Bir hafta geçmişti... Bu koskoca bir haftada Enes benden sürekli kaçmıştı. Onunla konuşmaya çalıştıkça beni geçiştiriyor ve kafasını test kitaplarından kaldırmıyordu. Bir şeylerden kaçmak için bu yolu seçmiş gibi görünüyordu. Eski Enes, benim Enes'im artık yoktu bunu hissedebiliyordum. Etrafına duvarlar örmüştü sanki ve ben ona erişemiyordum, dokunamıyordum. Derse girdiğimiz zaman bana sırnaşan ve dersi dinlememi zorlaştıran Enes'te artık yoktu. Öyle put gibi durup hocayı dinliyordu - aslında buna dinlemek denemez dalmış bir şeyler düşünüyor gibiydi- benimle diyaloğa bile girmiyordu. Bana anlatmadığı bu kadar ciddi ne olmuş olabilirdi bilmiyorum ama galiba Selen ile ilgiliydi. Baturay'ı defalarca aradığım halde telefonlarını açmamış, mesajlarıma dönmemişti. Bu daha ne kadar böyle sürecekti bilmiyordum ama ben artık beklemeyecektim. Enes'i çok özlemiştim.
''Ben çıkıyorum.''
Bitap haldeydim. Ayrılmadan ayrılığı yaşıyorduk ve ben bu duruma artık katlanamıyordum.
''Elif nereye gidiyorsun?''
''Enes'in evine. Onunla konuşmam lazım.''
''Hayır gidemezsin.''
''İzle o zaman nasıl gidiyorum.''
Sina kolumdan tutup beni durdurdu. Kolumu sertçe kendime çekip kapıyı açtım.
''Elif!''
''Sina bırak. Eğer bitecekse böyle bitmesine izin veremem.''
''Tamam git ama ben burada olacağım. Sonuçta birisinin seni toplaması gerekiyor.''
''Sağ ol Sina.''
Kapıyı açıp çıktım ve Enes'in evine doğru yürümeye başladım. Bize ne oldu? Neden böyle oldu? Sadece bir hafta geçmişti. Bu bir haftada neler değişmiş olabilirdi! Bunların hepsinin cevabını almam gerekiyordu daha fazla böyle devam edemezdim. Enes'in evine normalden daha kısa bir sürede ulaştım ve koşarak kapıyı çaldım. Kapıyı bana açan Arzu Teyzeydi.
''Merhaba şey ben Enes'i görmek için gelmiştim.''
''Hoş geldin kızım. Enes'i görmeden önce sana bir şey sormak istiyorum.''
''Tabi ki buyrun.''
''Enes'i ile kavga mı ettiniz? Çünkü benim oğlum içine kapanmış durumda ve bu beni çok korkutuyor.''
''Emin olun son bir haftadır onu tanıyamıyorum. Aramızda her şey çok güzeldi. Neden bu hale geldik onu öğrenmek için geldim bende.''
''Tamam geç bakalım.''
''Geçmesin anne.''
Enes, Arzu Teyze'nin arkasında birden belirmişti.
''Anne sen bize biraz izin verir misin?''
''Tabi.''
Arzu Teyze gidince Enes beni kolumdan tutup apartmanın bahçesine çıkardı.
''Enes kolum acıyor.''
''Neden geldin?''
''Ne demek neden geldin. Bir şeyler oldu ve sen bana bunu söylemiyorsun. Tavırların, lafların, hal ve hareketlerin..''
''Ne varmış bende? Ben gayet normalim.''
''Öyle mi Enes. Bu senin normal halin ise daha önceki Enes kimdi?''
''Elif cidden derslerime çalışmam gerekiyor. Ne söyleyeceksen hemen söyle git.''
Yüzüme bile bakmıyordu ama kalbim kırılmıştı. Bir insan kalbinin kırılışını duyabilir miydi? Ben duymuştum. Sanki şuan zaman durmuştu, sadece Enes ve ben vardık sanki koskoca dünyada. Gözlerim yavaş yavaş doluyordu ama onun umurunda değildi. Bu kadar kolay olmayacak Enes. Sakladığın her neyse bunu öğreneceğim ya da... ya da biteceğiz. Elimle çekinerek - evet çekiniyordum. Onu tanıyamıyordum ya ne tepki verecek onu da kestiremiyordum artık.- yüzünü kavradım ve gözlerini yakalamaya çalıştım. Benden gözlerini kaçırıyordu ama sonunda göz göze geldik. Eğer içinde hala eski Enes, benim Enes'im varsa göz göze geldiğimizde gözlerini çekemezdi. Göz göze geldiğimizde göz bebekleri büyümüştü ve sanki gözleri dolmaya başlamıştı. İçerilerde bir yerlerde hala benim Enes'im vardı ama benden saklıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enes Batur Ve Ben ♡
FanfictionSınıfa girdiğimde Enes hala kafasını masaya koymuş uyuyordu. Enes'in yanına gidip onun gibi kafamı masaya koydum ve Enes'in yüzünü incelemeye başladım. Dudakları hafif aralıktı ve burnunda gözlüğün yapmış olduğu bir iz vardı. Bunlar haricinde kirpik...