**1gün sonra
Umut'un evinde kalmıştık 2 gün boyunca, Emek hanım çok iyi karşılamıştı bizi. Babamı 3 gündür göremiyorum nede konuşabiliyorum. En son sesini duyduğum da karımı görmeye gidiyorum demişti, o günden sonra her saat aramıştım ama hiç birinde açmamıştı.
Ceren ve ben Öykünün odasında kalıyorduk, Savaş ise Umut'un odasında yatıyorlardı. Öykü Umut'un kardeşiydi. Kızıla dönük saçları vardı ve yüzünün bir çok yerinde çiller vardı bu onu gereğinden fazla tatlı yapıyordu. Oda bizimle aynıydı ama Umut ona kardeşim diyordu.
-------------------------------------------
Gözlerimi hafif hafif açmaya başlamıştım, tamamen uyandığımda burnuma kahvaltı kokusu gelmesiyle karnım acayip şekilde guruldamıştı. Hala uyumakta olan Ceren ile Öyküyü rahatsız etmeden odadan çıkıp Emele ablanın yanına gitmiştim.
Yüzünde ki sıcak gülümseme ile bana bakmıştı, "Günaydın Emel abla" "Günaydın kuzucum, uyanmadı mı iki uykucu" "Yok daha uyanmadılar, yardım edeyim mi sana?" koluyla beni itip istemediğini söyledi "Sen git diğer iki hödüğe bak uyanmışlar mı? Uyanmamışlarsa su dök suratlarına. Sonra da kızları uyandır" kafamla tamam işareti yapıp tabakta duran bir parça salatalığı ağzıma attım ve odaya doğru yöneldim.
Kapıyı tıklatıp içeriye girdiğimde o kadar komik bir manzara vardı ki. Umut'un bir bacağı yataktan düşmüş Savaş yüzüne doğru geliyordu. Gülmeme bir son verip sırt üstü yatan Savaş'ın sırtına çıkıp çiğnemeye başladım. Savaş ne olduğunu bilmeden bir anda ayağa kalkınca dengemi kaybedip yeri bulmam bir olmuştu, kalçamı o kadar sert yere vurmuştum ki yavaş yavaş geçmeye başlayan morluklarım tekrardan moraracak gibi hissediyordum.
"Ya yuh artık öküz kıçımı kırıyordum az kala" gözlerini şaşkınlıkla açan Savaş "Almina sen aptal mısın kızım? Uyuyan insanın sırtına çıkılır mı?" gözlerimi devirip " Çok da güzel çıkılır" diyip yerden destek alıp ayağa kalktım. Komodinin üzerinde duran su bardağında kalan suyu alıp Umut'un yüzüne dökmemle üzerine atlamam bir olmuştu. Umut hiç ani tepki vermeden "Almina saçlarını yüzümden çek" diye emir verir gibi konuşmuştu. "Çekmiyorum be hadi bakayım"
Umut bir andan belimden tutup yere atmıştı. Yere düşerken ayağım uzanmış olan Savaş'ın kafasına sertçe vurmuştum. Kafamı ve gövdemi yer yatağına düşürdüğü için Umut'a içimden teşekkür etmiştim. "Almina sen bugün bana zara mısın kızım?" diye bağırmıştı acı içinde Savaş. "Ya benim mi suçum, Umut yapıyor hep" Umut bir anda yatakta doğrulup " Ya sabah sabah bu ne neşe Almina az sakin ol yavrucum"
Emel teyze uyanan iki kıza günaydın diyişini duyunca. "Cereeeeeeenn Öyküüüüü" dye bağırmıştım birden, ikisi de hızlıca koşup "Ne oldu?" diye merakla sorunca " Şu iki zibidiyi dövelim mi?" Öykü sanki günlerdir bugünü bekliyormuş gibi gözlerini kısıp "Tabi ki de evet diyip" Umut'un üzerine atlamıştı. Ceren elini uzatıp beni kaldırdığında, ikimizin de bakışları Savaş'a kaymıştı. Savaş Umut'un yolunan saçlarını ve attığı yardım çığlıklarını görüp " Özür dilerim kardeşim ama kendi hayatım daha önemli" diyip kaçmaya çalışmaya yeltendiği gibi Ceren saçından tutup çekmişti.
"Ben tutuyorum Almina sende vur istersen biraz" tamam diyip tekrardan sırtına çıkıp boynunu sıkmaya başladım. "Alima bo ğu lu Alm-" Umut Öykü'yü alıp "KIZIM SEN NE YAPIYORSUN BE KARDEŞİN MİYİM DÜŞMANIN MIYIM BELLİ DEĞİL BE?" Öykü dengesini kaybedip Savaş'ın bacağına düşmüştü, Savaş'ta dengesini kaybedip topallamaya başlamıştı.
Hala Savaş'ın boğazını tutuyordum Ceren de hala saçını tutuyordu. Ortada çok komik bir durum vardı. Sonunda saçını Cerenin elinden kurtarıp yere düşmüştü. E onunla beraber bende düşmüştüm, tekrardan yere sert bir şekilde kalçamı vurunca büyük bir şekilde bağırmıştım. Gözlerim fazlasıyla dolmuştu, ağlamak için dudağımı ısırmaktan artık kanayacaktı.
"Almina iyi misin?" Öykünün sorduğu soruyla gözlerimi açtım "O günden beri kalçamda çok büyük morluklar, çürükler var. Sabahtan beri o tarafıma düşe düşe canımı acıtıyordu, e şimdi tekrardan düşünce canım daha çok acıdı" Daha sonra çok fazla konuşmadan Emek ablanın çağırmasıyla hepimiz mutfağa gittik.
---Kahvaltı sırasında-----
"Çocuklar bugün dışarıya çıksanız mı? Hem bir değişiklik olur" "Ay evet ya biraz çıkalım, hem kafamızı dağıtırız olmaz mı?" Ceren bana bakıp ne yapacağız diye kafa salladı. Umut söze girip "Şahsen bana uyar kızlar sizce" "Ben zaten senin hayvanınım dimi Umut" Savaş'ın dediğine hepimiz gülmüştük. Şu aralar iki hödük iyi anlaşmaya başlamışlardı. İki gündür bize Öykünün verdiği gecelikler hariç aynı kıyafetleydik. "Benim ilk önce bir eve gitmem lazım, hem babamla konuşmam gereken konular var." "Bende bir eve giderim o zaman" deyip kahvaltıyı bitirip kaldırmaya yardım ettikten sonra. Osman abiyi arayıp gelmesini rica etmiştik.
"Hoş geldiniz çocuklar, görüşmeyeli nasılsınız" Osman Abinin sevecen yüzü hepimizi güldürmüştü. Biraz daha sohbet ettikten sonra arabada bir sessizlik oluştu. Eve varana kadar bazenleri birbirimize bir şeyler sormuştuk.
Eve vardığımızda, evde kimsenin olmadığını fark edip Osman Abi'den anahtarları isteyip arabadan çıktım. Benimle birlikte arabadan inen Savaş'a arabada beni beklemesini söyleyip onu durdurmuştum.
En son bu evde ikimiz kaldığımızda hem saldırıya uğramış hem de vurulmuştum. Kapıyı açtığımda etraftaki cam kırıkları her yeri kaplamıştı, büyük bir ihtimalle o zamandan sonra kimse gelmemişti. Hızlıca merdivenlere yönelip odaya girdim, yatağın altından orta boy valizi alıp içine okul formasını, kıyafetlerimi ve başka ihtiyaçlarımı koyup kapattım. Okul çantasına defterleri, kitapları, şarj kablomu ve kulaklığımı koyup odadan çıktım. Cüzdana biraz para almak için babamın odasına girdim, yine her zaman ki gibi odası toplu ve düzgündü. Kasaya şifreyi girip 350 TL civarında bir para alıp kasayı kapattım. Tam odadan çıkıyordum ki masadaki bir kaç dosyaya gözüm ilişmişti. Elime alıp baktığımda bunların dosya değil alışveriş faturası ve bir kaç gerekli belge olduğunu gördüm.
Aşağıdakileri daha fazla bekletmeden dosyayı çantanın içine koyup evden çıktım. Merdivenlerden dikkatsiz ve sinirli bir şekilde inerek çok fazla ses çıkartmıştım. İçimden söylene söylene "Kimi aldın acaba karı olarak, ben kimim ki onun hayatında, 3 haftadır görmüyor beni ben umurunda değilim gitmiş bir karı almış. APTAL" son söylediğim kelimeyi bağırarak söylemiştim galiba ki Savaş evin kapısından girerek "İyi misin? Niye kendi kendine konuşuyorsun deli" yüzüne umursamaz bir bakış atıp dışarıya çıktım. Oksijenli havayı içime soluyarak "Sadece sinirlendim, bir şey olmadı" diye bağırıp çantayı ve bavulu bagaja atıp arabanın içine geçtim
-----------------------------------------------------------------
927 kelimelik bir bölümle karşınızdayım
Keyifleriniz nasıl?
Sizce dosya ne dosyasıydı?
Karım dediği kişi kimdi?
Ve son olarak ne faturasıydı?