Not:Hala 4 hafta öncedeyiz...
KARTPOSTAL
Titreyen elimde eski bir kartpostalla kilitli banyo kapımın arkasında duruyordum. Kapağında yeşil-mavi denizde umarsızca yüzen deniz kaplumbağaları vardı. Bir süre parmağımı sert kabuklarının dış hatlarında gezdirdikten sonra cesaretimi toplayıp kartın içini açtım ve eski gözyaşlarımla ıslanmış tanıdık satırları okudum.
Canım,
Umarım Naruto'yla ikiniz sörf kampında harika vakit geçiriyorsunuzdur! Eve döndüğümüzde yeni numaralarını görmek için sabırsızlanıyoruz. Babanla seni çok özledik.
Bugün tıpkı bu karttakilere benzeyen iki dev gibi deniz kaplumbağası gördük. Hani şu yüz yaşına kadar yaşayanlardan. Dördümüz birlikte yüzdük. Keşke sende yanımızda olsaydın. Yakında görülüp doğum gününü kutlamak üzere!
Seni kucaklayıp öpüyoruz, annen (ve baban)
Gözyaşlarımı tutmaya çalıştım. Bu kartpostal on ikinci doğum günümde diğer kartlar ve reklam broşürleriyle birlikte gelmişti. Babam Tayland’dan annemsiz döndükten bir hafta sonra.
Babama bunun elime geçtiğinden bahsetmemiştim. Çünkü kartpostal bizim sırrımızdı.
Annemle paylaştığım son sır.
Kartı dikkatle eski günlüğümün arasına koyup yüzüme soğuk su çarptım. Sonra ellerimi serin mermere dayayarak kafamı kaldırdım.
Ayna temizdi. Ama üç yıl sonra, hâlâ kendim gibi görünmüyordum.
***
Hani sinema salonundan çıktığınızda etraf hâlâ karanlıkmış gibi gelir ya. İşte, tıkırtılar başladığında aynı böyle bir hisle gözlerimi kırpıştırıyordum.
Ttk... tık.
Yatağımdan kalkıp pencereye yürüdüm.
Naruto?
Gözlerimin beni yanıltmadığından emin olmak için onları birkaç kez açıp kapadım. Serbest elini (diğerinde sörf tahtası vardı) bana salladı. Sarı saçları hâlâ ıslaktı. Penceremi açınca serin ve sisli rüzgâr içeri doldu. “Pencereme taş mı atıyorsun?” diye sordum.
“Deniz kabuğu ve suçumu kabul ediyorum,” dedi. “Duyduğuma göre kendini odana kapamışsın?”
“Sahi mi? Kim dedi?”
“İno onu aradığını söyledi ve öfkeden kudurduğunu. Kapını çalmak için iyi bir gün olmadığına karar verip seni
buradan taciz edeyim dedim.” Kendinden emin bir tavırla sırıttı. Herkes onu gördüğüne sevinirdi ve Naruto bunu iyi biliyordu.Dayanamayıp gülümsedim. Evet, onu görmek güzeldi.
Kafasını eğdiğinde gözlerindeki muzip pırıltı kaybolmuştu.
“Önceki gün senin bir şeyini buldum ve bugün doğum günün olduğuna göre onu sana geri vermek istiyorum.”
Doğum günümü mü hatırlamıştı? Naruto'yla ne zamandır teke tek muhabbet etmemiştik. Onu ya İno'ya gittiğimde görüyordum ya da plajda etrafı sörf manyağı arkadaşları ve kız gruplarıyla çevriliyken. Okul koridorlarında karşılaştığımızda doğru düzgün yüzüme bile bakmıyordu. Şimdiyse bütün rahatlığıyla evime gelmiş, bana doğum günümden söz ediyordu!
“Sahi mi? Neymiş o?” diye sordum.
Şakadan kaşlarını çattı. “Söylemem. Gelip kendin öğrenmelisin. Dolabımda seni bekliyor.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
Teen FictionKitap benim kurgum değildir. Sadece uyarladım. SasuSaku kitabıdır.