0.8

237 24 41
                                    

Aşk ve takıntının arasında çok bir fark yoktu bana göre, ikisinde de birisine deli gibi bağlanıyordunuz ve ben de ona deli gibi bağlanmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşk ve takıntının arasında çok bir fark yoktu bana göre, ikisinde de birisine deli gibi bağlanıyordunuz ve ben de ona deli gibi bağlanmıştım. Onu ilk gördüğüm zamanı çok net hatırlıyorum, ismi gazetede koca bir başlıkta yazıyordu, bütün sayfa sadece onun hakkındaydı, onun için özel olarak ayrılmıştı. Bu durum meraklanmama sebep olmuştu, dikkatimi çekmişti ve ben de makaleyi okumaya başlamıştım. İyi ki de dikkatimi çekmiş diyordum şimdi.
Makalede kısaca yakışıklı ve gizemli katilim Watanabe'nin bütün ailesini ve bir kaç arkadaşını öldürüp kayıplara karıştığından bahsediyordu, ayrıca bir arkadaşı da hastanelik olmuştu ve durumu hala kritikti. Nedenini bilmediğim bir şekilde bu yaptıkları oldukça ilgimi çekmişti, yaptığı işi taktir etmeye ve ona büyük bir hayranlık duymaya başlamıştım. Zamanla elime geçirdiğim bütün gazetelerde onun hakkında bir yazı arar olmuştum, bulunca en az iki kere okuyor sonra da o yazıyı gazeteden kesip minik Osaka's Killer kutuma koyuyordum, Watanabe hakkında olan bütün her şeyi bu minik kutu da biriktiriyordum, onun hakkında olan her şeyi bilmek istiyordum. Ona tapıyordum, o benim idolümdü, o benim için adeta bir ilahtı. Onu görmek istiyordum, onunla olmak istiyordum, ona yardım etmek istiyorum, hayatımı onun için tehlikeye atmak veyahut feda etmek istiyordum, onun olmak istiyordum, o da sadece benim olsun istiyordum..

Yeni okulumuzun ilk günüydü, prensim ve ben yıl ortasında okul değiştirmek durumunda kalmıştık. Prensim dediğim kişi benim küçük erkek kardeşimdi, onu gerçekten çok ama çok seviyordum, minik Niki'm, kahverengi saçları ve renkli gözleri ile beni büyülüyordu. 
Öğle arası saatlerinde Niki ile birlikte arka bahçede sakin bir şekilde yemek yiyebileceğimiz bir yer arıyorduk. Biraz köşe taraflarda yalnız bir ağaç gördük ve oraya hiç kimsenin gelmeyeceğini düşünerek ağacın altına oturduk fakat çok yanılmıştık. 

Daha oturalı iki dakika olmamıştı ki yanımızda aniden belirip bize kabadayılık taslamaya çalışan üst sınıf bir kız ile yemeğimiz başlamadan sona ermişti. Oldukça kaba bir tavırla adının Yuri olduğu, bu okulda onun ve arkadaşlarının kurallarının geçerli olduğu gibi şeyler zırvaladı, Yuri cümlesini bitirir bitirmez yanımıza iki kız daha gelmişti. İsimlerinin Hitomi ve Nako olduğunu öğrendiğimiz iki kız da onun okulda kuralları geçen diğer iki arkadaşı olduklarından bahsetmişlerdi. Oturduğumuz yerin onların yeri olduğunu, kalkmazsak bizi fena benzeteceklerini, bunun bir uyarı olduğunu ve bir daha asla tekrarlanmayacağını, okula yeni geldiğimiz için şu anlık onları tam olarak tanımadığımızı ancak her konu hakkında patronun onlar olduğunu ve kesinlikle ama kesinlikle onları kızdırmamıza sebep olacak hiçbir şey yapmamanız gerektiğini söylemişlerdi. Ancak Niki, Yuri'nin bizi yerimizden etme fikrinden hoşlanmamıştı ve ayağa kalkmıştı, durum bu olunca ben de Niki'ye destek olma isteği hissetmiştim ve iş içinden çıkılamaz bir hal almıştı. Başlayan sözlü tartışma Yuri'nin  yemeklerimizi etrafa saçıp, Niki'nin yüzüne oldukça sert bir yumruk indirmesi ile koca bir kavgaya dönüşmüştü, bense onu korumak için yerimden kıpırdayamıyordum çünkü Hitomu minik çakısını boğazıma dayamıştı. Etrafta öğretmenlerden eser yoktu ve Yuri ile tayfasının sorun çıkaracağını anlamış olan öğrenciler ise tartışma başlamadan arka bahçeyi terk etmişti. Kısaca bu durumdan kendi başımıza kurtulmalıydık.

OSAKA'S KILLER | Haruto Watanabe *Creepypasta*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin