1.5

195 18 16
                                    

Yine mezarlığa gitmiştim, son bir aydır neredeyse her hafta mezarlığa gidiyor ve annemi ziyaret ediyordum çünkü bir buçuk ay kadar önce annemi rüyamda görmüştüm ve Haruto ile olan ilişkimi kesinlikle onaylamadığını söylemişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yine mezarlığa gitmiştim, son bir aydır neredeyse her hafta mezarlığa gidiyor ve annemi ziyaret ediyordum çünkü bir buçuk ay kadar önce annemi rüyamda görmüştüm ve Haruto ile olan ilişkimi kesinlikle onaylamadığını söylemişti. Durum bu olunca ben de onu her hafta en az bir kere ziyaret eder olmuştum, gittiğimde ise sürekli Haruto'dan bahsediyor ve onu sevmesini sağlamaya çalışıyordum fakat kesinlikle laf anlamıyordu. En sonunda sinirlenmiş ve koşar adım eve geri dönmüştüm, bir daha geri gideceğimi de hiç sanmıyordum. Eski yapının önüne geldiğimde hızla kapıyı çaldım ve seslendim.

''Ruto-san~. Ben geldim!''
''Sumire-san?''

Kapının açılması ile yüzümdeki gülümseme genişlerken Haruto bir elini belime dolamış ve diğer eli ile maskemi çıkartıp dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Ufak bir öpücüğün ardından içeri geçmiştik, yorucu bir gündü ve ben kendimi pek iyi hissetmiyorum. Loş ışıklarla donatılmış kırmızı ve gri renkleri baskın olarak göze çarpan salona geçtiğimde gözlerimi kapatıp bir elimi alnıma götürdüm ve alnımı ovuşturdum. Gün boyu hapşırmış ve bu gece erken yatmak istiyordum, kendimi çok halsiz hissediyordum. Bu yüzden Haruto'ya ayrı yatmamızın iyi olacağını, böylece ona da bulaştırmayacağımı söylemiştim. O da çok üstelememişti fakat ne olur ne olmaz diye aynı odada yatmamızı, gece bir şey olması - kusmak, su istemem - gibi bir ihtimale karşın yanımda olmak istediğini belirtmişti, ben de onaylamıştım. Kendimi yatağa atmıştım, Haruto ise alt katta içki içmekle ve birkaç gün sonra yapacağımız baskının planlarına son kez göz gezdirmekle meşguldü, bu konularda fazla ayrıntılıydı, öyle de olması gerekiyordu. En ufak detaya bile büyük önem veriyor ve titizlikle her şeyi planlıyordu. Ben bunları düşünürken göz kapaklarımın ağırlaşmaya başlaması ile daha fazla dayanamayacağımı fark edip gözlerimi kapattım ve tatlı uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Karşımda gördüğüm minik bedenle kıkırdadım ve dizlerimin üzerine çömelip kollarımı iki yana açtım, arka bahçede kendi kendine oyun oynuyordu ve onu izlediğimi görmesi ile koca bir kahkaha patlatmıştı. Koşarak yanıma gelip minik kollarını bedenime sarması ile gülümsedim ve kokusunu içime çektim, bir elimi saçlarına götürüp saçlarını okşadım.

'Anne, babam dedi ki bugün birlikte pikniğe gidecekmişiz ama önce sana sormam gerekiyormuş çünkü eğer işin varsa gitmeyip sana yardım edecekmişiz. Son zamanlarda çok çalışıyormuşsun ve çok yoruluyormuşsun, bu yüzden sana yardım etmeliymişiz veya ufak bir tatil hepimize iyi gelebilirmiş.'
'Hm, öyle mi söyledi, küçük  bey şanslı gününüzdesiniz çünkü bugün işim yok. Nereye gideceğimizi de söyledi mi peki?' sorum üzerine kafasını iki yana sallaması ile kıkırdadım ve yavaşça geri çekilip ellerimi yanaklarına yerleştirdim.
'Gitmek istiyor musun bakalım?'
'Evet, istiyorum. Gitmeden önce minik kurabiyelerden de yapar mısın? Tatları çok güzel oluyor.' kurabiyelerimi sevdiğini biliyordum fakat bunu her dile getirdiğinde içim kıpır kıpır oluyordu.
'Yaparım tabi ki, ne zaman istersen yaparım meleğim.' ayağa kalktım ve bir elinden tutup evimize doğru ilerlemeye başladım. Üzerimde hissettiğim bakışlarla kafamı eğip minik oğluma baktım.

OSAKA'S KILLER | Haruto Watanabe *Creepypasta*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin