5.Nubivagant

452 209 27
                                    

Nubivagant: Bulutların üzerinde gezmek, yükselmek

Büyük değişimlerden önce hep böyle olur.

İlahi bir içgüdüyle tehlikeyi sezer insanlar;

Tıpkı, denizin yüksekliğini görünce

Yaklaşan fırtınayı anladıkları gibi.

William tüm zaferinin ve savaşının bu haber karşısında söndüğünü hissetti, Lancaster kraliçesinin çoktan karaya ayak bastığını ve tüm bunların geç kaldığı için gerçekleştiğini düşündükçe eklemleri beyazlayana kadar yumruklarını sıkıyordu, askerler onun önünde selam verirken çabucak saraya gitmesi gerektiğini kavramıştı. Edward'ın tahta çıkması bekleniyor olmalıydı fakat herkes babasıyla ilgilenirken ya başka bir isyan olursa? Prens Edward'ın kuzenleri Fransa'ya kaçmış olsa da hala hayattaydı. Elini sinirle saçlarının arasından geçirdi ve yakınında gördüğü kılıcı tekmeleyerek kalenin içerisinden sıktı. Avazı çıktığı kadar bağırmak ve sesi kısılana kadar buna devam etmek istiyordu.

Bir zafer ve bir itibar umuduyla kat ettiği yol şimdi onun düşünmesine bile vakit vermeden kısa bir süre içerisinde  bitmiş ve atının iplerini ahıra götürmeleri için verirken kapının köşesinde onu bekleyen Hannibal'la gözleri buluşmuştu. Hannibal önünde eğildiğinde ağzını açarak bir şeyler söylemek istedi fakat William onun gözlerine bile bakmayarak odasına yöneldi ve başarısızlığı için kendisini cezalandırmak istercesine avazı çıktığı kadar bağırarak masasının üzerindeki her şeyi devirdi. Tırnaklarını neredeyse kanayana kadar avuçlarına bastırdı ve Lancaster'lardan ne kadar nefret ettiğini defalarca haykırdı. 

Parmaklarının titremeye başladığını hissettiğinde hançerini çıkararak masanın tam ortasına sapladı.

Babasından çoğu zaman ona yaptıklarından dolayı nefret etmişti ama ona bir şey olması ihtimalinin bile onu bu kadar yaralayacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Sonuçta kral dışında doğrudan bir ailesi olduğu söylenemezdi eğer ona da bir şey olursa bu dünyada yapayalnız kalacakmış gibi hissediyordu. Bu kadar erken ölemezdi, York hanedanının onun güçlü durmasına ihtiyacı vardı.3 oğlu da tahta çıkmak için hazır değildi, hepsi gençliklerinin baharında olduklarını düşündüklerinden kendi çaplarında uçarılık ve hava peşindelerdi. Hepsi güçlü savaşçılar ve halkının kaderine önem veren liderlerdi ama hiçbirinin genç omuzları tahtı kaldıracak kadar dayanıklı değildi. William en küçük kardeşleri George'un Fransa'ya Galler'i verip sanki buğday ticareti yapar gibi başka bir toprak teklif edeceğini hatırladı, onun masum sözleri tüm çocukluğunun ışık hızında gözlerinin önünden geçmesine neden olup gözlerini doldurdu.

William hayatında sadece birkaç kere ağladığını hatırlıyordu, bu an da onların içerisine karışmış ve fırtınalar kopan gözlerinde yaşların birer inci parçasıymış gibi inmesine sebep olmuştu. Sanki tepesine birden kocaman bir karanlık çökmüş ve Thomas Stanley'in söyledikleri kulaklarında uğultu gibi tekrarlanıyordu, babası onu son bir kez görmek için çağırıyorsa doktorlar ondan ümitlerini kesmiş olmalıydı. Saraya tekrar döndüğünde affedilmiş olmayı planlıyordu, olası bir cenazenin Galler'den ayrılmasını sağlayacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Yere çökerek kafasını bacaklarının arasına gömdü ve sürekli göz yaşlarını silerek kendine güçlü olması gerektiğini hatırlattı. Titreyen parmaklarını birbirine kenetlemiş ve kendine bir York prensi olduğu için üzülme, yas tutma hakkının olmadığını hatırlatıyordu. Sanki kraliyet ailesinden olunca bu insani hak bile elinden alınıyordu.

Şimdi kardeşlerinin ve en büyük kardeşleri olarak William'ın güçlü durması gerekiyordu. 

Thomas atların birkaç saate hazır olacağını söylemişti bu yüzden şimdi kalkıp tüm saraya bu olayın onun üzerinde hiçbir etkisi yokmuş gibi davranmalı eğer kral ölürse yeni kral Edward'a da büyük bir sadakatle hizmet edeceğini söylemeliydi. Tudorlar bu kargaşadan yararlanmaları gerektiğini düşünebilirdi. Parmaklarını sıkarak ayağa kalkmaya hazırlandığında güçlü eller tarafından durduruldu. Gözlerini açtığında Hannibal Lecter'ın ona baktığını gördü, yüzündeki endişeli ifadeyle elini onun omzuna koymuş olduğu yere tekrar oturmasına sebep olmuştu. William'ın gözlerine baktı ve prensinin konuşmaya hazır hissettiğini düşünmediği için onun yanına oturarak bekledi. Sözünü tutmuştu, onu bir şeyleri fırlatırken ve öfkeyle bağırırken etrafta kaçışan saray halkının aksine onun yanında olmuştu.

Mind Kingdom/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin