Ciel: Gökyüzü
Galler George'un dillendirdiği gibi soğuktu, William yolculuk boyunca yemek yemek için durduklarında ellerini ısıtabilmeleri için büyük bir ateş yakmalarını emretmişti. Sadece derisinden gelen tamamen kemiklerinden gelen bu üşüme hissi zayıf bedeninin henüz alışamadığı türden bir durumdu. Saraya bazen kar yağsa da hiçbir zaman Galler gibi buzlu, soğuk ve sislerle dolu olmazdı. Her seferinde bu durumdan şikayet etmek istediğinde Edward'ın söyledikleri aklına geliyor ve onları kral yapan insanların yaşadığı coğrafyaya kötü bir şey söylememek için neredeyse dilini ısırıyordu.
"Neredeyse geldik Prensim. Galler halkı eminim geldiğinize çok sevinecektir."
William gülümseyerek Hannibal'ın sözlerini onayladı, uzun süredir at sürmekten tutulan kaslarını biraz daha germek için atını yavaşlattı.
Soğuk ve kas ağrıları birleşince bedeni hiç de hoş olmayan bir kalıba girmeye başlıyordu. Bunu babası Anjou'lu Margaret'ı yenmek için savaş alanına giderken de yaşamıştı, babasının öleceğini düşündüğü an kadar gergindi şimdi. Elini neredeyse omzuna kadar uzamış gür kıvırcık saçlarından geçirdi, mavi gözleri gecenin karanlığı gibi ışıldıyordu.
"Galler'e gitmeden önce bilmem gereken bir mesele var mı? İrlandalılar'ın kış bitiminde erzak için kuzey Galler'e saldırdığını duymuştum ama babamın gönderdiği birlikler denilene göre icabına bakmış."
dedi William.
İrlandalılar her zaman onların sınırlarını saldırmayı sürdürüyor ve erzakları çalıyorlardı. Kış bitiminde tekrarlanan bu olay engellenemez bu döngü içerisinde gerçekleşiyor ve kimse bunu engelleyemiyordu. Çalanlar yakalanıp öldürülürse de yerini yenileri alıyordu.
"Galler'deki bazı çeteler soyluların kendi bölgeleri için gönderdiği vergileri çalıyor. Ama bu icabına bakamayacağınız bir mesele değil. Galler halkı başıboş olmadığının farkına vardığında çok daha güvenli bir yer haline gelecektir."
dedi onların yanında at sürmekte olan Thomas Stanley.
İngiliz politikasını değiştirmiş olan bu adam Galler konusunda genç prense yol göstermeyi kralın emriyle kabul etmişti, oldukça tecrübeli fakat hangi tarafın kazanacağını bildiği sürece onlara sadık olan bir devlet adamıydı. Her zaman herkesle ilgili her şeyi bilir ve bunları onlara karşı kullanmanın bir yolunu bulurdu. Onun ayağını kaydırmak isteyenlere şantaj yapar ve zaman zaman bazı konulardaki bilgisinin de krala bazı mevkiler karşılığında satardı. Herkes onu kendisine düşman edinmemesi gerektiğini bilirdi ve kralın en yakın adamları bile sırları ortaya dökülebilir diye onun hakkında kötü konuşmak istemezdi.
William başını sallayarak onu onayladı, oradaki soylularla bir ittifak kurması ve halkının daha iyi yaşayabilmesi için elinden geleni yapması gerektiğinin farkındaydı. Yönetim merkezinden çok daha farklı olan Galler'in veliaht prensle aynı şekilde anılmasının belli bir sebebi vardı, kral olacak prens yöneteceği ülkenin her yerini bilmeli ve tüm coğrafyasına hakim olmalıydı. Her ormanı, sahip olduğu her toprak parçasını bilmeliydi.
Galler'in ilk kulübeleri gözükmeye başladığında William omuzlarını dikleştirerek pelerinine çekidüzen verdi, prenslerini ayakta ve güçlü görmelerini istiyordu. Yol yorgunu olsa da insanlar görünüme önem verir, gözlemledikleriyle bir yargıya vararak konuşurdu.
"Kalacağınız saray hazır efendim. Karım Margaret size özel olarak hizmet etmesi için kendi nedimelerinden bir kısmını ve bazı tanıdığı düşesleri görevlendirdi. Sizi rahat ettirmek için elimizden geleni yapacağız. Burası artık sizin eviniz sayılır."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mind Kingdom/Hannigram
Fanfiction"Başımdaki taca sahip olmak yerine seninle yarattığım krallıkta su damlası olmayı tercih ederim."