Eve geldiğimde bile aklım hala olaylardaydı. Nasıl olmuştuda Enes aynı günde hem bana şarkı söylemiş, hem beni korumuş hem de dudaklarıma küçük bir buse kondurmuştu ? Aklım hala almıyordu olanları. Artık sadece yatağıma gidip hiçbir şey düşünmeden uyumak istiyordum. Artık sadece eski hayatımı istiyordum. Enes hayatıma girdiğinden beri sakin geçen bir günüm yoktu. Hayatıma girmesi hem artıydı benim için hem de eksi. Artı yönü onunla beraber hayatıma renk gelmişti, eksi tarafıda hayatım eskisi gibi değildi. Eski hayatımı özlüyormuydum ? Evet tabiki ama şimdiki hayatımda oldukça güzeldi. Hayatım Enes'ten öncesi ve Enes'ten sonrası olarak ikiye ayrılmıştı. Yatağıma kadar gidip yatağıma yattım. Kafam yastıktayken gözüm telefondaydı. Telefon mu bekliyordum ? Kesinlikle telefon bekliyordum. Hatta şuan Enes'in beni aramasını beklemek ne kadar acıydı. Yatağımda dört dönerken telefonuma mesaj geldiğini işittim. Telefonu elime aldığımda Enes'in mesaj attığını gördüm. Heyecanla yatağımda doğrulup telefonu elime aldım. Telefonumun şifresini girip mesaja baktım.
Gönderen; Bay Ukela
Dışarı çıkabilir misin?Yazıyordu. Gözlerimi kocaman açıp yataktan kalktım ve penceremden dışarı baktım. O...gelmişti. Şuan kapımızın önünde beni bekliyordu. Yatağımda duran mavi kapişonluyu alıp kapıdan çıktım. Binanın dışarıya açılan kapısına geldiğimde durup kapının kenarındaki boy aynasına baktım. Saçımı elimle düzeltip sesimi kontrol ettim. Heyecanlanmış mıydım? Kapıdan çıkınca Enes ile göz göze geldik. Büyük adımlarla Enes'in yanına gittim.
"Niye geldin?"
"Gelemez miyim?"
Dedi tatlı bir ses tonuyla.
"Soruma soru ile cevap vermesen?"
"Peki tatlım. Seni kaçırmaya geldim."
Küçük bir kahkaha atıp,
"Öyle mi?"
Dedim.
"Gerçekten bak."
"Ya Enes tamam hadi şimdi git."
"Gidiyoruz."
Sol eliyle, sağ elimi kavrayıp yürümeye başladı. Elimi kaç defa geri çekmeye çalışsam da tabi ki başarılı olamadım. Bu yürüme yerini zamanla koşmaya bıraktı. Enes önden koşarken bende beni götürdüğü tarafa koşuyordum. İlerde yerden su veren fıskiyeleri görünce gözlerimi kocaman açıp Enes'i durdurmaya çalıştım.
"Enes hayır! Enes fıskiyeler, Enees!"
Dememe kalmadan fıskiyelerin arasına girmiştik. Enes durup diğer elimi de tuttu ve beni etrafımda döndörüp sırtımı göğsüne dayadı. Nefesi boynuma değerken biz ıslanıyorduk. Gözlerimi kapatıp sadece tenimdeki nefesine odaklanmıştım. Yüzümdeki aptal gülümsemeyi silemiyordum. O an ne ıslanmak umurumdaydı nede insanların bize attığı garip bakışlar.
"Şimdi sırılsıklam aşığım işte."
"Enes espirini.."
Deyince kahkahama engel olamamıştım. Beni kendinden uzaklaştırıp kendine döndürdü. Elimi kavrayıp kalbine götürdü.
"Burası senin evin."
Dedi. Alnına yapışan ıslak saçlarını diğer elimle arkaya doğru atıp elimi yanağına koydum. Yanağımdaki elime küçük bir öpücük bırakıp kafasını elime yasladı ve bana ponçik ponçik bakmaya başladı.
"Enes..."
"Şşş...şuan huzuruma bakıyorum. Şuan benim için dünyada sadece huzurum ve ben varız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enes Batur Ve Ben ♡
FanfictionSınıfa girdiğimde Enes hala kafasını masaya koymuş uyuyordu. Enes'in yanına gidip onun gibi kafamı masaya koydum ve Enes'in yüzünü incelemeye başladım. Dudakları hafif aralıktı ve burnunda gözlüğün yapmış olduğu bir iz vardı. Bunlar haricinde kirpik...