4. GÜN
SEREMONİ
Keçi ortadan kaybolmuştu.
Fırtına sırasında çatıya tırmanarak hayatını kurtarmayı başaran yaşlı keçi. Resim terapisini bitirdiğimizde Elli’ye onu sordum. Güzel bir seans olmuştu. Bu kez ailelerimizi çizmiştik. Ben büyükannemi, İno'yu, Naruto'yu ve Elli’yi de aileme katmıştım. Aslında Sasuke'yi de çizmeyi düşünmüştüm ama bu ufak çaplı bir skandala yol açabileceği için vazgeçmiştim.
Elli’nin resminde ailesi dışında, Vera, babam, Tom, aşçı, öğretmeni, pesantreriin kurucusu ve ben vardık.
Bugün dışarıdaydık. Sabah güneşi üzerine resim yaptığımız kaldırımı aydınlatıyordu.
Keçinin her zaman durduğu yeri işaret ettim. Voleybol filesinin bağlı olduğu ağacı. “Keçi nerede? Dimana’
Yere tebeşirle bir keçi resmi çizdim. Kızların gözleri açıldı. Onu tanımışlardı. Elli üzüntüyle kafa salladı.
“Ne?” diye sordum. “Ona ne oldu?”
Elli turuncu tebeşiri alıp yeni bir resim yapmaya başladı. Pembe saçlı, turuncu ayakkabılı bir çöp kız yapıp “Sakura,” dedi gülümseyerek. Sonra yanıma kendini ve birkaç arkadaşını çizdi. Son olarak önümüze uzun bir masa yaptı.
Ne demek istediğini anlamamıştım. “Ne o, yoksa acıktın mı?” diye sordum.
Vera, babam ve Tom öğleden sonraki terapi seanslarımızı tartışmak için toplanmaya karar vermişti. Vera resim dersinden biraz erken çıkmış ve benim küçük kızlarla harika bir iş çıkardığımı, son on beş dakikayı yalnız idare edebileceğimi söylemişti. Dünkü terapiyi asmama bile laf etmemişti. Ona bunun için önemli bir mazeretim vardı dediğimde merakla yüzüme bakmıştı hepsi o. Tabii daha fazla açıklama yapmamıştım. Bu kadarı neyine yetmiyordu? En azından yalan söylememiştim.
Ara sıra Sasuke'yi görebilirim umuduyla yola bakıyordum.
Ama o da ortalarda yoktu.
Sonunda seans bitti ve çocuklar toplantı salonuna doğru koşturdu. Bu sabah Avrupalı bir bağışçı pesantrerii ziyaret edecekti ve Aceh’li çocuklar ona karşılama töreni yapabilmek için günlük ders programlarını yeniden düzenlemek zorunda kalmıştı.
Sasuke'nin söylediklerini düşündüm. Pesantreri in kurucusu sahiden bu bağışlar sayesinde mi zengin olmuştu? Paralarının çocukların yararına harcanacağını sanan insanları kandırarak mı? Altın tabaklarıyla altın hayatını gözümün önünde canlandırdım. Acaba ne kadarı doğru, ne kadarı söylentiydi?
Dün gece saatlerce kırık pervaneye bakarak yatmıştım. Bu sıcakta uyumak zordu. Üstelik aklım oğlanların terapi seansına takılmıştı. Acaba Sasuke'yle ayrıldığımızdan beri neler olmuştu? Sasuke sözünü tutuyor muydu?
Orada olmak için deli gibi uğraşmıştım. Ama babam bir türlü ikna olmamıştı. Hatta bir ara yalvarmaya bile kalkışmıştım. “Lütfen! Hem sizin için not alırım, video kamerayı çalıştırırım, hatta çevirmenlik yaparım.” Babamın bir ara gözleri parlamış ama çabuk toparlanmıştı. Bir genç kızın oğlanların terapisine katılması uygun olmazdı. İşte o kadar!
Dün gece pervaneden umudu kesince gözlerimi sımsıkı yumup keçileri saymaya başlamış ve evi düşünmüştüm. Hatta babamın öğrettiği rahatlama tekniklerini bile denemiştim. Önce ayak parmaklarını gevşet, tek tek. Güzel. Şimdi ayak bileklerine geç. Oldu mu? Harika! Devam... Ama işe yaramamıştı. Gözümün önünde canlanan tek hayal, motosikletteki hâlimizdi. Sasuke'nin sırtı ve beline dolanan kollarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
Teen FictionKitap benim kurgum değildir. Sadece uyarladım. SasuSaku kitabıdır.