Deri ceketimin kollarını düzelttim. Karşımdaki kapıya göz attım. Birazdan hayatımızı değiştirecek şeyi yapacaktık. Çok gergin, bir yandan da heyecanlıydım. Film gibi bir hayat yaşayacaktık. Bu tuhaftı. Bu insanlar hayatıma girdiğinden beri hiçbir şey yolunda gitmiyor olabilirdi ama biz mutluyduk. Ne olursa olsun her şeyi birlikte yapmak içimi biraz da olsa rahatlatıyordu. Her ne kadar kötü de olsa...
Calum'a baktım. O da en az benim kadar heyecanlıydı. "Girelim mi?"
Kafamı sallayarak diğerlerine baktım. Onlar da onayladığında kapıyı çaldık.
Çift kanatlı, görkemli kapıya baktım. Burası Harold'ın eviydi. Bize yapmamız gerekenleri öğretecekti. Artık onun emirleri için çalışan kişiler olacaktık. Bu tarz işleri ilk kez yapmıyordum. Lisedeyken de böyle pis işlere bulaşmıştım. Ailemi hiç gururlandırmamıştım. Yaptıklarımdan ders almam gerekirken burnumun dikine gidiyordum.
Pişman mıyım?
Hayır.
Kapı açıldığında siyah saçlarını arkadan toplamış şirin bir kadın bizi karşıladı. Kapıyı geriye kadar açtı ve girmemizi bekledi. "Bay Robert sizi salonda bekliyor." dedi.
Yerleri tamamen mermer döşeme olan evin sol tarafında merdiven vardı. Altın tırabzanları görkemli görünüyordu. Duvarlar beyaz rengine boyanmıştı. Mermer döşemenin belli yerlerinde küçük halılar seriliydi. Köşelerde büyük saksılı çiçekler vardı. Bazı duvarlarda ayna ve tablo asılıydı. Her şey büyük bir özenle yerleştirilmişti.
Kadın kapıyı kapattı ve eliyle salonu gösterdi. Ona gülümseyerek salona doğru ilerledik. Geniş koridorlardan ilerleyip ferah bir salona geldik. Harold köşedeki krem rengi koltukta oturuyordu. Elindeki kağıtları inceliyordu. Önündeki masada da bir sürü dosya ve açık dizüstü bir bilgisayar vardı.
Bizi görünce elindekileri masaya bıraktı. "Hoş geldiniz, çocuklar. Geçin oturun."
Calum soğuk bakışlarıyla Harold'ı süzdükten sonra karşıdaki koltuğa oturdu. Ben de yanına oturdum. Geldiğimizden beri sessiz olan arkadaşlarımız da oturduğunda Harold bize baktı. "Geçen gün çılgın bir şekilde odaya dalmanız komikti. Beni şaşırttınız. Ama kabul etmenize sevindim."
Az önceki kadın yanımıza gelip Harold'a baktı. "Bir şey ister misiniz?"
Harold bize baktı. "Ne alırsınız?"
Calum bakışlarını Harold'a çevirdi. "Bir an önce konuşup bu işi bitirmek istiyoruz."
Gülümsedi. "Hiç değişmemişsin. Hala inatçısın."
Calum ifadesiz bakışlarını karşıdaki duvara dikti. Fazla iletişim kurmak istemediği belliydi. Aralarının gittikçe iyi olmasını umuyordum.
Harold kadına baktı. "Bize bira getir. Calum çok sever."
Calum hareketsizce oturuyordu. Babasını umursamadığını açıkça belli ediyordu. Adam yüzünden neşesini eksiltmeden pırlanta kaplı saatine bakıp konuşmaya başladı. "Her neyse, konuya geçelim. Calum az çok neler olduğundan haberdar. Şimdi detaylıca size de anlatacağım."
Gözümüzü kırpmadan Harold'ı dinliyorduk. Kağıtlarını eline aldı. Bir süre inceledikten sonra dosyaları eline aldı ve masanın üzerine dizdi. Dizüstü bilgisayarını bize çevirdi. Oturduğu yerde dikleşti ve bize baktı.
"Öncelikle bu işi yapmadan önce vermeniz gereken sözler var."
"Ne sözleri?" diye sordu Ashton.
Harold ona dönüp cevap verdi. "Bu çetenin üyesiyseniz çeteye uygun davranmanız gerekiyor. Her ne kadar Calum ve Beverly'yi tanısam da en ufak yanlışınızda başınız yanabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Next Door
Fiksi PenggemarHepimiz bize verilen hayatları yaşıyoruz. Yalnızca bazılarımız onu eğlenceli hale getirebiliyor. [Calum Hood, 2020] 2. Kitap yakında! (Milyon defa düzenlendi, üzgünüm.)