni sevmekten hiç vazgeçmedim.

(Bu mesaj gönderilmedi)

Y/N

Sevgili okurlarım, hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Bölümü beğenmeniz dileği ile...

* Nazım Hikmet- Mavi Gözlü Dev

I'll never love again/jerrie|g×gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin