Savaş geçirdiğim ikinci gündü bugün aramızda çok az sohbet olmuştu hatta neredeyse hiç konuşmamıştık ikimizde koca evde ruhları çiğnenmiş iki kişiydik. Bizimkilerle de çok fazla konuşmamıştım, günlerim yarısı camdan bakmakla geçiyordu. Savaşla buluştuğumuz tek bir an vardı yemek yapımı ve yemeği yeme sırasıydı.İkimizde cidden kaybolmuştuk, bu yaşımıza kadar kimsesiz geçirmiştik hayatlarımızı hiç kimse olmamıştı şuan benim iki tane yakınım var peki Savaş'ın tek bir oda kuzeniydi. Tüm günüm hep bu düşüncelerdi her saatim, her dakikam, her saniyem. Akşam yemeği hazırlama sırası ondaydı sıraya bölmüştük, ama eli cidden lezzetliydi.
Yemeği sessiz bir şekilde yiyorduk, yemeği bitirirken telefonum çalmıştı arayan babamdı tereddüt etmeden açmıştım " Çabuk evden çıkın" " Ne! Ne dediğini anlamıyorum baba"
Bunu söylediğim an ile silahların patlama anı birdi. Silahların camları patlatma sesleri düşünmeme engel oluyordu, Savaş kafamı eğip mutfaktan bahçeye doğru çıkartıyordu bağırarak "Almina bu evi sen biliyorsun nereden kaçabiliriz" beynim durmuş kafam çalışmıyordu, en sonunda tek düze bir ses ile " B-bahçede bir kapı var ormana açılıyor oradan kaçabiliriz. " Hızlı bir şekilde kendimizi göstermeden kaçmaya çalışıyorduk, kilolu takım elbiseli bir adam " Efendim buradalar kaçıyorlar" Savaş sesli bir şekilde " Ha siktir" dediğini duymuştum.
Tam kapının oraya gelmiştik ki tek bir silah sesi hatırlıyorum sonrada ince bir şekilde batan kasıklarımdaki ağrı Vurulmuştum. Gözlerim kasıklarıma doğru indiğinde üzerimdeki tişörtün kan içinde olduğunu gördüm. Gözlerim yavaş yavaş sönüyordu en son hatırladığım şey Savaş'ın beni kucağına alıp ormana doğru koştuğuydu.
-----------------------------------------------------------
(Yazar anlatımıyla)
Savaş izini kaybettirmek için olabildiğince hızlı koşuyordu, kucağındaki Almina'nın kanları üstüne bulaşmış tepki vermeden koşmaya çalışıyordu. Bir beş dakika daha gittikten sonra yere oturup Alminanın kanamasını yavaşlatmak için yarayı bir bez parçası ile bağlıyordu
Savaş eline cebinde bulunan telefonu alıp en son aranan babasından farklı birini aradı kendi babasını aradı telefon son dakikada açıldı Savaş direk söze girip " Acilen bize bilindik bir hastane söyle yani sizi tanıyan" "Sakin ol ne oldu " Savaş bağırarak " Almina bayıldı ve kan kaybediyor ormanın ortasındayız" "Olduğunuz yere ambulans ekibi gelecek onlar sizi Pınar Hanım'a götürecek sakin ol" deyip kapattı telefonu.
Almina'nın kanaması durmaksızın devam ediyordu kendini yanında duran su geçişini sağlayan duvara yaslanıp kucağında duran yarı ölü kızın yüzüne son bir dokunuş yapıp kafasını duvara yasladı. Siren sesleri gittikçe yakınlaşıyordu ambulans' dan inip çocuğun kucağındaki ölü soğuk bedeni alıp ambulansa bindirirlerken kendisini de yanına bindirmişlerdi. "Kalbi atmıyor kalp masajı yapın" donuk bir şekilde olanları izliyordu. Bir kaç kez daha kalbine darbe alınca kalbi tekrardan atmaya başlamıştı.