"Brokoliden nefret ediyorum. Lütfen ondan alma."
Kahkaha attığımda brokolilere uzanıyordum. "Aldım bile."
Sinirle bana baktı. "Gülme."
Gülmemeye çalışıyordum. "Tamam, sen yemezsin. Bakma öyle."
Alışveriş arabasına brokoli poşetini koyup et reyonuna ilerledik. Calum alabildiği kadar çeşit et almıştı. Aldığı etlere bakarken bunları nasıl ödeyeceğimizi düşünüyordum. Ama o umursamıyor gibiydi. Eğer parası varsa sorun yoktu.
Arabayı ona bırakıp abur cubur reyonuna gittim. Bir sürü cips, çikolata ve kraker aldım. Ne de olsa birileri zengindi(!)
Aldıklarımı arabaya fırlattım. Calum aldıklarıma şaşkın gözlerle baktı, sonra da bana.
Derin bir nefes aldı. "Bunların hepsi gerekli miydi?"
Kollarımı kavuşturdum. "Evet, regl dönemindeyim. Bunların hepsine ihtiyacım var."
Ellerini kaldırdı. "Gerçekten ihtiyacın varmış. Gidebiliriz."
Alacaklarımızı alıp kasaya gittik. Kasiyer hepsini geçirdi ve fiyatı söylediğinde Calum şok olmuştu.
"100 dolar."
Hiç şaşırmamıştım. Çünkü Calum çok fazla şey almıştı.
Calum elini çenesine koyup aldıklarımıza baktı. "Tamam, şunları çıkarabiliriz."
Etlerin bir kısmını alıp kasiyere uzattı. "Şimdi ne kadar?"
"70 dolar."
Calum sinirlenmişti. "Her şeyi bırakmamı mı istiyorsunuz?"
Calum'un kolunu sıvazlayıp sakinleştirmeye çalıştım. Bana sinirle baktı. "Sen de aldıklarından bir şeyler feda etmeye ne dersin? Batıyoruz da?"
Omzumu silktim. "Hayır, aldıklarımın hiçbirini bırakmam. Onlar olmadan regl dönemlerim geçmiyor."
Gözlerini devirip tekrar kasaya baktı. Gözlerini kocaman açıp gülmeye başladı. "Brokoli!"
"Calum, hayır!"
Calum brokoliyi de kasiyere uzattığında kasiyer yeni fiyatı söyledi. Calum bana bakmaya başladı.
"Bu kadar fakir olduğunu bilmiyordum, Calum."
Kaşlarını çattı. "Paran varsa vermen gerekmez mi?"
Kollarımı göğsümde kenetledim. "Sana akşam yemek yapacak kişi benim. Ayrıca ben zengin falan değilim. Ne parası?"
Sırada bekleyen insanlar ve kasiyer sinirle bize bakıyordu. "Ödeyecek misiniz?"
Calum başını ona çevirdi. "Susar mısınız? Şu an önemli bir konu hakkında tartışıyoruz."
Bana döndüğünde konuştum. "Her yemek için beş dolar."
"Yeter artık! Paranız yoksa söyleyin ödeyelim."
Calum gülümseyerek ona döndü. "Aslında 50 dolarınız varsa çok iyi olur."
Kadın bize 50 dolar uzattığında Calum onu alıp kasiyere verdi. Kasiyer Tanrı'ya teşekkürlerini sunarken poşetleri alıp marketten çıktık.
"Neden ondan para aldın? Bizim vardı zaten."
Kahkaha attı. "Parasız birine yardım etti. Bu bir iyilik. Tanrı onu çok sevecek."
Gözlerimi devirdim.
&
Aldıklarımızı Calum'un dolabına yerleştirirken bir yandan da şarkı söylüyorduk. "Ve belki de yaptıklarımın cezasını çekiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Next Door
FanfictionHepimiz bize verilen hayatları yaşıyoruz. Yalnızca bazılarımız onu eğlenceli hale getirebiliyor. [Calum Hood, 2020] 2. Kitap yakında! (Milyon defa düzenlendi, üzgünüm.)