ARMAĞAN
Vıcık vıcık yolda hızla yürümeye başladım.
“Doğru terapiye!” diye seslendi babam arkamdan.
Ya, tabii.
Kim olduklarını sanıyorlardı?
Özellikle de şu Bayan Uyuz! Utanmadan babamla oynaşmalar, işime burnunu sokmalar, Sasuke hakkında yorumlar yapmaya kalkışmalar. Dün gece kendisi neredeydi? Belli ki kızlara yardım etmiyordu. Babam dururken onlarla mı vakit kaybedecekti? Onun hakkında iyi düşünmeye başladığım için kendime kızdım. Hatun terapi sırasında melek oluyor, babamın yanında şeytan kesiliyordu!
Yemeklerde yan yana oturmaları bile sinirimi bozuyordu.
Babam nasıl bu kadar midesiz olabilirdi?
Ilık sular ayaklarıma dolanırken adım atmak yerine neredeyse tepiniyordum. Bulutsuz gökyüzünde parlayan güneş tenimi yakıyordu.
Annemi Vera gibi davranırken hayal edemiyordum. O tam tersini yapar, tüm çocukların onlarla gurur duyduğunu hissetmesini sağlardı. Belirli insanlara odaklanıp adam kayırmak onu tarzı değildi.
Gözlerim yaşlarla doldu. Üzgün değil, öfkeliydim.
Ve gidecek hiçbir yerim yoktu.
Futbol sahası bataklığa dönmüştü. Yatakhane küf kokuyordu ve yatağım hâlâ sucuk gibiydi.
Küfrederek suları tekmeledim.
“Güzel bir kıza yakışmayacak sözler,” dedi tanıdık ve alaycı bir ses.
Arkamı döndüğümde ruh hâlim değişiverdi.
“Selam, Sasuke.”
“Keyfine bak. Seni rahatsız etmek istememiştim.” Güldü.
“Önemli değil. Zaten bitirmiştim.”
“Emin misin? Söyleyecek çok şeyin var gibiydi. Nasıl olsa tekmeleyecek su bol.”
İç çektim. “Bizimle gelen şu kadın. Vera. Ona kıl oluyorum.”
“Kıl mı?” Şaşkınlıkla yüzüme baktı.
“Ah, yani beni kızdırıyor. Onu sevmiyorum.”
“İyi biri değil mi?”
“Yooo. Sorun kötü olması değil. Sadece... beni deli ediyor.”
“Ama baban ondan hoşlanıyor?”
Masum bir soruydu fakat sözleri kulaklarımı yakmıştı. “Görünüşe bakılırsa öyle,” diye mırıldandım.
Sıradaki soru belliydi. Annen nerede, diyecekti. Hemen konuyu değiştirdim. “Senin durduk yere sorun çıkaran biri olduğunu düşünüyorlar. Çünkü pesantreri'n kurucusu öyle demiş. Ben de sinirlendim.”
“Bu seni neden sinirlendirdi?”
“Çünkü, onlarla aynı fikirde değilim.”
“Teşekkür ederim. Ama pesantreri nin kurucusunun benim hakkımda ne düşündüğü umurumda değil. Amerikalı doktorların da öyle. Ama sen farklısın, kiraz çiçeği. Senin fikirlerin önemli.”
Yanaklarım alev gibi yanmaya başladı. “Teşekkürler.”
“Bak, fırtına dindi. Hadi, neşelen artık!” dedi. Sonra berrak gökyüzüne baktı. “Çok güzel bir gün. Tanrı’nın bize armağanı.”
“Kurucunun söylediklerine kızmadın mı?”
Doğrusu şaşırmıştım. Okul müdürü benim hakkımda dedikodu çıkarıp bunu yedek öğretmene söylese çıldırırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
Teen FictionKitap benim kurgum değildir. Sadece uyarladım. SasuSaku kitabıdır.