8.Dormiveglia

446 186 46
                                    

Dormiveglia: Uyumak ve uyanmak arasında geçen bulanık parçalar

Ay tepeye çıkmış ve yıldızlar sanki tepeden hiç inmeyecekmiş gibi gökyüzünün üstüne yerleşmiş,  Hannibal ve William'ın konuşmalarının bir saniyesini kaçırmamak için ant içmişti. Kadehler tekrar doldurularak dudaklara götürülmüş ve akşamın başında içinden tek damla eksilmeden duran şarap şişesi şimdi mistik kokusu odanın içine yayılmış bir şekilde boşalmıştı. Sarayın karanlık köşelerinden hiçbir ses yükselmiyor sadece cama vuran rüzgarın sesi zamanın geçtiğini belli ediyordu. Birbirleriyle bu anda kapana kısılmış gibilerdi ve şarap hepsinin izini silerken bundan şikayetçi değillerdi.

Sarhoş olmak sanki yepyeni bir dünya keşfetmek gibiydi, bu dünya gerçeğe epey benziyordu fakat ahlaki değerler ve sınırlar devre dışı bırakılmıştı. 

Hannibal William'ın babasının ölümünden, küçük kardeşinin onun yerine tahta çıkmasını bu konuda hiçbir söylemese de bir parça üzüntüyle izleyişinden ve kıskanç kardeşi George'un tavırlarıyla uğraşmaktan birkaç gün içerisinde gerçekten on yıl yaşlandığını hissetmişti bu yüzden eğer sarhoş olursa ona göz kulak olması gerektiğini düşünmüş, kendini bir süreden sonra durdurmuştu fakat William onun boş kadehini tokuşturduğunu anlayamayacak kadar dalgın, yorgun ve sarhoştu.

Ağzından çıkan kelimeler bir anlam içermiyordu sadece içinden geçen sırasız düşüncelerdi bunlar.

Tüm gecesini ona zihninde kurduğu krallık fikirlerini anlatmakla geçirmişti, kelimeler ağzından garip bir düzende çıkarken dizlerini kendine çekip bir çocuk gibi koltuğa tünemişti. Kıvırcık saçları konuşmaya başladığında sağa sola sallanıyor ve Hannibal'ın dudaklarını ıslatmasına neden oluyordu. Mavi gözlerinin altında yorgunluktan ve belki üzüntüden küçük morluklar oluşmuştu. Belki birkaç gün uyumaya ve evrenin belki de en şanssız insanı olduğunu gerçeğini atlatmaya ihtiyacı vardı.

Söylediklerinin çeyreğini İngiltere üzerinde uygulasa Avrupa'nın en büyük imparatorluğunun kralı olabilirdi fakat taht sırası ona gelmeyecek kadar acımasız ve katıydı. Kral Richard oğlunu cezalandırmak için bunu yapmıştı ve hiçbir zaman onun içindeki potansiyeli Hannibal gibi görmemişti. Sorun ona uzak ya da yakın olmak değildi, diğer insanlar ona bakıyor ve görmüyorlardı. Bu onun eşsiz olduğunu ve sadece onun gibi eşsiz olanlar tarafından olduğu sanat eseri gibi görüneceğini gösterdiği için sevindirici olsa da ebedi hüznün ve yalnızlığın onun bedeninde hüküm sürdüğünü gözlemlemek üzücüydü.

Tüm bunlar zihninden derin bir fırtına gibi geçerken yavaşça oturduğu yerin üzerinde büzülmeye başlayan William Hannibal'ın onun yanağını kavramasıyla biraz doğrulmaya çalışır gibi oldu fakat Hannibal onun kim olduğunu ayırt edebildiğinden bile şüpheliydi. Gözlerini hafifçe yuvarladı ve yanındaki adamın zoruyla parmaklarının arasından kadehi bıraktı. Bu gece kurtulması ve üstüne içmesi gereken çok fazla şey vardı. Anıları ve tüm olanlar kocaman bir yükken aldığı her yudumda hafifliyor gibiydi. Her nefes alışında cam gibi ayrılan yüzünden bir parça daha düşüyordu.

Hannibal onun bir şeyler mırıldandığını işitti fakat tam olarak anlaşılamadı. William hem gülmek hem ağlamak istiyor gibi bakıyordu ona fakat Hannibal'ın ona dokunmasından rahatsız olmamıştı. Oturduğu yerde uyumak istediğinden ona dokunan ellere biraz da yaslanarak derin bir nefes aldı. Bilinci o kadar dağınıktı ki Hannibal bu hareketini onun yanında huzur bulmasına bağlamak bile istemedi, bunca seneden sonra bir umut zerresine kurtulacak kadar aşık ve kendince zavallı olması gerçeğinin kendisi bile can acıtıcıydı. Kendi yalnızlığına alıştığında onun gelmesi ve kokusuyla hayallerindeki gibi avuç içinin içine farkında olmadan yanağını koyması kalbinin yerinden çıkacakmış gibi atmasına sebep oldu. Rüyalarında sığındığı küçük rahatlatıcı kısım düşündüğünden çok daha garip hissettiriyordu.

Mind Kingdom/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin