7. GÜN
KARAR
Sasuke'yle pis bir arka sokaktaki duvar dibinde öpüşürken pusuya düşürülüyoruz. Birden düzinelerce polis el fenerlerini yüzümüze tutuyor. Burada sıkışıp kaldık ve şimdi bize taş atıyorlar. Kol ve bacaklarımızda greyfurt büyüklüğünde morluklar oluşuyor. Sasuke'nin elinden tutuyorum ve bir dikenli telin üzerinden atlıyoruz. Diğer tarafa geçtiğimizde yara bere içindeyim. Her yerimden kanlar süzülmesine rağmen acı hissetmiyorum. Şehrin sokaklarında koşmaya başlıyoruz. Denize doğru. Peşimizdeler. Bizi yakalarlarsa ya öldürecek, ya daha kötüsünü yapacaklar. Nihayet karşımıza okyanus çıkıyor.
Gökyüzünde hiç yıldız yok.
Ay yok.
O kadar yaklaşıyorlar ki başka seçeneğimiz kalmıyor.
El ele tutuşup karanlık denize dalıyoruz.
Bütün gün Sasuke'yle sanki hastalıklıymışız gibi birbirimizden kaçtık. Babam beni o kadar yakından izliyordu ki onunla göz göze gelmeye bile cesaret edemiyordum. Resim terapisiyle genç kızların grubuna katıldım, yemeklerimi yedim ve Umut Ekibiyle kibarca sohbet ettim.
Babam şimdiye kadar öğrendiğinin fazlasından şüphelenemezdi.
Akşam yemeğimizi yeni bitirmiştik. Sasuke yemekhaneden çıkarken hafifçe kafasını eğip nehir yönünü işaret etti. Kafamı salladım. Karanlık bastığında orada buluşacaktık.
Bir süre sonra Umut Ekibi’ne iyi geceler dileyip yatakhaneme gittim. Babam bana sarılıp kulağıma benimle ve doğru kararımla gurur duyduğunu fısıldayınca içim sıkılmıştı. Ama hâlâ fikrimi değiştirmemiştim.
Sokak çocuklarından biri ay ışığında ayağa kalkıp nehrin yanındaki beton duvarın üzerinde yürümeye başladı. Dengede durabilmek için sıska kollarını iki yana açmıştı.
“Düşecek,” dedi Sasuke.
Çocuğu izledim. On üç yaşlarındaydı. Yüzünde endişeyle karışık bir kararlılık vardı. “Belki başarır.”
Sasuke bilmiş bir tavırla işaret etti. “İzle.”
Çocuk yarı yolda dengesini kaybedip kaydı ve tam çamurlu nehre düşecekken duvara tutunup kendini tekrar yukarı çekti.
“Yapamayacağını nereden bildin?” diye sordum.
“Bazı insanlar hatalarından ders almaz. O çocuk akıllı değil. Aynı şeyi dün gece de denedi. Duvar kaygan ve bir türlü dengesini bulamıyor. Ama her gece deniyor ve her gece düşüyor. Bence artık pes etmeli.”
Bana bir şey söylemeye çalışıyordu. Anlamam gereken bir şey...
“Sasuke...”
Elini kaldırıp beni susturdu. “Amerikalı bir melek gibi buraya beni kurtarmaya geldin. Ama ben kurtarılamam, Sakura.”Onunla Aceh’e gitmemden bahsediyordu.
Cılızlıktan kemikleri sayılan sokak çocuğu bir avuç çakıl taşı alıp bir yandan sigarasını tüttürürken diğer yandan bunları denize atmaya başladı.
“Biraz sonra kalkıp gene deneyecek,” dedi Sasuke.
Tekrar denemeliyim.
“Sasuke,” dedim yeni bir hevesle. “Lütfen, beni dinle. Seninle yaşadığın yeri görmeye gelmek istiyorum. Tüm bunların olduğu yeri. Seni kurtarmaya çalıştığım falan yok. Tek amacım yardım etmek.”
“Babanı duydun. Başını belaya sokmana izin veremem.”
“Ama bu benim kararım. Önem verdiğin insanlar için risk almaya değmez mi?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
Teen FictionKitap benim kurgum değildir. Sadece uyarladım. SasuSaku kitabıdır.