Gözlerimi açtığımda soğuk, bomboş ama büyük bir yerdeydik. Yanımda 3 tane daha tahtadan sandalye vardı, gözlerimi biraz daha açınca sandalyelerin üstünde Ceren, Umut ve Savaş vardı. Hepimizin elleri bağlıydı, gözlerimi tamamen açtığımda her şeyi artık tamamen görüyordum. Benden sonra yavaş yavaş Umut açmıştı gözlerini, hepimizin tam ortasında bir varil vardı. 5 dakika boyunca kendimize gelmeye çalıştık, "Neredeyiz biz" diye sinirlenen Savaş'a olayı Umut anlatıyordu. Hızlıca gelen ayak sesleri bize biraz daha yaklaşmıştı. İçeriye geldiğinde bizi kaçıran adam tam olarak ortada duruyordu yanında korumaları falan vardı, orada birinin yüzünü çok yakın görmüştüm kendime. Savaş direk söze girdi " Siz kimsiniz ve bizi niye kaçırdınız" adam alçak bir şekilde bir gülüş atmıştı. " Neye gülüyorsun lan puşt" " Bak yavrucum bana bağırma" diye bağırmıştı. Üçümüzde birden söze girmiştik, hepimizin sözleri birbirine karışıyordu.Adam yanındakilere bir şeyler söyleyip onları yanından yollamıştı. Aramızda bir tek Ceren uyanmamıştı, boynu tamamen düşmüştü altındaki siyah pijaması dizlerine kadar ıslaktı. Umut'a baktığımda yüzünde hiç görmediğim o yüz ifadesi vardı, Ceren'e bakıyordu tam olarak.
Adam tam ortamıza doğru gelip " Şimdi çocuklar benim sizinle bir işim yok, benim işim şu sarı kız ile Ali'nin kızı ile işte. Ve arkadaşlar biraz sert vurmuş herhalde bu kız niye uyanmadı." Hiçbirimizden bir çıt bile çıkmıyordu, benim yanaklarımdan süzülen gözyaşları artık gözlerimi acıtıyordu. "Hava soğukmuş şunu yakalım" diye kocaman yerin içinde en uca gidip odun alıp getirdi. Varilin içine koyup tek bir ateş ile yakmıştı. Adam yanımızda bira daha kalıp gitmişti.
Adamın gittiği an Ceren'e uyanması için bağırmaya başladım Savaş sesimi bölüp "O şekilde uyanmayacak biliyorsun dimi" Umut geldiğinden beri Cerenden ayırmanıştı gözlerini "Sizce bir şey mi olmuştur?" "Hayır olmamıştır, Ceren güçlü biri bir şey olmamıştır" sesimdeki hıçkırıklar dolayısıyla dediğimin anlaşıldığından emim değildim. Ağlamayı bırakmalıyım diye kendime anlık sözler veriyordum ve biraz sürdükten sonra ağlamayı tamamen kesmiştim. Buradan çıkmak için bir şeyler düşünmeye başlamıştım, ama elimde kalan hiçbir yeri olmamıştı.
5 dakikalık bir süre sonra dışarıdan güçlü bir şekilde araba sesi gelmişti, birkaç el silah sıkılmıştı. Adan içeriye girip "Ali Beyler'de teşrif ettiler sonunda." Ne buraya gelen babam mıydı?
Yıpranmış demir kapıyı kırıp içeriye girmişti girer girmez bizi görmeden "Beni bu dışarıya koyduğun adamlar ilemi işimi bitirecektin, azıcık beyin kullan be adam" Adam gözlerini belertip "Sence şu an beyin kullanmış mıyım?" diyip bizi göstermişti. Babamın yüzü şok ifadesi almıştı "Ya ulan piç çocuklarımın ne alakası vardı, vurduğun yetmiyormuş gibi birde" demişti. Adam bir işaret vermişti, kendi adamları elinde bir parça bez ile yanımıza gelip bizi bayıltmışlardı. Tek gördüğüm şey Şavaş'ın bana bakışı ve Umut'un Cerene bakışıydı...