Karşımdaydı işte. Şaşırmıştı, afallamıştı. Küçük bir öpücük bırakıp geriye çekilmiştim. O küçük öpücük daha fazlasını istememe sebep olsa da bekliyordum. Beni kendisine çekmesini ve daha tutkulu öpmesini bekliyordum. Bunu yaptığımı Sina ve Baturay duyarsa büyük ihtimalle beni öldüreceklerdi ama razıydım. Artık kaçmayacaktım! Enes bana tekrar bu kadar yaklaşmışken onu tekrar kaybetmek istemiyordum.. Uzun bir süre gözleri dolmuş bir şekilde beni inceledikten sonra beni kendisine çekti ve yüzümü sıkıca kavradı. O kadar sert öpüyordu ki dudaklarım kopacak sanmıştım. O an tekrar bir şeyi anlamış oldum. O sadece bana aitti. Başkasına asla yakışmayacaktı ya da başkasını hiç beni sevdiği kadar sevemeyecekti. Bende onu aynı şekilde. Biz birbirimizin kaderiydik bunu değiştiremezdik. Enes beni öperken arada bir geri çekilip dudaklarıma fısıldıyordu. Bunların çoğu beni sevdiği ve beni asla bırakmayacağımla ilgiliydi. Kaç dakika öpüştük bilmiyorum ama ondan kopmak istemiyordum. Kendimi hiç geri çekmemiştim ve o çekene kadarda çekmeyecektim. O kadar tutkulu ve özlem dolu öpmesi kalbimi çıkacak gibi hissettiriyordu. O iyi ki şuan buradaydı. İyi ki aynı okuldaydık... gene. Elini yüzümden kaydırıp belime indirdi ve kendisine daha sıkı çekti. Bedenlerimiz birbirine değiyordu. Onun nefes alınca havaya kalkan bedeni benim nefes verince çöken bedenimi yap boz parçası gibi tamamlıyordu. Bu bana farklı bir duyguyu hissettirdi. Daha önce hiç hissetmediğim bir duyguydu. Bunun anlamını bilmiyordum ama hissettirdiği duygular daha önce hissettiğim duygulara benziyordu. Korku, aşk, tutku, savunmasızlık ve hasret. Sanki bu duygular bir araya gelmiş ve benzersiz bir duygu oluşturmuştu. Sanki... sanki onu arzuluyordum. Daha önce hiç onu bu kadar istememiştim.. daha önce hiç kimsenin elinin vücudumda gezinmesine izin vermemiştim. Bu duygudan kesinlikle korkuyordum ama bu duyguyu sevmiştim. Aramızdaki bağı sanki mühürlemişti. Bu duygu keskin olduğu kadar da beni huzursuz ediyordu. Duygularım birbirine karışırken Enes'in eli biraz daha kaydı. O an neler olduğunu anlamıştım. Ona karşı koymak istemiyordum ama bunun gidişhatına son vermem gerekiyordu. Derin bir nefes alıp Enes'i yavaşça ittim. Nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum ama sokamıyordum.
''Ben...ben.... artık... gitmeliyim.''
Ayağa kalkınca afalladım. Nefesimi hala düzene sokmaya çalışırken biryandan da bakkala doğru gitmeye başladım. Sonuçta eve elim boş gidemezdim. Hızlı hızlı yürürken Enes tekrar beni tuttu ve kendisine çekti.
''Sorun mu var?''
''Eve dönmem lazım sadece.''
''Kaçıyorsun.''
''Kaçmıyorum.. ben, ben sadece farklı hissediyorum.''
''Anladım galiba.''
''Enes..''
''Elif eğer az önce yaşananları yanlış bulduysan bana söylemen yeterli.''
Bunu beklemiyordum.
''Enes.. sadece korkuyorum.''
''Birden kalkıp gittin. Kendimi kötü hissettim.''
''Hayır hayır ben sadece... korkuyorum Enes.''
''Ben seni tekrar asla bırakmayacağım. Sonucu ne olacaksa olsun ama asla bırakmayacağım.''
Gülümsedim. İşte... işte bu Enes'i tanıyordum. Ona sarıldım.
''Enes seni çok özledim.''
''Bende seni çok özledim bebeğim.''
''Enes tekrar gideceksin diye çok korkuyorum. Eğer gideceksen dengemi tekrar sarsmanı istemiyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enes Batur Ve Ben ♡
FanfictionSınıfa girdiğimde Enes hala kafasını masaya koymuş uyuyordu. Enes'in yanına gidip onun gibi kafamı masaya koydum ve Enes'in yüzünü incelemeye başladım. Dudakları hafif aralıktı ve burnunda gözlüğün yapmış olduğu bir iz vardı. Bunlar haricinde kirpik...