0.0

860 61 85
                                    

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 .

Yeni ev, yeni hayat, yeni bir sayfa ve yeni başlangıçlar.

Osaka'ya taşınalı iki gün olmuştu. Yaşadığımız mahalle ve evler güzeldi, bana göre bu kadar güzel bir eve göre oldukça uygun bir fiyata anlaşmıştı babamlar. Ayrıca komşularımız da iyi insanlara benziyorlardı -daha tamamı ile tanışma fırsatım olmamış olsa da- . Ek olarak okulum evime yakın sayılacak bir mesafedeydi, araba, servis veya otobüsle uğraşmak istemiyordum. Yürüyerek on - on beş dakika içerisinde okul bahçesinde olacaktım.

''Ben çıkıyorum okuldan sonra görüşürüz!''
''Ama tabağına dokunmamışsın bile.'''
''Aç değilim, okulda yerim anne.'' dedim ve kapıyı kapattım. Okulun ilk günüydü ve zaten kahvaltı yapmayı sevmeyen biri olarak yeni okulumun heyecanı ve stresi üstüne hiçbir şey yiyememiştim. Canım hiçbir şey yemek istemiyordu ve aç hissetmiyordum.

Sırtımda çantamla evden neredeyse on metre uzaklaşmıştım ki evimizin yanındaki binadan bir çocuk çıkmıştı. Yüzünü görememiştim, benden biraz uzakta elleri ceplerinde, sırtındaki siyah okul çantasını tek koluna takmış, kafasına okul ceketini örtmüş yürüyordu. Evimin yanındaki binada yaşıyordu ve formasından anladığım kadarı ile de aynı okuldaydık, bu da onunla arkadaş olmak istememe sebep oluyordu. Belki bana okulu ve bu çevreleri tanıtabilirdi. Adımlarımı hızlandırdım ve yanında yürümeye başladım, yetişince de adımlarımı onunkiler ile senkronize ettirdim. Kafasını çevirip beni bir süre süzdü fakat ona hiç bakmadım.

''Ne yapıyorsun?'' dedi şaşkın bir tonda.
''Yürüyorum, görmüyor musun?'' diye sordum ve bakışlarımı yüzüne çevirdim. Dürüst olmak gerekirse oldukça hoş bir yüzü vardı.
''Sadece arkadaş edinmeye çalışıyorum.'' dedim umut dolu bakışlarım eşliğinde. Hafifçe güldü.
''Sen yan binaya taşınan yeni kızsın değil mi?'' sorusunu başımla onayladım.
''Pekala, tanışalım o zaman. Ben Keita.''
''Ben Sumire. Memnun oldum Keita-kun.''
''Ben de memnun oldum Sumire-san, alışabildin mi buralara bari?''
''Evet, güzel bir ev, güzel bir mahalle ve iyi komşular varmış gibi duruyor.''
''Komşular... İyi sayılırlar, herkesle yakınlaşmanı önermem. Özellikle de Kaname ve arkadaşlarından uzak durmalısın. Ne demek istediğimi zamanla anlarsın Sumire-san.''

Kaname nasıl biriydi ki ona karşı dikkatli olmamı söylemişti. Ben bunları düşünürken okul bahçesine varmıştık ve aklıma müdüre bırakmam gereken dosyalar geldiği için Keita'ya veda edip okul binasına hızla adımladım, Keita'da bahçede bir kaç arkadaşını görmüş ve o tarafa yönelmişti. Binadan içeriye giriş yapınca müdür odasının nerede olduğunu bilmediğimi fark ettim ve Keita'ya sormadığım için kendi kendime göz devirdim. Her hangi birine sorabilirdim sanırım. Çevremde konuşabileceğim tarzda birilerine bakmaya başladım, belki bir öğretmen, bir çalışan yada bir öğrenci. Gördüğüm ilk öğrenciye yöneldim. Uzundu, ilgi çekici bir görüntüsü vardı, kumral saçları, açık teni ile güzel gözüküyordu.
''Merhaba, acaba bir şey sorabilir miyim?'' başıyla onayladı ve meraklı gözlerini üzerimde süzdü, pekala çok güzel bakıyordu ama hafif bir çapkınlık vardı bakışlarında .
''Acaba müdürün odası ne tarafta bili-''
''Sumire-san!'' cümlemi tamamlamama engel olan Keita'nın sesi ile arkamı dönmüştüm, cümlem yarıda kalmıştı. Meraklı gözlerle ona bakmaya başlamıştım ki birden yanıma doğru hızla adımlamaya başlamıştı.
''Benimle gelir misin, biraz önemli de.'' dedi. Ne olduğunu anlamamıştım bile, o önden ilerlemeye bense onu takip etmeye başladım. Biraz ilerledikten sonra durdu. Eliyle arkasındaki kapıyı gösterip konuşmaya başladı.
''Müdürün odası burası, o konuştuğun çocukta sana kesinlikle uzak durman gerektiğini söylediğim Kaname'ydi. Ciddiyim ondan uzak durmalısın.''
Önemli dediği şey bu muydu? Ayrıca tepkisi biraz abartı değil miydi? Bu kadar korkacak ne yapmış olabilirdi ki? Sanki geçmişte birini öldürmüş gibi tepki veriyordu. Ayrıca kiminle konuşacağıma da ben karar verirdim. Uyarısı için minnettardım fakat geri kalanı beni ilgilendirirdi. Daha fazlasına karışma hakkı yoktu.
''Bak Keita-kun. Gerçekten çok memnun oldum tanıştığımıza ama kiminle konuşup kiminle konuşmamam gerektiğini kendi başıma anlayabilirim, uyarını yaptın ve daha fazlasına ihtiyacım yok. Kimin kötü kimin iyi olduğuna kendim karar vermek istiyorum...'' Durdum ve bir süre yüzünü inceledim gerçekten endişeli duruyordu fakat endişelerinin yersiz olduğunu düşünüyordum. O da sıradan bir ergendi, biraz çapkın ve muhtemelen kendini kızlara havalı göstermeye çalışan bir ergen. En azından şimdilik böyle düşünüyordum.
'' Müdürün odasına getirdiğin için de teşekkürler.'' dedim ve onu orada bırakıp arkamdaki kapıdan içeri girdim.

İçerisi oldukça hoş gözüküyordu, güzel dekore edilmişti, masada önündeki kağıtlarla ilgilenen hafif kilolu ve otoriter bir havaya sahip adama doğru yöneldim. Dosyaları bıraktım ve sınıfımı ve yerini öğrenip odadan ayrıldım, yüzündeki samimiyetten yoksun gülümsemesi ile sınıfımı tarif etti ve okulda güzel zaman geçirmem adına birkaç bir şey zırvaladı. Bende onun yüzündeki samimiyetten yoksun gülümsemeyi kopyalayıp ona sundum, teşekkür edip odadan ayrıldım. Ardından da adımlarımı merdivenlere yönlendirdim, ikinci kata çıkıp soldan ikinci kapıya girmem gerekiyordu zira dersim felsefeydi ve felsefe sınıfına gitmem gerekiyordu. 

.

''İlk günün nasıl geçti tatlım?''
''İyi gibiydi, ortam biraz tuhaf ama yine de alışabilirim gibi.'' dedim çatalım yordamı ile yemeğimi kurcalarken.
''Tuhaf mı?''
''Evet tuhaf, ayrıca yan komşumuz ve karşı komşumuz ile ortak çok fazla dersim var.'' annemin yemeğimi kurcalamamdan rahatsız olduğunu belirten bakışları yüzünden tabağımdaki hala sıcak yemekten biraz aldım.
''Biri paranoyak, birisi de psikopat, biri de katil - katil olan bir alt mahallede yaşıyormuş-. Bir kaç kafa dengi kız öğrenci var ama bu çevredekiler bir tuhaf.''
'' Neden katil, paranoyak ve psikopat olduklarını düşünüyorsun?'' dedi annem imalı bakışları altında. Daha ilk günden en garip okul günümü geçirmiştim, bir de üstüne bu tuhaf tiplere karşı ilgi duyduğumu mu ima ediyordu bu bakışlarıyla? Üzgünüm anne ama hiç sanmıyorum.
''Paranoyak olanın adı Terazono Keita, kendisi yan komşumuz. Bir alt mahallede yaşıyor dediğim Etsuyo Kaname sanki bir cinayet işlemiş gibi onunla kesinlikle konuşmamam gerektiğini söylüyor ve ne zaman onu görse yolunu değiştiriyor. '' dedim hafif kahkaham eşliğinde. Bu duruma bir kaç kez şahit olmuştum ve dürüst olmak gerekirse çok komik gözüküyordu. Keita büyük bir adrenalin ve korku ile tek ayak üstünde yüz seksen derece dönüyor ve hızlı adımlarla uzaklaşıyordu. Daha sonra da en yakınında bulunan öğretmenle bir muhabbete girişiyordu.

''Peki sen ne düşünüyorsun?''
''Ben Kaname ile daha pek konuşma fırsatı elde edemedim ama kiminle takılmam gerektiğine ben karar verebilirim.''
''Peki psikopat olan? Onun neden psikopat olduğunu düşünüyorsun?''
''Aslında o psikopat mı emin değilim. Sadece biraz tuhaf biri ve karşımızdaki binada yaşıyor.'' dedim camdan karşıdaki evini izleyerek.
''Ne tuhaflığını gördün ki Sumire?''
''Bilemiyorum anne, belki ben abartıyorumdur ama sürekli bir yere odaklanıyor ve dakikalarca öyle kalıyor olması biraz ürkütücü. 
''Bu çok tuhaf bir şey değil ki Sumire, adı ne peki?'' Anneme onun hakkında olan bütün düşüncelerimi söylemeyecektim. O çocuğu nedensizce tanımak istiyordum ve anneme kolundaki çizgi çizgi yara izlerinden, onunla konuşmaya çalıştığımdaki soğuk bakışlarından ve sürekli yanında taşıdığı minik bıçaktan bahsedersem eğer onu tanımaya yönelik bir adım bile atamama izin vermezdi.

''Adı Haruto, Watanabe Haruto.''



Tahminimce bir çoğunuz Jeff the Killer hakkında az buz bir şeyler biliyorsunuzdur. Bu kitap Jeff the Killer ve Jane The Killer'ın hikayesi üstüne kurgulanmış bir kitaptır.  Bölümlerin çoğunda şiddet olacak ve rahatsız oluyorsanız okumayın, okuyup okumamak sizin seçiminiz ben şimdiden uyardım sizi. Umarım okumaktan zevk alacağınız bir kitap olur.

270221

OSAKA'S KILLER | Haruto Watanabe *Creepypasta*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin