0.1

428 42 53
                                    

Kolay elde edebileceğiniz ve herkes tarafından bilinen şeyler insanların ilgisini pek çekmez

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kolay elde edebileceğiniz ve herkes tarafından bilinen şeyler insanların ilgisini pek çekmez. İnsanlar genel olarak meraklıdırlar, sırları, gizemleri ve biraz aksiyonu severler. Kapalı kutuları, minik oyunları, kolay elde edemeyecekleri, onları zorlayacak şeyleri severler. Sanırım bu yüzden benim dikkatimi Watanabe çekmişti. Uzaktan sıradan bir ergen gibi gözüküyordu fakat onda başka bir şey vardı. Belki yakışıklı yüzü ilgimi çekmişti, farklı aurası. Yada bu çevrede konuşmaya çalıştığımda beni tersleyen tek kişi olması ona karşı merak ve ilgi duymama sebep oluyordu, ergence tavırlarının sebebini merak ediyordum. Belki de benimle konuşmamasını kendime yediremiyordum, egoma ters düşüyordu belki de. Bilemiyorum sebebini ancak bildiğim tek şey bende merak uyandırdığıydı. Bu yüzden bugün o evden çıkarken onunla aynı anda çıkacak, yolun karşısına geçecek ve onunla konuşmaya çalışacaktım, bu muhtemelen onu rahatsız edecekti ama pekte umurumda olan bir durum değildi bu. Hemen karşı binada oturuyor oluşu ve bugün ilk dersimizin ortak oluşu işimi daha da kolaylaştıracaktı.

Sırtımda okul çantam, ellerim ceplerimde, sağ ayağımı yere sabırsızca vuruyor ve bir yandan da büyük bir dikkatle karşı binanın kapısının açılmasını ve oradan çıkıp okula yol alacak olan uzun ve biraz zayıf olan çocuğu bekliyordum. Annem gelip beni böyle gördüğünde garipsemiş ve ne yaptığımı sormuştu. Ona okula gitmek için mükemmel anı beklediğimi söylediğimde bana gülüp geç kalmamamı söylemişti, ona katılıyordum umarım geç kalmazdım. Bileğimdeki saatimi yoklarken dersin başlamasına yaklaşık yirmi dakika olduğunu görmüştüm, buradan okula gitmek sakin bir yolculuk yapacaksanız on beş dakika gibi bir süre gerektiriyordu. Tabana kuvvet koşacaksanız - ki hiç öyle bir planım yoktu- muhtemelen yedi sekiz dakika içerisinde kendinizi okulda bulurdunuz. Koşmak gibi bir niyetim yoktu bu yüzden eğer Watanabe evden çıkmazsa on dakika sonra okula doğru yol almak zorunda kalacaktım.

Ancak karşı binanın kapısının açılması ve uzun bir bedenin dışarıya çıkıp yavaş adımlarla yürümesi bu sorunu ortadan kaldırmış oldu. Aceleyle anneme veda edip hızla evden çıkmıştım. Çıkarken farkında olmadan fazla gürültü çıkartmış olmam da bakışların bana yönelmesine sebep olmuştu. Watanabe tuhaf bakışlarını bir süre üzerimde gezdirmiş ardından göz devirip yürümeye devam etmişti, dürüst olacağım cidden yakışıklıydı. O uzaklaşırken bense arkasından salak salak bakıyordum, okula onunla yürüme planlarım tekrar aklıma geldiğinde ise koşar adım peşinden gittim.

Tam olarak arkasından yürüyordum, aramızda yarım metre bile yoktu. O sağ adım atıyordu, ben de sağ adım atıyordum, o sol adım atıyordu ben de sol adım atıyordum. Sağ, sol, sağ, sol, sağ, sol... Tanrım annesinin peşinden ayrılmayan minik ördek yavrusu gibi hissediyordum kendimi. Bu düşünce ile istemsizce kahkaha atmıştım ve arkasında olduğumu fark etmeyen Watanabe ise önce irkilmiş fakat kendini hızlıca toparlayıp birden hızla arkasını dönmüş ve kolumu tutmuştu.
Bu kesinlikle ama kesinlikle beklediğim bir tepki değildi. Ne yaptığını sorgularken bir yüzüne bir de bileğimi tutan eline bakıyordum.

''Napıyorsun?!'' aynı anda verdiğimiz tepki şaşırmama sebep olsa bile onun yüzünde en ufak bir minik değişimi bile yoktu.
''Yürüyordum, sen neden kolumu koparmak istercesine tutuyorsun?'' dedim sert bir tonda.
''Neden dibimde yürüyordun? Yürünecek başka yol mu yok?!'' sesi nasıl desem, çok tehtidkar ama bir o kadar sakin ve alçak çıkıyordu, sesinin de derin oluşu istemsizce etkilenmeme ve birazda gerilmeme sebep oluyordu.
''Bugün okula seninle birlikte gitmek istedim, arkadaş olmak istiyorum ve seninle tanışma fırsatım olmadı bu yüzd-''
''Arkadaş olmak istediğimi söylediğimi hatırlamıyorum.'' dedi ve tek kaşı havalandı.
''Arkadaş olmak isteyip istemediğini sorduğumu hatırlamıyorum.'' dedim bilmiş bakışlarım ve yüzümdeki hafif bir sırıtışla.
''Uza bücür, seninle uğraşmak istemiyorum.'' kolumu bırakıp yürümeye başlamıştı, bense duyduğum kelime karşısında şaşakalmıştım. Bana bücür demişti.
''HEY, SIRIK!'' hızlı adımlarla yanına varmıştım ve yürürken ona doğru bakarak konuşmaya başlamıştım.
''Ben Japonya kadın boy ortalamasının üstündeyim bana bücür diyemezsin, git geometride ortak ders aldığımız Hina-chan'a bücür de!''
''Benim için benden kısa olan herkes bücürdür ve görüyorum ki sen benden kısasın.'' dedi beni baştan aşağı süzerek ve tekrar önüne döndü, bense hala ona bakarak yürüyordum.
''Dünya senin etrafında dönmüyor Haruto-san''
''Dünyanın benim etrafımda dönmesine ihtiyacım yok zaten Sumire-san, benim etrafımda bir kaç insan dönse yeter.'' dedi, yeniden ilerlemeye başladı. Gerçekten saygısızdı, biraz bile duygu belirtisi göstermiyordu, nefret ve öfke haricinde tabii.
''Etrafında kimseyi göremiyorum ben Haruto-san.''
''Hatırlatırım ki sadece bir kaç gündür Osaka'dasın Sumire-san, benim hakkında bilmediğin çok şey var, fakat inan bana öğrenmek istemezsin.'' sesi gerçekten tehditkar çıkıyordu. O önde yürüyordu, bense arkasında ona ayak uydurmaya çalışıyordum.
''Neden seninle arkadaş olmak istememden bu kadar rahatsız oluyorsun?''
''Rahatsız olduğumu da nereden çıkarttın? Öyle bir şey söyledim mi ben?'' dedi ukala ukala.
''Söylemesen de tavrından anlayabiliyorum Haruto-san.'' Durdu, arkasını böndü ve resmen burunlarımızı dip dibe getirdi. Nefesini dudağımın üstünde hissedebiliyordum. Gözlerim fal taşı gibi açılmış bir şekilde onun boş boş bakan ve resmen hiç bir duygu içermeyen gözlerine baktım şaşkınlıkla.
''Madem rahatsız olduğumu anlayabilecek kadar zekisin, neden hala burnunun dikine gidip benimle yakın olmaya çalışıyorsun?'' dedi. Arkasına döndü ve okul bahçesinden içeriye doğru adımladı fakat birden geri döndü. Seri adımlarla tekrar yanıma geldi eğildi ve kulağıma fısıldadı.
''Burada gördüğün kimse masum değil Sumire-san, özelliklede en yakınındakilere dikkat etmelisin, mesela... Keita'ya. '' doğruldu, bir süre yüzüme boş boş baktı. Bense ona anlamadığımı belirtir bir şekilde bakıyordum. Kafamı karıştırmıştı, dengesizdi. Bana sırtını döndü, bir şarkı mırıldanmaya başladı ve elleri pantolonunun ceplerinde ağır adımlarla okula girdi. Bense hala orda dikilmiş duyduklarımı sorguluyordum. Yaklaşık iki dakika boyunca giriş kapısının önünde boş boş dikilip söylediklerini düşünüyordum. Beni düşüncelerimden kurtaransa dersin başlayacağını belirten zil sesi olmuştu. Transtan çıkmış bir şekilde etrafı süzdükten sonra yaptığım şeyden utanıp kafamı öne eğmiş, ellerimle de sırtımdaki çantanın kayışlarından tutarak okul binasında girmiştim, eğer biraz daha dikilseydim geç kaldığım için ceza yiyecektim.

Sınıfa girdiğimde Keita sırasında oturuyor ve notlarını kontrol ediyordu, Haruto ise hiç bir şey olmamış gibi bir yandan ağzındaki lolipop ile uğraşıyor bir yandan da elindeki mangayı okuyordu. Şahsen ben gereğinden fazla olan yakınlığımızdan etkilenmiştim fakat onda hiç bir tepki yoktu, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi gözüküyordu. Sanırım ona karşı olan ilk tespitim yanlıştı, ya da eksik. O psikopattan çok duygusuzun önde gideniydi. Ayrıca Watanabe'nin boş sözleri yüzünden Keita'ya karşı olan tavrımı değiştirmeyi de düşünmüyordum. 

Sırama çantamı bırakıp Keita'nın yanına ilerledim, son birkaç günde yakın arkadaş olmuştuk, fakat hala tuhaf paranoyaklıkları vardı.
''Günaydın Keita-san.'' dedim yüzümdeki samimi gözüktüğünü umduğum gülümsememle.
''Günaydın Sumire-chan.''
''Yine mi ders çalışıyorsun?''
''Evet, burs için sınava gireceğim ve yüksek bir puan almam gerekiyor biliyorsun.'' onu başımla onayladım, çok çalışkandı. Büyük hedefleri vardı ve gözü kara bir şekilde ilerliyordu. Ayrıca iyi bir arkadaştı, anlayışlıydı, yardım severdi, komikti ve bana dondurma alıyordu, dondurma önemli bir ayrıntıydı benim için.

Düşüncelerim yüzümde bir gülümsemeye sebep olurken sınıfa giren hoca ile sırama geri dönmüştüm. Sıkıcı bir geometri dersi beni bekliyordu.




Selaaaam!! Umarım beğenmişsinizdir. Bu daha başlangıç önümüzde uzun bir yol var ve inanın çok eğleneceğim :) Umarım siz de okurken eğlenirsiniz ve Umarım bölüm ilginizi çekmiştir!!! Bir sonraki bölümde tempomuzu biraz daha arttıracağız. Baiiiiii!

OSAKA'S KILLER | Haruto Watanabe *Creepypasta*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin