Bölüm şarkısı: Hande Mehan, Sen beni güzel hatırla.
&
çoğu şeye alıştım senden sonra ama yokluğuna fırlattığım tüm bıçaklar yalnızlığıma saplandı. çiçekler sunmanı beklemiyordum evet ama dikenlerin yerini söylersin sanıyordum en azından. zaten gideceğini biliyordum, tüm çabam biraz daha kalmanı sağlamaktı. geri dönmeyeceğini de çok iyi biliyordum, ama beni bırakırsın sanıyordum; kendimde.
sana kırgın değilim sevgilim, sana kızgın değilim. çünkü seni tanıyordum. sadece yanılmak istedim, yenildim.***
Cihangir Tekeli: Anlamadım. Anlamak da istemiyorum. Her kimsen, yaşadıklarımızı baştan savma öğrenmişsin anlaşılan. Asya ile benim neler yaşadığımızı tam olarak öğrenmeden benim karşıma çıkma. Asya benden kimseye kötü bahsetmez, onun kardeşi bile olsan laf söyletmez buna eminim. O yüzden beni böyle şeylerle vurmaya çalışma.
054**: Madem emindin neden terk ettin onu? Madem sana toz kondurmayacağından bu denli şüphen yoktu ne diye onu bi başına bıraktın?
054**: Çoğu şeyi biliyorum çocuk.
054**: Neler bildiğimi zamanla sen de öğreneceksin merak etme. Ne kadar sancılı olur bu süreç bilmiyorum. Ama sen sancısını bilmek istersen bir bıçak alıp bileğine sorabilirsin.
Cihangir Tekeli: Ben onu bıraksam bile beni sevmeye devam edeceğini biliyordum. Kimseye bir şey anlatmayacağını, benden kötü bahsetmeyeceğini biliyordum. Ama korktum sevgili anonim. Anladın mı? Evet çok saçma gelebilir herkese, ama ben korktum ve kaçmak istedim. Beni o çukurda yalnız bırakmayacağını bilsem bile gitmek istedim. Beni bunun için sonsuza kadar yargılayabilirsin. Ama onu görmeme ve ne kadar pişman olduğumu söylememe engel olamazsın.
054**: Kendinden bu kadar eminsin o halde durma. Tüm yollar senindir. Ara bakalım bulabilecek misin onu.
054**: Bak bakalım hangi toprağın altında, çiçekleri açmış mı iyice bak. Belki gitmişken sularsın da onları.
Cihangir Tekeli: Aklınca benimle dalga geçiyorsun herhalde ama merak etme onu bulacağım, sana gerek yok.
054** |görüldü|
Cihangir elindeki telefonu öfkeyle yatağa fırlatıp odasının kapısına yöneldi. Eve geleli birkaç hafta olmuştu ama babasıyla doğru düzgün konuşamamıştı. Babası onun bir şeyler anlatmasını bekliyordu, o da birilerinin sormasını bekliyordu. Şu birkaç gündür tek tük kelime hariç ağzını bıçak açmıyordu. Sürekli olarak konuştuğu kim olduğunu bilmediği birisiydi yalnızca. Onunla konuşmak da sinirlerini bozuyordu. Asya hakkında hem her şeyi öğrenmek, hem de hiçbir şey bilmemek istiyordu.
Aşağı inerken merdivenlerde annesiyle karşılaştı.
"Ben de senin yanına geliyordum. Kahvaltı hazır gel biraz bir şeyler ye oğlum. Kaç gündür ne haldesin, yüreğim el vermiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYİZ
Novela JuvenilHer şeyi üstlenmekten, her şeyle yüzleşmekten kaçan bir adamın dağ gibi bir acı omuzlarına çökünce başlıyor hikaye. Cihangir, genç yaşında ellerine bulaşmış iki kanın günahıyla yeryüzüne sığmaya çalışıyor. Birine geç kaldığı için artık hiçbir telaşı...